Hatırlarsanız dünkü yazımda Rusya’nın önemli gazetelerinden Pravda’nın düşen Türk uçağı ile ilgili haberini yazmıştım. ABD basını da bu haberi doğruladı.
Önce Pravda’nın haberini yeniden hatırlatalım:
“NATO uzmanları Libya ve Suriye tanıma sistemlerinin aynı şifreleme algoritmasına sahip olduğunu düşünmüşler. Şifre çözme işi hızlıca ve dikkatsizce yapılmış olacak ki, “habersiz ziyaret” Türk uçağı için başarısızlıkla sonuçlandı.”
ABD’de yayınlanan Seattle Times gazetesi bu habere paralel bir değerlendirme yayınladı. Gazete, Amerikalı uzmanlara dayanarak, son olayın, Suriye’nin potansiyel düşmanlara karşı sofistike bir silah sistemiyle donatılmış olduğunun göstergesi olduğunu belirterek, bunun da Libya benzeri muhtemel bir müdahaleyi daha karmaşık hale getireceğini yazdı.
Yani anlayacağınız şekliyle, Suriye’nin radar ve savunma sistemleri test edildi. Eğer Libya gibi olsaydı müdahale için düğmeye basılacaktı ve işgal kaçınılmaz olacaktı. Ama ABD ve yandaşları gördü ki, Suriye, Rusya ve Çin’den aldığı destek sayesinde bugün her türlü müdahaleye hazır vaziyette…
Burada Türk siyasiler “Suriye neden bizim uçağımızı düşürdü” diye kafa yoracaklarına, “ABD ve yandaşları neden bizi topun ucuna sürüyorlar, neden kendilerinin yapmak istemediklerini bize yaptırıyorlar” diye muhakeme etmeleri lazım.
Adamlar, işgale paravan olsun diye tampon bölge düşünüyorlar, Türkiye’yi öne sürüyorlar; isyancıları destekliyorlar, bunu Türkiye üzerinden yapıyorlar; Suriye’nin radar ve savunma sistemlerini test etmek istiyorlar, bunu Türkiye’ye yaptırıyorlar…
Türkiye birilerinin kirli senaryosunda figüran olmamalıdır.
Suriye Enformasyon Bakanı’nın açıklamaları önemli
Suriye Enformasyon Bakanı Omran El Zubi’nin bir haber kanalına canlı olarak bağlanarak yaptığı açıklamalar Suriye’nin neden böyle bir tepki verdiğini açıklar mahiyette…
El Zubi olayı şöyle anlatıyor:
“Olan olay; bu uçak tanımlanamayan bir uçaktı ve çok alçak bir şekilde uçuyordu, bir füzeyle düşürülmedi. Kasıtlı olan bir mesele değildir. Bildiğiniz gibi, Orada İsrail diye bir ülke var ve bu Siyonizm ülkesinin uçakları Türkiye’deki uçaklara çok benziyor, ikisi de aynı fabrikadan, Amerika’dan çıktığı için, Suriye onu İsrail uçağı zannetmiş olabilir. Bir İsrail uçağı herhangi bir zamanda Suriye arazisine girdiği takdirde kesinlikle ateşi karşısında görecektir. Veyahut tanınmayan bir uçak da aynen bu şekildedir. Bizim için Türkiye’den gelen uçak tanınmayan bir uçaktır. Biz Türkiye’nin bir uçağını düşürmek istemedik. Türkiye ile Suriye ararsında bir kriz olmasını istemiyoruz.”
“Türkiye halkı bizim kardeşlerimiz ve arkadaşlarımızdır” ifadelerini kullanan El Zubi, bölgede barışın yeniden tesisi için şunları söylüyor:
“Askeri çerçevede de bir sükûnet şarttır. Bizim kanaatimize göre bütün sorumlu olan kişiler bu bölgede, bu meselelerde ve ülkelerarasındaki ilişkilerde bütünleşme ve aynı zamanda iyi niyetler üzerine bina edilmesi gerekir. Sadece bazı şahsi tahminlerle yapılmaması lazım… Şahsi istekler, yanlış bilgiler üzerine bina edilmemesi lazım. Bu bölgede bizim istediğimiz istikrardır, barıştır. Ülkelerin birbirlerine yardım etmeleri lazım…”
El Zubi, Türk siyasilere sitemini de iletiyor:
Türkiye’nin Suriye’deki olaylara tavrını biliyorsunuz. Aynı zamanda Erdoğan’ın bu konudaki tavrını biliyorsunuz. Suriye liderlerine karşı da tavrını biliyorsunuz. Suriye rejimi tarafından acı ve kötü bir şeydir.”
Özetle, Türkiye’yi piyon olarak kullanmak isteyen bir batı var, Türkiye ile Suriye’yi Haçlı adına kapıştırmak isteyen ABD ve dostları var.
Türkiye bölgede gerilim sebebi değil, barışı tesis eden ülke konumunda olmalıdır.
Önce Pravda’nın haberini yeniden hatırlatalım:
“NATO uzmanları Libya ve Suriye tanıma sistemlerinin aynı şifreleme algoritmasına sahip olduğunu düşünmüşler. Şifre çözme işi hızlıca ve dikkatsizce yapılmış olacak ki, “habersiz ziyaret” Türk uçağı için başarısızlıkla sonuçlandı.”
ABD’de yayınlanan Seattle Times gazetesi bu habere paralel bir değerlendirme yayınladı. Gazete, Amerikalı uzmanlara dayanarak, son olayın, Suriye’nin potansiyel düşmanlara karşı sofistike bir silah sistemiyle donatılmış olduğunun göstergesi olduğunu belirterek, bunun da Libya benzeri muhtemel bir müdahaleyi daha karmaşık hale getireceğini yazdı.
Yani anlayacağınız şekliyle, Suriye’nin radar ve savunma sistemleri test edildi. Eğer Libya gibi olsaydı müdahale için düğmeye basılacaktı ve işgal kaçınılmaz olacaktı. Ama ABD ve yandaşları gördü ki, Suriye, Rusya ve Çin’den aldığı destek sayesinde bugün her türlü müdahaleye hazır vaziyette…
Burada Türk siyasiler “Suriye neden bizim uçağımızı düşürdü” diye kafa yoracaklarına, “ABD ve yandaşları neden bizi topun ucuna sürüyorlar, neden kendilerinin yapmak istemediklerini bize yaptırıyorlar” diye muhakeme etmeleri lazım.
Adamlar, işgale paravan olsun diye tampon bölge düşünüyorlar, Türkiye’yi öne sürüyorlar; isyancıları destekliyorlar, bunu Türkiye üzerinden yapıyorlar; Suriye’nin radar ve savunma sistemlerini test etmek istiyorlar, bunu Türkiye’ye yaptırıyorlar…
Türkiye birilerinin kirli senaryosunda figüran olmamalıdır.
Suriye Enformasyon Bakanı’nın açıklamaları önemli
Suriye Enformasyon Bakanı Omran El Zubi’nin bir haber kanalına canlı olarak bağlanarak yaptığı açıklamalar Suriye’nin neden böyle bir tepki verdiğini açıklar mahiyette…
El Zubi olayı şöyle anlatıyor:
“Olan olay; bu uçak tanımlanamayan bir uçaktı ve çok alçak bir şekilde uçuyordu, bir füzeyle düşürülmedi. Kasıtlı olan bir mesele değildir. Bildiğiniz gibi, Orada İsrail diye bir ülke var ve bu Siyonizm ülkesinin uçakları Türkiye’deki uçaklara çok benziyor, ikisi de aynı fabrikadan, Amerika’dan çıktığı için, Suriye onu İsrail uçağı zannetmiş olabilir. Bir İsrail uçağı herhangi bir zamanda Suriye arazisine girdiği takdirde kesinlikle ateşi karşısında görecektir. Veyahut tanınmayan bir uçak da aynen bu şekildedir. Bizim için Türkiye’den gelen uçak tanınmayan bir uçaktır. Biz Türkiye’nin bir uçağını düşürmek istemedik. Türkiye ile Suriye ararsında bir kriz olmasını istemiyoruz.”
“Türkiye halkı bizim kardeşlerimiz ve arkadaşlarımızdır” ifadelerini kullanan El Zubi, bölgede barışın yeniden tesisi için şunları söylüyor:
“Askeri çerçevede de bir sükûnet şarttır. Bizim kanaatimize göre bütün sorumlu olan kişiler bu bölgede, bu meselelerde ve ülkelerarasındaki ilişkilerde bütünleşme ve aynı zamanda iyi niyetler üzerine bina edilmesi gerekir. Sadece bazı şahsi tahminlerle yapılmaması lazım… Şahsi istekler, yanlış bilgiler üzerine bina edilmemesi lazım. Bu bölgede bizim istediğimiz istikrardır, barıştır. Ülkelerin birbirlerine yardım etmeleri lazım…”
El Zubi, Türk siyasilere sitemini de iletiyor:
Türkiye’nin Suriye’deki olaylara tavrını biliyorsunuz. Aynı zamanda Erdoğan’ın bu konudaki tavrını biliyorsunuz. Suriye liderlerine karşı da tavrını biliyorsunuz. Suriye rejimi tarafından acı ve kötü bir şeydir.”
Özetle, Türkiye’yi piyon olarak kullanmak isteyen bir batı var, Türkiye ile Suriye’yi Haçlı adına kapıştırmak isteyen ABD ve dostları var.
Türkiye bölgede gerilim sebebi değil, barışı tesis eden ülke konumunda olmalıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025