AKP'nin, ısrarla "işgalci ABD'nin Irak batağı"na Türk askerini göndermeye çalışma manevraları, zaten çökmüş Türkiye'yi tam batmaya sürükleyecek ise de, ABD ve AKP için kurtuluş şansı olacaktır, diye tahminler yürütülüyor.
Perle, Rumsfeld, McCain, başta olmak üzere Irak'ta hata yaptıklarını itiraf eden ABD kurmaylarının da umudu ve talebi bu... Ne yapıp edip, gerekirse BM'yi devreye sokup bölgeye "Müslüman lejyonerler" getirtme planlarını netleştirmeye çalışıyorlar. Bu arada Lejyonerleri (paralı askerler), ucuza getirmeye bakıyorlar; kelin yağı olsa başına sürer, diyorlar.
Kelin yağ derdi?
ABD'nin Irak keline yağ sürmek için çabalayan AKP de, Irak nağaralarına bel bağlamış vaziyette. Ankara'da kendi kellerimize güya Irak'tan yağ çıkartma çabası hakim. Çünkü?
Bir yılının dolmasına ramak kalan iktidar da, ülkede milletimizi rahatlatacak somut bir gelişme olmadığının farkında.
İşçi-memur perişan. Üç kuruş alacaklarını tahsil için aç-susuz Kızılay'da yatıyorlar.
Çiftçiye, köylüye bir dokunsan bin ah işitiyorsun.
İmalatçı-sanayici, pastırma yazının geçtiğini, krizin iliklerimize kadar işlediğini fark etmeye başladı nihayet.
Su altında 5 dakika?
AKP'yi omuzlayıp iktidara taşıyan sanayici kesiminden de feveranlar yükseliyor. Ağustos ayı ihracatının yüzde 29.1 arttığının açıklandığı önceki gün TİM Başkanı Oğuz Satıcı bastı feryadı: İhracatçı fabrikalarını kapatma noktasına geldi, su altında 4-5 dakika dayanırız, 20 dakika dayanamayız?
Temmuz'da ihracatın yüzde 34.3 arttığı söylenen ve bu artış grafiğinin yukarıya doğru tırmanacağını belirten devletlularımız, ihracattaki hızın yüzde 29'lara doğru inişine ses çıkarmadı. Bu, madalyonun başını aşağıya doğru veren ihracat yüzü.
Ya öbür yüzü? İthalat?
İthalatta ise patlama sürüyor. 20 milyar doları aşkın "dış ticaret açığı"nın yeni halini arz edecek babayiğit yok piyasada.
Belki şöyle gürltülü patlama-matlama bir şey olur da, o arada patlayan ithalat ve dış ticaret açığı rakamlarımız açıklanır, gürültü arasında kaybolur... Böyle bir anı kolluyorlar.
Amerika'nın derdi
yanında bizimkisi?
Ankara'dakiler, sanayiyle, üretimle, istihdamla meşgul olamıyorlar ki? Türkiye'nin sanayi-manayi, üretim, istihdam, işsizlik? vs problemleri, Irak derdinin yanında solda sıfır kalıyor. Bu dertler, işgalci ABD'nin Irak derdinin yanında ne ki! Bu sebeple Ankara'da herkes, Amerika'nın keline yağ sürmek için seferber olmuş. Yağları tükenmiş iki kel gibi ABD ve AKP'nin yegâne ortak dertleri, "Türk askerini nasıl Irak batağına sokarız."
TİM Başkanı şimdi diyor ki: "İhracat için üretim yapan sanayiciye bir finansman danışmanı 'üreterek yüzde 4 kazanıyorsunuz, oysa yatarak yüzde 40 kazanabilirdiniz, yüzde 36'lık bir hesap yanlışı yapmışsınız' derse ne cevap vereceğiz?!"
Öğleden sonra günaydın sayın Satıcı.
Krizin ucu size değince maşallah beyninizi ve hesap makinelerinizi çok iyi çalıştırıyorsunuz. Kendi işletmeleriniz için bu hesabı yaparken, niçin her yıl sadece 80-85 katrilyon faiz ödeyen, "borç değil, sadece faizi" ödeyen Türk Hazinesi için bu hesabı yapmadınız, yapmıyorsunuz?
Borcu, tekrar faizli borçla kapatma dışında ekonomik argümanı olmayan dostlarımızı omuzlarınızda taşıyarak siz getirmediniz mi Ankara'ya? Hayrola, hemencecik omuzlarınızı silkelemeye koyuldunuz.
Türkiye kıvranıyor
Doğrudur, sanayici-imalatçı düşük kur stresiyle kıvranmaktadır. Enerji maliyeti, rekabetçi rakam olan 5 cent'lerde değil, 10-15 cent'lerde dolanmaya devam etmektedir. OECG ortalaması yüzde 17.5'larda olan işçilik maliyeti üzerindeki kamu payı ülkemizde yüzde 47'lerde gezmektedir. El-Hak doğrudur.
Lakin, Türk insanı ve Türk Hazinesi yıllardan beri kıvranmaktadır. Kişi başına borç, 10 yılda yüzde 140 arttı. Bugüne kadar hesap makineleriniz ve beyniniz neredeydi?
Siz, IMF şeflerini ve patronlar kulübünü da yanınıza alarak, ülkede maliyet enflasyonuna yönelik tedbirler yerine talep enflasyonuna yönelik tedbirler uygulanmasının isabetli olduğunu nümayişlerle deklare etmemiş miydiniz?
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Bu yol, yol değil; çıkmaz sokak. Talep enflasyonuna yönelik metodlarla, ülkede varolan maliyet enflasyonunu güya düşürmeye çalışıyorlar, vücuttaki kan mesabesindeki parayı yani piyasanın kanını çekiyorlar, deflasyon ve stagflasyon kapımızda?" feryadlarını, IMF şefleriyle, kulüp arkadaşlarınızla, onlara bağımlı iktidar üyeleriyle birlikte ısrarla duymazlıktan gelmemiş miydiniz?
Külahları öne
koyma zamanı
Şimdi feryada hacet yok? Yapılacak iş belli.
Nasıl ki, Perle ve Rumsfeld gibi ABD kurmayları, Irak batağının daha ilk günlerinde yahu yanlış yaptık deyip suçlarını kabul ederek çare olarak da bizi oralara sürmeye uğraşıyorlarsa; onlar gibi sizin de, Türkiye'yi sürüklediğimiz bu ekonomi batağında gerçekten yanlış yaptık, bunu nasıl halledebiliriz, programı projesi olan var mı, deyip samimiyetinizi ortaya koymaktır. Bu samimiyetinize BTP, çok iyi bir referans, çok iyi bir adres olacaktır.
Yoksa sizin yaptığınız, sadece kendi takasını kurtarmak için feryadı basmak olur.
Bu bağlamda, ülkenin vahim ahvalini "Irak'a asker gönderme nağaraları"yla örtmenin ve 1. tezkere taklasından sonra Amerika'ya verdikleri büyük sözü yerine getirmenin telaşına düşen AKP iktidarından da bir şey beklemeyin. Onlar, şimdi Amerika'nın keline yağ sürmek için seferber olmuşlar.
Ne sizin, ne de kendilerinin kellerine sürecek yağları yok zaten.
Bunu sadece şimdi değil, ta seçim öncesinden söylemişlerdi, hatırlamıyor musunuz?
ABD ve AKP'nin Irak'taki kel ve yağ hikayesi bu. Bu Türkiye'nin hikayesi.
Perle, Rumsfeld, McCain, başta olmak üzere Irak'ta hata yaptıklarını itiraf eden ABD kurmaylarının da umudu ve talebi bu... Ne yapıp edip, gerekirse BM'yi devreye sokup bölgeye "Müslüman lejyonerler" getirtme planlarını netleştirmeye çalışıyorlar. Bu arada Lejyonerleri (paralı askerler), ucuza getirmeye bakıyorlar; kelin yağı olsa başına sürer, diyorlar.
Kelin yağ derdi?
ABD'nin Irak keline yağ sürmek için çabalayan AKP de, Irak nağaralarına bel bağlamış vaziyette. Ankara'da kendi kellerimize güya Irak'tan yağ çıkartma çabası hakim. Çünkü?
Bir yılının dolmasına ramak kalan iktidar da, ülkede milletimizi rahatlatacak somut bir gelişme olmadığının farkında.
İşçi-memur perişan. Üç kuruş alacaklarını tahsil için aç-susuz Kızılay'da yatıyorlar.
Çiftçiye, köylüye bir dokunsan bin ah işitiyorsun.
İmalatçı-sanayici, pastırma yazının geçtiğini, krizin iliklerimize kadar işlediğini fark etmeye başladı nihayet.
Su altında 5 dakika?
AKP'yi omuzlayıp iktidara taşıyan sanayici kesiminden de feveranlar yükseliyor. Ağustos ayı ihracatının yüzde 29.1 arttığının açıklandığı önceki gün TİM Başkanı Oğuz Satıcı bastı feryadı: İhracatçı fabrikalarını kapatma noktasına geldi, su altında 4-5 dakika dayanırız, 20 dakika dayanamayız?
Temmuz'da ihracatın yüzde 34.3 arttığı söylenen ve bu artış grafiğinin yukarıya doğru tırmanacağını belirten devletlularımız, ihracattaki hızın yüzde 29'lara doğru inişine ses çıkarmadı. Bu, madalyonun başını aşağıya doğru veren ihracat yüzü.
Ya öbür yüzü? İthalat?
İthalatta ise patlama sürüyor. 20 milyar doları aşkın "dış ticaret açığı"nın yeni halini arz edecek babayiğit yok piyasada.
Belki şöyle gürltülü patlama-matlama bir şey olur da, o arada patlayan ithalat ve dış ticaret açığı rakamlarımız açıklanır, gürültü arasında kaybolur... Böyle bir anı kolluyorlar.
Amerika'nın derdi
yanında bizimkisi?
Ankara'dakiler, sanayiyle, üretimle, istihdamla meşgul olamıyorlar ki? Türkiye'nin sanayi-manayi, üretim, istihdam, işsizlik? vs problemleri, Irak derdinin yanında solda sıfır kalıyor. Bu dertler, işgalci ABD'nin Irak derdinin yanında ne ki! Bu sebeple Ankara'da herkes, Amerika'nın keline yağ sürmek için seferber olmuş. Yağları tükenmiş iki kel gibi ABD ve AKP'nin yegâne ortak dertleri, "Türk askerini nasıl Irak batağına sokarız."
TİM Başkanı şimdi diyor ki: "İhracat için üretim yapan sanayiciye bir finansman danışmanı 'üreterek yüzde 4 kazanıyorsunuz, oysa yatarak yüzde 40 kazanabilirdiniz, yüzde 36'lık bir hesap yanlışı yapmışsınız' derse ne cevap vereceğiz?!"
Öğleden sonra günaydın sayın Satıcı.
Krizin ucu size değince maşallah beyninizi ve hesap makinelerinizi çok iyi çalıştırıyorsunuz. Kendi işletmeleriniz için bu hesabı yaparken, niçin her yıl sadece 80-85 katrilyon faiz ödeyen, "borç değil, sadece faizi" ödeyen Türk Hazinesi için bu hesabı yapmadınız, yapmıyorsunuz?
Borcu, tekrar faizli borçla kapatma dışında ekonomik argümanı olmayan dostlarımızı omuzlarınızda taşıyarak siz getirmediniz mi Ankara'ya? Hayrola, hemencecik omuzlarınızı silkelemeye koyuldunuz.
Türkiye kıvranıyor
Doğrudur, sanayici-imalatçı düşük kur stresiyle kıvranmaktadır. Enerji maliyeti, rekabetçi rakam olan 5 cent'lerde değil, 10-15 cent'lerde dolanmaya devam etmektedir. OECG ortalaması yüzde 17.5'larda olan işçilik maliyeti üzerindeki kamu payı ülkemizde yüzde 47'lerde gezmektedir. El-Hak doğrudur.
Lakin, Türk insanı ve Türk Hazinesi yıllardan beri kıvranmaktadır. Kişi başına borç, 10 yılda yüzde 140 arttı. Bugüne kadar hesap makineleriniz ve beyniniz neredeydi?
Siz, IMF şeflerini ve patronlar kulübünü da yanınıza alarak, ülkede maliyet enflasyonuna yönelik tedbirler yerine talep enflasyonuna yönelik tedbirler uygulanmasının isabetli olduğunu nümayişlerle deklare etmemiş miydiniz?
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Bu yol, yol değil; çıkmaz sokak. Talep enflasyonuna yönelik metodlarla, ülkede varolan maliyet enflasyonunu güya düşürmeye çalışıyorlar, vücuttaki kan mesabesindeki parayı yani piyasanın kanını çekiyorlar, deflasyon ve stagflasyon kapımızda?" feryadlarını, IMF şefleriyle, kulüp arkadaşlarınızla, onlara bağımlı iktidar üyeleriyle birlikte ısrarla duymazlıktan gelmemiş miydiniz?
Külahları öne
koyma zamanı
Şimdi feryada hacet yok? Yapılacak iş belli.
Nasıl ki, Perle ve Rumsfeld gibi ABD kurmayları, Irak batağının daha ilk günlerinde yahu yanlış yaptık deyip suçlarını kabul ederek çare olarak da bizi oralara sürmeye uğraşıyorlarsa; onlar gibi sizin de, Türkiye'yi sürüklediğimiz bu ekonomi batağında gerçekten yanlış yaptık, bunu nasıl halledebiliriz, programı projesi olan var mı, deyip samimiyetinizi ortaya koymaktır. Bu samimiyetinize BTP, çok iyi bir referans, çok iyi bir adres olacaktır.
Yoksa sizin yaptığınız, sadece kendi takasını kurtarmak için feryadı basmak olur.
Bu bağlamda, ülkenin vahim ahvalini "Irak'a asker gönderme nağaraları"yla örtmenin ve 1. tezkere taklasından sonra Amerika'ya verdikleri büyük sözü yerine getirmenin telaşına düşen AKP iktidarından da bir şey beklemeyin. Onlar, şimdi Amerika'nın keline yağ sürmek için seferber olmuşlar.
Ne sizin, ne de kendilerinin kellerine sürecek yağları yok zaten.
Bunu sadece şimdi değil, ta seçim öncesinden söylemişlerdi, hatırlamıyor musunuz?
ABD ve AKP'nin Irak'taki kel ve yağ hikayesi bu. Bu Türkiye'nin hikayesi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019