Türk aydınlarının ve politikacılarının Avrupa Birliği'ne üyelik türünden "tek taraflı sevda"larını devam ettirecek herhangi bir dayanakları kalmadı. Bu sebeple başta Mesut Yılmaz ve Tayyip Erdoğan olmak üzere politikacılarımız, milleti devletiyle karşı karşıya getirmek pahasına da olsa "AB'ye girersek şu şu haklarınızı rahatlıkla elde edersiniz" şeklinde bayağı ve popülist söylemlere tevessül etmektedirler. Ancak bu yöntem, AB kara sevdalılarının artık son umududur; zira ne taraftan AB'ye el sallasalar AB o taraftan kollarını kanatlarını kırıyor.
İşin asıl ilginç yanı ekonomik alanda cereyan ediyor. Toplumu IMF reçeteleriyle açbiilaç hale sokan koalisyon, el altından, parti teşkilatları vasıtasıyla AB'ye girmemiz halinde Türkiye'nin zenginleşeceğini yaymaya çalışıyor. Ancak bu arada Tansu Çiller'in bayram havasında imzaladığı Gümrük Birliği'nin 7 yılda 60 milyar dolarlık zarar faturası hiçbir çuvala sığmıyor.
Aynı şekilde Türkiye'nin, daha önce yerine getirilmemiş Dördüncü Mali Protokol'den kalma yaklaşık 600 milyon dolarlık alacak da dahil, şu birkaç yıl boyunca aşağı yukarı 3,5-4 milyar dolar Avrupa'dan alması gerekiyor.
Bunlar bağış değil; Gümrük Birliği'nden doğan alacak ve fon bakiyeleri. Türkiye kriz üstüne kriz geçirmesine rağmen Avrupa'dan bu bağlamda bir kuruş dahi alamadı. Avrupa'nın bu ketumluğu bir yana, Türk fobisi onları kemirip bitiriyor. 8-10 milyonluk işsizi ve 70 milyonluk genç nüfusuyla Türkiye, AB lobilerinde ekonomik karabasan olarak algılanıyor, konuşuluyor. "Türkiye hayali" bile AB'yi ürkütüyor; AB üyesi devletlerin Türkiye'yi bölüp parçalamaktaki kronik çabaları biraz da bundan.Tek taraflı sevdalığa tutulmuş bizimkiler ise, AB ıslığı çalarak ülkeye vakit kaybettiriyor. Türk dünyasını kaybettiriyorlar, Ortadoğu'yu, Uzak Doğu'yu kaybettiriyorlar. Herşeyden önemlisi milletin aşkını, ideallerini ve ufkunu kaybettiriyorlar.
"Manda marazı"na tutulmuş hiçbir AB'ci politikacımız ve aydınımız, "AB'nin bize ne faydası olacak" sorusuna makul ekonomik, politik cevap bulamıyor. Tam bu tıkanıklıkta "AB size hak verecek" kolaycılığı, eski/yeni tüm siyasilerimizin imdadına yetişiyor. Milletin "hak ve hürriyetler"ini" doya doya yaşamasını dahi AB'ye ihale eden politikacılarımız, bu söylemleriyle varlık sebeplerini ortadan kaldırmalarına rağmen hala siyaset meydanında ne aradıklarına da bir açıklık getirmiyor. Dahası mesela, hakların yaşanması bağlamında AB üyesi Yunanistan'ın, Batı Trakyalı soydaşlarımıza uyguladığı eza ve cefanın izahına kimse yanaşmıyor. AB'cilere acıyın, nasihat edin. Çünkü hem solukları hem de soyları kesildi.
Bu ketumluk, cevapsızlık ve karanlık ortamda BTP'nin sunduğu milli projeler ve Bağımsız Türkiye ufku, milletin gönlünü feth etmekte, toplum adeta yeniden dirilmektedir. Keşke aydınlarımız, bürokratlarımız ve politikacılarımız, "tek taraflı AB sevdası"ndan kurtulup BTP'nin bu kuşatıcı projelerini fark edebilseler... Göreceksiniz, Türkiye, BTP'nin projeleriyle bölgesinde "on tane AB'ye bedel stratejik bir güç" haline gelecek; millet buna inandı. AB'ciler Türkiye'ye sadece vakit kaybettiriyor; millet bunu görüyor.
İşin asıl ilginç yanı ekonomik alanda cereyan ediyor. Toplumu IMF reçeteleriyle açbiilaç hale sokan koalisyon, el altından, parti teşkilatları vasıtasıyla AB'ye girmemiz halinde Türkiye'nin zenginleşeceğini yaymaya çalışıyor. Ancak bu arada Tansu Çiller'in bayram havasında imzaladığı Gümrük Birliği'nin 7 yılda 60 milyar dolarlık zarar faturası hiçbir çuvala sığmıyor.
Aynı şekilde Türkiye'nin, daha önce yerine getirilmemiş Dördüncü Mali Protokol'den kalma yaklaşık 600 milyon dolarlık alacak da dahil, şu birkaç yıl boyunca aşağı yukarı 3,5-4 milyar dolar Avrupa'dan alması gerekiyor.
Bunlar bağış değil; Gümrük Birliği'nden doğan alacak ve fon bakiyeleri. Türkiye kriz üstüne kriz geçirmesine rağmen Avrupa'dan bu bağlamda bir kuruş dahi alamadı. Avrupa'nın bu ketumluğu bir yana, Türk fobisi onları kemirip bitiriyor. 8-10 milyonluk işsizi ve 70 milyonluk genç nüfusuyla Türkiye, AB lobilerinde ekonomik karabasan olarak algılanıyor, konuşuluyor. "Türkiye hayali" bile AB'yi ürkütüyor; AB üyesi devletlerin Türkiye'yi bölüp parçalamaktaki kronik çabaları biraz da bundan.Tek taraflı sevdalığa tutulmuş bizimkiler ise, AB ıslığı çalarak ülkeye vakit kaybettiriyor. Türk dünyasını kaybettiriyorlar, Ortadoğu'yu, Uzak Doğu'yu kaybettiriyorlar. Herşeyden önemlisi milletin aşkını, ideallerini ve ufkunu kaybettiriyorlar.
"Manda marazı"na tutulmuş hiçbir AB'ci politikacımız ve aydınımız, "AB'nin bize ne faydası olacak" sorusuna makul ekonomik, politik cevap bulamıyor. Tam bu tıkanıklıkta "AB size hak verecek" kolaycılığı, eski/yeni tüm siyasilerimizin imdadına yetişiyor. Milletin "hak ve hürriyetler"ini" doya doya yaşamasını dahi AB'ye ihale eden politikacılarımız, bu söylemleriyle varlık sebeplerini ortadan kaldırmalarına rağmen hala siyaset meydanında ne aradıklarına da bir açıklık getirmiyor. Dahası mesela, hakların yaşanması bağlamında AB üyesi Yunanistan'ın, Batı Trakyalı soydaşlarımıza uyguladığı eza ve cefanın izahına kimse yanaşmıyor. AB'cilere acıyın, nasihat edin. Çünkü hem solukları hem de soyları kesildi.
Bu ketumluk, cevapsızlık ve karanlık ortamda BTP'nin sunduğu milli projeler ve Bağımsız Türkiye ufku, milletin gönlünü feth etmekte, toplum adeta yeniden dirilmektedir. Keşke aydınlarımız, bürokratlarımız ve politikacılarımız, "tek taraflı AB sevdası"ndan kurtulup BTP'nin bu kuşatıcı projelerini fark edebilseler... Göreceksiniz, Türkiye, BTP'nin projeleriyle bölgesinde "on tane AB'ye bedel stratejik bir güç" haline gelecek; millet buna inandı. AB'ciler Türkiye'ye sadece vakit kaybettiriyor; millet bunu görüyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019