AB'ye üye ülkelerin savunma bakanları,Yunanistan'ın Girit adasında bir araya gelerek Balkanlar'da kendi barış misyonunu kuracak bir Avrupa ordusunu netleştiren projeyi görüştüler.
2003 yılında kurulacak ordu, 60 bin askerden vücut bulacak.
Demir-çelik birliği olarak başlayan süreç, bugün büyük bir Avrupa Devleti olma noktasındadır.
Aralık 1991'de imzalanan Maastrich Anlaşması ile Avrupa Birliği'ne dönüşen topluluk, aynı anlaşmada ortak para, ortak savunma ve dış politika esaslarını kabul etmişti.
Ortak para olarak benimsenen Euro'ya geçiş tamamlanmıştır.
Tek süper güç görülen ABD'nin karşısında alternatif bir güç olarak hazırlanan Avrupa Birleşik Devleti'nin parası Euro, ABD'nin parası dolar ile neredeyse eşit değere ulaşmıştır bile.
İkinci önemli adım da bağımsız bir ordunun teşekkülüdür. ABD'den bağımsız bir Avrupa silahlı gücünün oluşturulması, Avrupa Devleti için bir zorunluluktur.
AB'nin kurulmasının ardından ekonomik ve siyasi sahalarda rekabete girdiği ABD, Avrupa ordusuna ne kadar, hayır, dese de, 2003 yılı ordunun kesin olarak faaliyete geçirileceği tarih olarak kararlaştırılmıştır. AB'nin, şekillenen devlet yapısında ordu konusu da zaman içinde değişikliklere uğramıştır.
Birlik içinde Fransa'nın önerisiyle Batı Avrupa Birliği (BAB) adıyla kurulan Savunma Örgütü, 1999 Helsinki Zirvesi'nde Avrupa Ordusu'na dönüştürülmüştür.
Bilindiği gibi Türkiye, BAB'a ortak üyedir. 1992 yılında AB'nin NATO ile birlikte oluşturduğu savunma örgütü olan BAB içinde her türlü planlama ve operasyona eşit katılım hakkına sahip idi.
AB'ye üye olmayacağı her fırsatta ifade edilen Türkiye, son dönemde BAB temeli üzerine kurulu Avrupa Ordusu karar mekanizmasından da dışlanmıştır.
10 Aralık 2000 Helsinki Toplantısı'nın ardından alınan kararda, "AB üyesi olmayan NATO müttefiklerine işbirliği, danışma ve diyalog güvencesi verileceği ancak karar mekanizmasının tamamen AB'nin kendi kurumsal çerçevesinde oluşturulacağı" açıklanmıştır.
2000 Nice Zirvesi'nde, "AGSK, NATO'dan bağımsız olarak oluşturulmayacak ve operasyonlarda NATO'nun olanaklarından yararlanacaktır" ifadesi yer alırken; Aralık 2001 Laeken'de, "NATO ile anlaşma sağlanmadan Avrupa Müdahale Gücü'nü operasyonel hale getirilmesi" karar altına alındı.
Alınan kararlarda çıkan netice şudur:
BAB'ın ortak üyesi olan ve NATO'nun en güçlü ordusuna sahip olan Türkiye'nin, bunun devamı niteliğindeki NATO imkânlarından istifade edecek AGSK içinde de söz sahibi olması gerekirken, anlaşmalar göz ardı edilerek karar mekanizmasından dışlanmaktadır.
AB, bu noktada NATO olanaklarından yararlanacağı operasyonlardan, Türkiye'ye sadece Avrupa ordusuna asker verme yetkisini tanıyordu. Komuta kademesinde temsil olanağı ise verilmiyordu.
Konu hakkında Genel Kurmay'ın net tavrı karşısında ABD Eski Başkanı Bill Clinton, NATO'dan bağımsız oluşturulamayacak bir Avrupa Ordusu'nu, NATO imkânlarını kullanma konusunda veto etmemesi için Türkiye'ye bir mektup yazma cüretini dahi göstermiştir.
Zira, NATO'da, en yetkili üye ABD, Nice Zirvesi'ne kabul ettirdiği bu madde ile, Avrupa Ordusu'nu bir şekilde NATO'ya dolayısı ile kendine bağlamıştır.
Bu mektup ile Türkiye'nin, hesabını bozmasına mani olmayı planlamıştı.
Ancak Türkiye konu hakkındaki net tavrını değiştirmemiştir.
2003'te kesinlikle kurulması planlanan Avrupa ordusu ise, Türkiye'yi dışlayan ve çekincelerini hiçe sayan bir ortamda şekillenmektedir.
1992 yılında NATO nezdinde oluşturulan Savunma Örgütüne dahil Türkiye, AB'nin yeni ordusunda da yer almalıyken, gösterilen bu tavır, AB'nin Türkiye'ye bakışının bir kez daha ispatıdır.
9 Ekim'de açıklanacak ilerleme raporunda müzakere tarihi yine verilmeyen Türkiye'deki AB sevdalıları, Türkiye'nin üyeliğe hazır olduğunu ispata uğraşadursunlar, AB, Türkiye için kararını çoktan vermiştir.
AB içinde Türkiye'nin yeri yoktur!
2003 yılında kurulacak ordu, 60 bin askerden vücut bulacak.
Demir-çelik birliği olarak başlayan süreç, bugün büyük bir Avrupa Devleti olma noktasındadır.
Aralık 1991'de imzalanan Maastrich Anlaşması ile Avrupa Birliği'ne dönüşen topluluk, aynı anlaşmada ortak para, ortak savunma ve dış politika esaslarını kabul etmişti.
Ortak para olarak benimsenen Euro'ya geçiş tamamlanmıştır.
Tek süper güç görülen ABD'nin karşısında alternatif bir güç olarak hazırlanan Avrupa Birleşik Devleti'nin parası Euro, ABD'nin parası dolar ile neredeyse eşit değere ulaşmıştır bile.
İkinci önemli adım da bağımsız bir ordunun teşekkülüdür. ABD'den bağımsız bir Avrupa silahlı gücünün oluşturulması, Avrupa Devleti için bir zorunluluktur.
AB'nin kurulmasının ardından ekonomik ve siyasi sahalarda rekabete girdiği ABD, Avrupa ordusuna ne kadar, hayır, dese de, 2003 yılı ordunun kesin olarak faaliyete geçirileceği tarih olarak kararlaştırılmıştır. AB'nin, şekillenen devlet yapısında ordu konusu da zaman içinde değişikliklere uğramıştır.
Birlik içinde Fransa'nın önerisiyle Batı Avrupa Birliği (BAB) adıyla kurulan Savunma Örgütü, 1999 Helsinki Zirvesi'nde Avrupa Ordusu'na dönüştürülmüştür.
Bilindiği gibi Türkiye, BAB'a ortak üyedir. 1992 yılında AB'nin NATO ile birlikte oluşturduğu savunma örgütü olan BAB içinde her türlü planlama ve operasyona eşit katılım hakkına sahip idi.
AB'ye üye olmayacağı her fırsatta ifade edilen Türkiye, son dönemde BAB temeli üzerine kurulu Avrupa Ordusu karar mekanizmasından da dışlanmıştır.
10 Aralık 2000 Helsinki Toplantısı'nın ardından alınan kararda, "AB üyesi olmayan NATO müttefiklerine işbirliği, danışma ve diyalog güvencesi verileceği ancak karar mekanizmasının tamamen AB'nin kendi kurumsal çerçevesinde oluşturulacağı" açıklanmıştır.
2000 Nice Zirvesi'nde, "AGSK, NATO'dan bağımsız olarak oluşturulmayacak ve operasyonlarda NATO'nun olanaklarından yararlanacaktır" ifadesi yer alırken; Aralık 2001 Laeken'de, "NATO ile anlaşma sağlanmadan Avrupa Müdahale Gücü'nü operasyonel hale getirilmesi" karar altına alındı.
Alınan kararlarda çıkan netice şudur:
BAB'ın ortak üyesi olan ve NATO'nun en güçlü ordusuna sahip olan Türkiye'nin, bunun devamı niteliğindeki NATO imkânlarından istifade edecek AGSK içinde de söz sahibi olması gerekirken, anlaşmalar göz ardı edilerek karar mekanizmasından dışlanmaktadır.
AB, bu noktada NATO olanaklarından yararlanacağı operasyonlardan, Türkiye'ye sadece Avrupa ordusuna asker verme yetkisini tanıyordu. Komuta kademesinde temsil olanağı ise verilmiyordu.
Konu hakkında Genel Kurmay'ın net tavrı karşısında ABD Eski Başkanı Bill Clinton, NATO'dan bağımsız oluşturulamayacak bir Avrupa Ordusu'nu, NATO imkânlarını kullanma konusunda veto etmemesi için Türkiye'ye bir mektup yazma cüretini dahi göstermiştir.
Zira, NATO'da, en yetkili üye ABD, Nice Zirvesi'ne kabul ettirdiği bu madde ile, Avrupa Ordusu'nu bir şekilde NATO'ya dolayısı ile kendine bağlamıştır.
Bu mektup ile Türkiye'nin, hesabını bozmasına mani olmayı planlamıştı.
Ancak Türkiye konu hakkındaki net tavrını değiştirmemiştir.
2003'te kesinlikle kurulması planlanan Avrupa ordusu ise, Türkiye'yi dışlayan ve çekincelerini hiçe sayan bir ortamda şekillenmektedir.
1992 yılında NATO nezdinde oluşturulan Savunma Örgütüne dahil Türkiye, AB'nin yeni ordusunda da yer almalıyken, gösterilen bu tavır, AB'nin Türkiye'ye bakışının bir kez daha ispatıdır.
9 Ekim'de açıklanacak ilerleme raporunda müzakere tarihi yine verilmeyen Türkiye'deki AB sevdalıları, Türkiye'nin üyeliğe hazır olduğunu ispata uğraşadursunlar, AB, Türkiye için kararını çoktan vermiştir.
AB içinde Türkiye'nin yeri yoktur!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Abdulkadir Baş / diğer yazıları
- Gerçekleri görebilmek / 05.11.2002
- Ezilen halklar Türk'ün adaletini bekliyor / 03.11.2002
- Türkiye'nin gerçek dostu var mı? / 02.11.2002
- AB, Türkiye'nin kurtuluşu değil, sonudur / 01.11.2002
- Çeçen eyleminin ardından / 31.10.2002
- Milli kaynakları hayata geçirecek irade, milletin iradesidir / 29.10.2002
- Türk'e Türk'te başka dost yoktur / 28.10.2002
- Basının esas görevi / 27.10.2002
- İnsan hakları meselesi / 26.10.2002
- Milletçe aradığımızı bulduk / 24.10.2002
- Ezilen halklar Türk'ün adaletini bekliyor / 03.11.2002
- Türkiye'nin gerçek dostu var mı? / 02.11.2002
- AB, Türkiye'nin kurtuluşu değil, sonudur / 01.11.2002
- Çeçen eyleminin ardından / 31.10.2002
- Milli kaynakları hayata geçirecek irade, milletin iradesidir / 29.10.2002
- Türk'e Türk'te başka dost yoktur / 28.10.2002
- Basının esas görevi / 27.10.2002
- İnsan hakları meselesi / 26.10.2002
- Milletçe aradığımızı bulduk / 24.10.2002