Kültür ve medeniyetimizde “kalplerin dönmüş” diye bir tabir vardır.
Bu ifade, Yüce Allah’ın Kur’an-ı Mübin’de beyan ettiği haldir.
Müslümanlar bu “kalp dönmüşlüğü”nü, gayr-ı Müslimlere kalbini açmakla, onlarla dost olmakla yaşar.
Bugün, kimi idareciler ve halkının çoğunluğu başta olmak üzere Türkiye ve İslam dünyası, bu hali yaşamaktadır. Kalpler dönmüştür.
Yüce Allah, bu “kalp dönmüş”lüğünü tek sebebe bağlıyor:
Gayr-ı Müslimlerle dost olmak, onlarla oturup kalkmak…
Kör ile yatan şaşı kalkar, der atalarımız!
Hangi seviyede, hangi kıratta olursa olsun, Müslümanlardan her kim,
Yahudileri dost ve yoldaş edinirse,
Hristiyanları dost ve kardeş edinirse,
Müşrikleri dost ve arkadaş edinirse,
Kim bunlarla oturup-kalkar, işbirliğine girerse,
artık kalbi döner, onlardan olur.
Kur’an-ı Kerim’in beyanı ile “o da onlardandır”(Maide 5 / 51).
“(Allah’ın ayetlerini inkar veya alay eden müşriklerin ortamını terk etmezseniz) şüphesiz aynen onlar gibi olursunuz” (Nisa 4 / 140).
kalp dönmüştür artık.
Kalpten iman uçup gitmiştir.
Kalp saf değiştirmiş… Müşriklere benzemiş, Hristiyanlardan ve Yahudilerden olmuştur!
Gayr-ı Müslim ve müşriklerle dostluk ve işbirliği içinde olmanın karşılığında Allah, böylesinin adını İslam defterinden silmiş, münafık, müşrik ve kâfirlerin kütüğüne kaydetmiştir.
Ama o hala kendini hidayette zannetmektedir.
Yüce Allah, sapıklıkta debelendiği halde kendini hala hidayet zannedenlerin ahvalini böyle açıklıyor: “Bir takım kimseler ise, sapıklığı hak etti. Çünkü bunlar Allah’ı bırakıp şeytanları dost edindiler, hal bu iken kendilerini hala hidayette sanıyorlar” (A’raf 7 / 30).
İmanının merkezi kalptir, iman ve istikamet kalbin fiilidir.
Kişi, hayata ve olaylara karşı tavrını kalbi ile belirler.
Herkes safını kalbine göre ayarlar, vaziyetini kalbine göre alır.
Kalbi dönmüş olanlar, camide-mescitte aynı safta görünseler bile, stratejik, hayatî ve imanî konularda Mü’minlerle aynı safta bulunamazlar, Müslümanlarla aynı vaziyeti alamazlar.
Ehl- Beyt’e ram olamazlar, Ehl-i Beyt’i sevenlerle olamazlar.
Yüreğindeki bu imanı, tevhidi, İslam kardeşliğini ve Ehl-i Beyt sevdasını insanlığa taşıyan Prof. Dr. Haydar Baş ile de olamazlar.
İsteseler de istemeseler de, kalpleri gayr-ı Müslimlerin safına kayar, müşriklerin yanında vaziyet alırlar.
Kafirlerle işbirliği içinde Müslümanlara kan kustururlar.
Yüce Allah bu hali, “kâfirlerle işbirliği” vaziyetini, insanlık için en büyük fitne ve en büyük fesat olarak nitelendiriyor:
“Kafirler birbirlerinin dostlarıdır, velileridir; eğer bunu böyle görmez (Mü’minlerle dostluk ve işbirliği yapmak yerine onları terk edip kafirlerle işbirliği içine girerseniz), büyük bir fitne ve büyük bir fesat ortaya çıkar” (Enfal 8 / 73).
Bugün İslam coğrafyasının ve İslamcıların içine düştüğü büyük fitne ve fesat budur.
Suriye olayları başta olmak üzere İslam coğrafyasındaki vahşi katliam ve kardeş kavgasında Amerika ve İsrail’in safında yer tutanların halinin ve akıbetlerinin izahı budur!
Bugün İslam coğrafyasına Büyük Ortadoğu Projesi adıyla Haçlı seferleri düzenleyerek işgal üstüne işgaller yaşatan, Müslümanlara kan kusturan, Müslümanı Müslümana kırdırtan ve Alevî-Sünni / Şiî-Sünni çatışması çıkartmak için elinden geleni yapan Amerika ve Haçlı dünyasının yanında yer alan İslamcıların yaşadığı vahamet budur.
Amerika ve İsrail’in safında yer alan hacısının, hocasının, İslamcısının kalpleri dönmüştür.
Bu sebeple İsrail’in ağzıyla konuşuyorlar.
İşgalci Amerika’nın ağzıyla konuşuyorlar.
BOP’un ortakçılığını, hizmetçiliğini ve borazanlığını yapıyorlar.
Suriye’de, Libya’da, Irak’ta, Mısır’da, Tunus’ta, Yemen’de ve hatta Türkiye’de de onların hedef aldığı Müslümanları hedef alıyorlar, aynen gayr-ı müslimler gibi Müslümanlara namluyu doğrultuyorlar. Aynen İsrail ve Amerika gibi Müslümanı Müslümana kırdırtıyorlar.
Türkiye’de de Müslümanların birlik ve kardeşliğini tesis etmek, Alevî-Sünni / Siî-Sünni çatışmasını engellemek, Rasulullah’ın ümmet-i Muhammed’e emanet bıraktığı Ehl-i Beyt etrafında bütünleştirmek için çabalayan Prof. Dr. Haydar Baş’a aynen müşrikler gibi saldırıyorlar… Kalplerine göre vaziyet alıyorlar!
İslamcı kılığıyla kalplerde saklanan küfür, nifak ve kinin gerçek Müslümanlara karşı ortaya çıkmasıdır.
Suriye olayları başta olmak üzere Büyük Ortadoğu Projesi kapsamındaki gelişmeler, kalplerdeki iman ve küfrü açığa çıkartan turnusoldur.
Bu ifade, Yüce Allah’ın Kur’an-ı Mübin’de beyan ettiği haldir.
Müslümanlar bu “kalp dönmüşlüğü”nü, gayr-ı Müslimlere kalbini açmakla, onlarla dost olmakla yaşar.
Bugün, kimi idareciler ve halkının çoğunluğu başta olmak üzere Türkiye ve İslam dünyası, bu hali yaşamaktadır. Kalpler dönmüştür.
Yüce Allah, bu “kalp dönmüş”lüğünü tek sebebe bağlıyor:
Gayr-ı Müslimlerle dost olmak, onlarla oturup kalkmak…
Kör ile yatan şaşı kalkar, der atalarımız!
Hangi seviyede, hangi kıratta olursa olsun, Müslümanlardan her kim,
Yahudileri dost ve yoldaş edinirse,
Hristiyanları dost ve kardeş edinirse,
Müşrikleri dost ve arkadaş edinirse,
Kim bunlarla oturup-kalkar, işbirliğine girerse,
artık kalbi döner, onlardan olur.
Kur’an-ı Kerim’in beyanı ile “o da onlardandır”(Maide 5 / 51).
“(Allah’ın ayetlerini inkar veya alay eden müşriklerin ortamını terk etmezseniz) şüphesiz aynen onlar gibi olursunuz” (Nisa 4 / 140).
kalp dönmüştür artık.
Kalpten iman uçup gitmiştir.
Kalp saf değiştirmiş… Müşriklere benzemiş, Hristiyanlardan ve Yahudilerden olmuştur!
Gayr-ı Müslim ve müşriklerle dostluk ve işbirliği içinde olmanın karşılığında Allah, böylesinin adını İslam defterinden silmiş, münafık, müşrik ve kâfirlerin kütüğüne kaydetmiştir.
Ama o hala kendini hidayette zannetmektedir.
Yüce Allah, sapıklıkta debelendiği halde kendini hala hidayet zannedenlerin ahvalini böyle açıklıyor: “Bir takım kimseler ise, sapıklığı hak etti. Çünkü bunlar Allah’ı bırakıp şeytanları dost edindiler, hal bu iken kendilerini hala hidayette sanıyorlar” (A’raf 7 / 30).
İmanının merkezi kalptir, iman ve istikamet kalbin fiilidir.
Kişi, hayata ve olaylara karşı tavrını kalbi ile belirler.
Herkes safını kalbine göre ayarlar, vaziyetini kalbine göre alır.
Kalbi dönmüş olanlar, camide-mescitte aynı safta görünseler bile, stratejik, hayatî ve imanî konularda Mü’minlerle aynı safta bulunamazlar, Müslümanlarla aynı vaziyeti alamazlar.
Ehl- Beyt’e ram olamazlar, Ehl-i Beyt’i sevenlerle olamazlar.
Yüreğindeki bu imanı, tevhidi, İslam kardeşliğini ve Ehl-i Beyt sevdasını insanlığa taşıyan Prof. Dr. Haydar Baş ile de olamazlar.
İsteseler de istemeseler de, kalpleri gayr-ı Müslimlerin safına kayar, müşriklerin yanında vaziyet alırlar.
Kafirlerle işbirliği içinde Müslümanlara kan kustururlar.
Yüce Allah bu hali, “kâfirlerle işbirliği” vaziyetini, insanlık için en büyük fitne ve en büyük fesat olarak nitelendiriyor:
“Kafirler birbirlerinin dostlarıdır, velileridir; eğer bunu böyle görmez (Mü’minlerle dostluk ve işbirliği yapmak yerine onları terk edip kafirlerle işbirliği içine girerseniz), büyük bir fitne ve büyük bir fesat ortaya çıkar” (Enfal 8 / 73).
Bugün İslam coğrafyasının ve İslamcıların içine düştüğü büyük fitne ve fesat budur.
Suriye olayları başta olmak üzere İslam coğrafyasındaki vahşi katliam ve kardeş kavgasında Amerika ve İsrail’in safında yer tutanların halinin ve akıbetlerinin izahı budur!
Bugün İslam coğrafyasına Büyük Ortadoğu Projesi adıyla Haçlı seferleri düzenleyerek işgal üstüne işgaller yaşatan, Müslümanlara kan kusturan, Müslümanı Müslümana kırdırtan ve Alevî-Sünni / Şiî-Sünni çatışması çıkartmak için elinden geleni yapan Amerika ve Haçlı dünyasının yanında yer alan İslamcıların yaşadığı vahamet budur.
Amerika ve İsrail’in safında yer alan hacısının, hocasının, İslamcısının kalpleri dönmüştür.
Bu sebeple İsrail’in ağzıyla konuşuyorlar.
İşgalci Amerika’nın ağzıyla konuşuyorlar.
BOP’un ortakçılığını, hizmetçiliğini ve borazanlığını yapıyorlar.
Suriye’de, Libya’da, Irak’ta, Mısır’da, Tunus’ta, Yemen’de ve hatta Türkiye’de de onların hedef aldığı Müslümanları hedef alıyorlar, aynen gayr-ı müslimler gibi Müslümanlara namluyu doğrultuyorlar. Aynen İsrail ve Amerika gibi Müslümanı Müslümana kırdırtıyorlar.
Türkiye’de de Müslümanların birlik ve kardeşliğini tesis etmek, Alevî-Sünni / Siî-Sünni çatışmasını engellemek, Rasulullah’ın ümmet-i Muhammed’e emanet bıraktığı Ehl-i Beyt etrafında bütünleştirmek için çabalayan Prof. Dr. Haydar Baş’a aynen müşrikler gibi saldırıyorlar… Kalplerine göre vaziyet alıyorlar!
İslamcı kılığıyla kalplerde saklanan küfür, nifak ve kinin gerçek Müslümanlara karşı ortaya çıkmasıdır.
Suriye olayları başta olmak üzere Büyük Ortadoğu Projesi kapsamındaki gelişmeler, kalplerdeki iman ve küfrü açığa çıkartan turnusoldur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019