Aradan tamı tamına 89 yıl geçmiş, neredeyse bir asır. 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihleri arasında İzmir’de toplanan Birinci İktisat Kongresi’nde hem zorunlu öğretimin altı yıla çıkarılması, hem de çırak okullarının ve usta kurslarının açılmasının teklif edilmesinin üzerinden 89 yıl geçmiş, geldiğimiz noktaya bakar mısınız, sevgili okurlar? “4+4+4” Yasa Tasarısı ile açık seçik, adını ne koyarsanız koyun, ilköğretim altı yıldan 4 yıla indirilmiştir. Bu yasa tasarısına göre ilköğretime başlama çağı, çocuğun 5 yaşını bitirdiği yılın Eylül ayı sonunda başlayacak, 13 yaşını bitirip 14 yaşına girdiği yılın öğretim yılı sonunda bitecek denilmesine karşın, çocuğun zorunlu eğitim yaşı dokuz yaşına indirildiği bağıtlanmıştır. Ama yapılanlara bakılırsa bir kandırmacıdır gidiyor. Görünene bakarsanız “4+4+4” yani 3 kesintili 12 yıllık zorunlu eğitim. Onu sen benim külahıma anlat. Efendim neymiş, bu yasa tasarısıyla sanayinin ara elemanı gereksinimi sağlayacakmış, diplomalı işsizlere mani olunacakmış. Tamam, bunların hepsi doğru, ama siz 3 Mart 1924 tarihindeki cumhuriyeti laikleştiren üç kanundan en çok da öğretim birliği yasayı hedef almış olduğunu neden açıklamıyorsunuz? Bunu niye söylemiyorsunuz? Efendiler, açıkça söyleyiniz, sizler tekrardan, camiye, kışlaya ve okula siyaseti sokuyor musunuz, sokmuyor musunuz? Masumane bir şekilde unutulan ortaöğretim kavramı tekrardan sökün ettiriyor musunuz? Onu söyleyin. Sizler, ortaöğretim kavramıyla; ilköğretime dayalı, dört yıllık zorunlu örgün veya yaygın öğrenim veren Robert College, Saint Joseph, Alman Lisesi, İtalyan Lisesi gibi yabancı ve azınlık okullarının orta kısımlarını tekrardan ihdas ediyorsunuz demektir. Peki, bundan ne kazanılacaktır? Bunun anlamı açıktır, sizler, ayrımsallıkları kurumsallaştırıyorsunuz, üniter devletin köküne kibrit suyu döküyorsunuz demektir. Şimdi sormak lazım, sizler, çok değil bir on yıl sonra Türkiye’de kan gövdeyi götüreceğinin teminatını vermiş olmuyor musunuz? Refah Partisi Genel Başkanı müteveffa Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın, 13 Nisan 1994 tarihinde partisinin grup toplantısında yapmış olduğu “Geçiş dönemi sert mi olacak, yumuşak mı olacak, kanlı mı olacak, kansız mı olacak” konuşmasını yetiştirilecek kindar bir gençlikle kanlı olacağını açıkça deklere etmiyor musunuz? Bunu söylemek durumundasınız.
Evet, sevgili okurlar yasa tasarısı CHP’nin çabalarıyla meydanlara indi, ama TBMM alt komisyonunda kabul edilmesiyle yasalaşmasının önünde engellerin kalmamış olduğu da görülmektedir. Nereden nereye geldik? Sekiz yıllık kesintisiz eğitim sistemini tam rayına oturtmuştuk ki, “4+4+4” Yasa Tasarısından “ilköğretim kurumlarında kesintisiz eğitim yapılır” lafzının çıkarılmasıyla “oldu da bitti maşallah” durumuna gelinmiştir. Aslında olay halkın gözünden bir şeyler kaçırılarak, bir oldubittiyle gerçekleştirilmektedir. Peki, sormak lazım değil mi, adı üstünde milliliği olan eğitim ve öğretimin hiç olmazsa bir yıl öncesinden gündeme getirilmesi gerekmez miydi? Bırakın bunun hiçbir şekilde gündeme getirilmemesini, yasa tasarısının her türlü mahfilde iyice tartışılmaması son derece ilginç değil mi? Deniliyor ki, Bakanlar Kurulunun bu yasayı bir yıl erteleme hakkı var. Ama bana kalırsa bu yasa tasarısı yangından mal kaçırır gibi, nasıl komisyonlardan geçtiyse, aynı şekilde zorunlu ortaöğretime de 2012-2013 eğitim-öğretim yılından itibaren başlanacağını da bu arada söylemek durumundayız.
Bu duruma gelinmesi için, neler yapılmadı ki? AK Partili vekillerin komisyon toplantısı başlamadan tüm sandalyelere oturmasını mı istersin? Muhalefet milletvekillerine yer kalmamasına çalışmak mı istersin, muhalefet partisi milletvekillerinin komisyon salonuna gelmesi üzerine AK Parti’li yaklaşık 20 milletvekilinin, kürsü önünde barikat kurmasını mı istersin, anlayacağımız, her türlü zorbalık hem de milletin gözleri önünde yapılmıştır. AK Partililer, CHP’li milletvekillerinin kürsüye yaklaşmasını engellemek için futboldaki o ünlü “obstrüksiyon” dâhil her türlü faullü hareketi uygulamada herhangi bir beis görmemişlerdir. Tam olarak n’oldu peki? Söyleyelim, bu şekilde 8 yıllık zorunlu eğitimin cenaze namazı kılındı ve de yapboz tahtasına dönen eğitim ve öğretimin “Ruhuna El Fatiha” denildi.
Yalnız unutmayalım, 1998-1999 Eğitim-Öğretim döneminde yürürlüğe giren 4306/97 Sayılı Zorunlu Eğitim Kanunu ile yabancı okulların orta kısımları kapatılmıştı. İşte “4+4+4” yasa tasarısı ile kapatılan yabancı okulların orta kısımları tekrardan açılmaktadır. Şimdi Vehbi’nin kerrakesi anlaşılıyor değil mi? Bana kalırsa bu yasanın en ayırıcı özelliği uzun zamandır, bu durumu bir rahatsızlık olarak algılayan kapatılan yabancı okul ortaokullarının tekrardan açılması önündeki engellerin atılması olmuştur. Evet, sevgili okurlar, öyle bir evreye girilmektedir ki, her türlü ayrımsallığın kurumsallaştırıldığı federatif bir yapı artık öyle uzaklarda değildir, süratle “Yoksa siz hâlâ Yugoslavyalılaştıramadıklarımızdan değil misiniz?” evresine girilmektedir.
Evet, sevgili okurlar yasa tasarısı CHP’nin çabalarıyla meydanlara indi, ama TBMM alt komisyonunda kabul edilmesiyle yasalaşmasının önünde engellerin kalmamış olduğu da görülmektedir. Nereden nereye geldik? Sekiz yıllık kesintisiz eğitim sistemini tam rayına oturtmuştuk ki, “4+4+4” Yasa Tasarısından “ilköğretim kurumlarında kesintisiz eğitim yapılır” lafzının çıkarılmasıyla “oldu da bitti maşallah” durumuna gelinmiştir. Aslında olay halkın gözünden bir şeyler kaçırılarak, bir oldubittiyle gerçekleştirilmektedir. Peki, sormak lazım değil mi, adı üstünde milliliği olan eğitim ve öğretimin hiç olmazsa bir yıl öncesinden gündeme getirilmesi gerekmez miydi? Bırakın bunun hiçbir şekilde gündeme getirilmemesini, yasa tasarısının her türlü mahfilde iyice tartışılmaması son derece ilginç değil mi? Deniliyor ki, Bakanlar Kurulunun bu yasayı bir yıl erteleme hakkı var. Ama bana kalırsa bu yasa tasarısı yangından mal kaçırır gibi, nasıl komisyonlardan geçtiyse, aynı şekilde zorunlu ortaöğretime de 2012-2013 eğitim-öğretim yılından itibaren başlanacağını da bu arada söylemek durumundayız.
Bu duruma gelinmesi için, neler yapılmadı ki? AK Partili vekillerin komisyon toplantısı başlamadan tüm sandalyelere oturmasını mı istersin? Muhalefet milletvekillerine yer kalmamasına çalışmak mı istersin, muhalefet partisi milletvekillerinin komisyon salonuna gelmesi üzerine AK Parti’li yaklaşık 20 milletvekilinin, kürsü önünde barikat kurmasını mı istersin, anlayacağımız, her türlü zorbalık hem de milletin gözleri önünde yapılmıştır. AK Partililer, CHP’li milletvekillerinin kürsüye yaklaşmasını engellemek için futboldaki o ünlü “obstrüksiyon” dâhil her türlü faullü hareketi uygulamada herhangi bir beis görmemişlerdir. Tam olarak n’oldu peki? Söyleyelim, bu şekilde 8 yıllık zorunlu eğitimin cenaze namazı kılındı ve de yapboz tahtasına dönen eğitim ve öğretimin “Ruhuna El Fatiha” denildi.
Yalnız unutmayalım, 1998-1999 Eğitim-Öğretim döneminde yürürlüğe giren 4306/97 Sayılı Zorunlu Eğitim Kanunu ile yabancı okulların orta kısımları kapatılmıştı. İşte “4+4+4” yasa tasarısı ile kapatılan yabancı okulların orta kısımları tekrardan açılmaktadır. Şimdi Vehbi’nin kerrakesi anlaşılıyor değil mi? Bana kalırsa bu yasanın en ayırıcı özelliği uzun zamandır, bu durumu bir rahatsızlık olarak algılayan kapatılan yabancı okul ortaokullarının tekrardan açılması önündeki engellerin atılması olmuştur. Evet, sevgili okurlar, öyle bir evreye girilmektedir ki, her türlü ayrımsallığın kurumsallaştırıldığı federatif bir yapı artık öyle uzaklarda değildir, süratle “Yoksa siz hâlâ Yugoslavyalılaştıramadıklarımızdan değil misiniz?” evresine girilmektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
YeniMesaj / diğer yazıları
- Gaflette ısrar / 24.01.2015
- 'Namaz kılan kimse felaha ermiştir' / 10.11.2014
- Saftan Başbakan olur mu? / 06.03.2014
- Ulusal devlet üzerine / 03.03.2014
- Anne sütü / 08.02.2014
- Minik cerrahlar / 20.01.2014
- Doğal yaşam / 13.01.2014
- Basit ve sade / 12.05.2013
- Faiz sarmalı / 24.03.2013
- Topraklarımız elimizden alınıyor / 20.03.2013
- 'Namaz kılan kimse felaha ermiştir' / 10.11.2014
- Saftan Başbakan olur mu? / 06.03.2014
- Ulusal devlet üzerine / 03.03.2014
- Anne sütü / 08.02.2014
- Minik cerrahlar / 20.01.2014
- Doğal yaşam / 13.01.2014
- Basit ve sade / 12.05.2013
- Faiz sarmalı / 24.03.2013
- Topraklarımız elimizden alınıyor / 20.03.2013