Yaşamak…
Huzur ve bereket içinde...
Nasıl?
Zaten her gönül
bu sorunun cevabının
peşinde...
Birazdan birkaç sır
alıntılanmış...
Dilerim bir gün yaşanmışını da yazarız..
***
Ala rivayet
yüz altmış yıl yaşamış Raşo Ağa...
İstanbul/Eyüp’te…
Sormuşlar: “Ağam -maşallah-
nasıl geldin bu yaşa?”
Cevab:
“Birinci sır:
Hiç kimseye hased etmedim…”
***
Bir sofra...
Nebi (a.s.) o sofrada yemeğini yiyor...
İkinci sır:
“Sofrada ne olursa olsun
her zaman tek çeşit...”
***
Bir mesele konuşurken,
iğneyi kendine
çuvaldızı başkasına batırmak...
Atalar gibi...
Üçüncüsü:
“Yapmak yılları,
yıkmak anları götürür!”
***
Yerini, haddini
seviyeyi bilmek..
Edebi korumak;
şahsiyeti muhafazada esas...
Dördüncüsü:
“Nokta kadar menfaat için
virgül kadar eğilme!
***
Rızık değişmez;
taksimat yapıldı,
kalem kurudu...
Nasibin, istemesen de seni bulur.
Beşincisi:
“Çalışmak hırsla değil
bereketler ile...”
***
Tebessüm eden yüz,
gizliyi araştırmayan bir gönül,
dedikodu ve gıybeti reddeden irade...
Altıncısı:
“Güzel huya boyanmak...”
***
Fani oluşun farkında olup
ebedi hayatın tarlası olan şu dünyada
Doğruluk ve insanlık libasını
hiç çıkarmamak...
Yedincisi:
“Vallahu ala külli şeyin gadir...”
***
Hayatını; insanları aşağılamak,
onları ezmek,
hakir görmek
nefsinden başka
hiçbir şey tanımayan
zavallı,
kendine aşık adamcıklardan
uzak yaşayınız!
Yani, sekizinci:
“Değmez kuşa taş atmayınız...”
***
Ve son bir dip not:
Basit ve sade yaşayınız...
Az ama devamlı olan hayra devam ediniz.
Rahat edersiniz...
Öbür türlü;
ya malına,
ya karına,
ya adına
ya şânına
ya da kuruntularına
esir olursun!
Sadece “esir…”
Huzur ve bereket içinde...
Nasıl?
Zaten her gönül
bu sorunun cevabının
peşinde...
Birazdan birkaç sır
alıntılanmış...
Dilerim bir gün yaşanmışını da yazarız..
***
Ala rivayet
yüz altmış yıl yaşamış Raşo Ağa...
İstanbul/Eyüp’te…
Sormuşlar: “Ağam -maşallah-
nasıl geldin bu yaşa?”
Cevab:
“Birinci sır:
Hiç kimseye hased etmedim…”
***
Bir sofra...
Nebi (a.s.) o sofrada yemeğini yiyor...
İkinci sır:
“Sofrada ne olursa olsun
her zaman tek çeşit...”
***
Bir mesele konuşurken,
iğneyi kendine
çuvaldızı başkasına batırmak...
Atalar gibi...
Üçüncüsü:
“Yapmak yılları,
yıkmak anları götürür!”
***
Yerini, haddini
seviyeyi bilmek..
Edebi korumak;
şahsiyeti muhafazada esas...
Dördüncüsü:
“Nokta kadar menfaat için
virgül kadar eğilme!
***
Rızık değişmez;
taksimat yapıldı,
kalem kurudu...
Nasibin, istemesen de seni bulur.
Beşincisi:
“Çalışmak hırsla değil
bereketler ile...”
***
Tebessüm eden yüz,
gizliyi araştırmayan bir gönül,
dedikodu ve gıybeti reddeden irade...
Altıncısı:
“Güzel huya boyanmak...”
***
Fani oluşun farkında olup
ebedi hayatın tarlası olan şu dünyada
Doğruluk ve insanlık libasını
hiç çıkarmamak...
Yedincisi:
“Vallahu ala külli şeyin gadir...”
***
Hayatını; insanları aşağılamak,
onları ezmek,
hakir görmek
nefsinden başka
hiçbir şey tanımayan
zavallı,
kendine aşık adamcıklardan
uzak yaşayınız!
Yani, sekizinci:
“Değmez kuşa taş atmayınız...”
***
Ve son bir dip not:
Basit ve sade yaşayınız...
Az ama devamlı olan hayra devam ediniz.
Rahat edersiniz...
Öbür türlü;
ya malına,
ya karına,
ya adına
ya şânına
ya da kuruntularına
esir olursun!
Sadece “esir…”
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
YeniMesaj / diğer yazıları
- Gaflette ısrar / 24.01.2015
- 'Namaz kılan kimse felaha ermiştir' / 10.11.2014
- Saftan Başbakan olur mu? / 06.03.2014
- Ulusal devlet üzerine / 03.03.2014
- Anne sütü / 08.02.2014
- Minik cerrahlar / 20.01.2014
- Doğal yaşam / 13.01.2014
- Basit ve sade / 12.05.2013
- Faiz sarmalı / 24.03.2013
- Topraklarımız elimizden alınıyor / 20.03.2013
- 'Namaz kılan kimse felaha ermiştir' / 10.11.2014
- Saftan Başbakan olur mu? / 06.03.2014
- Ulusal devlet üzerine / 03.03.2014
- Anne sütü / 08.02.2014
- Minik cerrahlar / 20.01.2014
- Doğal yaşam / 13.01.2014
- Basit ve sade / 12.05.2013
- Faiz sarmalı / 24.03.2013
- Topraklarımız elimizden alınıyor / 20.03.2013