3T hastalığı

Dijital çağda görsel idrak, aklın idrakinin önüne geçti. İnstagram, face, tiktok vs. derken bu durum insanda üç hastalığın ortaya çıkmasına sebep oldu: 

1. Teferrüc: Bakma, seyretme hastalığı. 

2. Tecessüs: Başkalarının gizli hallerini öğrenmeye çalışma hastalığı. 

3. Tekeşşüf: Seyredilme, görülme hastalığı. 

Merak.. Ama haddini aşan bir merak tecessüs denen hastalık. Hucurat suresinde "Ey iman edenler! Zandan çok kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın). Kiminiz de kiminizin gıybetini yapıp arkasından çekiştirmesin" bildirilerek bu hastalıktan bahsedilmektedir. 

Hakikati aramak değil de üstüne vazife olmadığı halde her şeyi bilme, öğrenme ve görme gayreti.. Tıpkı casus gibi bir merak.       

İlmin ağırlığı altında meselelere çözüm arayan bir merak değil, hafiye tarzında, onun bunun hayatını kollayan, kendisine olmadığı gibi kimseye faydası dokunmayan bir bilgi edinme hevesi.          

Yolda rastladığı komşusuna daha hal hatır sormadan, nezaket maskesi altında, "Nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun, ne yapacaksın" gibi ahret sorularını aratmayan suallerle, adeta sorguya çeken bir yaklaşım. Eğer gerçeği söyleyemeyecek durumdaysa da, kişiyi yalana teşvik edici olması münasebetiyle tam bir hastalıklı davranış.          

Bu şekilde derinlemesine araştırmayla, aşikâr olandan ziyade mahrem mevzuları kurcalama, onu açığa vurma ve faş etme hevesi.  İşte tecessüs budur. Boş boş dolaşılan instagram, face, tiktok vs. de bu hastalığın bir göstergesi. 

Bilmiyorum demenin rahatlık ve emniyeti yerine, çok şey bilmenin ağırlığı ve günahı. Ya bildiklerini söyleyememek sancısı ya da söyleyerek gıybet tehlikesi..  

Kulaktan giren her bilgi, göze yansıyan her imaj hayalden, o da dimağdan bir şey alır, yerinde bir tesir bırakır. 

Aklımız, beynimiz çöplüğe döndü resmen. Bu çöplük de bizim duygularımızı, düşüncelerimizi, gönlümüzü, vicdanımızı; elimizi, dilimizi, belimizi kısacası her tarafımızı kirletti.      

Gereksiz ve kirli bir merakla başlayan olay, boşu boşuna harcanan zaman ve sonrasında oluşan kıskançlık, haset ve benim neyim eksik duygularıyla verilen sahte mutluluk pozları ve ne kadar beğeni almışım derdi. 

İnsan bu kadar basitleşebilir ancak! Bu basitleşen insanı da kullanmak ne kadar kolaylaştı görüyoruz. Reklamcıların malzemesi, bizi yönetenlerin maskarası olduk. "Bilmediğin şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz, kalp gibi azaların hepsi de ondan sorguya çekilecektir." (İsrâ sûresi, 17/36) ayeti kulağımıza küpe olsun, bu hastalıklarımız son bulsun inşallah.