Herkes eşyaya, insanlara ve olaylara kendi inanç ve duygu penceresinden bakar. İnançlar ve duygular ile farklı farklı olduklarından bütün insanların doğruda da yanlışta da ittifakları mümkün olamamaktadır.
Ancak olayları neticeleri itibariyle değerlendirildiği taktirde gerçekleri görmek her zaman mümkün olabilir.
İstanbul'un fethini de bütün gerçeklerine rağmen anlamakta ve kabullenmekte güçlük çekenler olmuştur ve olacaktır da. Fakat ifade ettiğimiz gibi fethin başlangıcında, fetih esnasında ve fethin hemen sonrasında Fatih Sultan Mehmet Han'ın, paşalarının ve askerlerinin ortaya koyduğu savaş ve barış hukuku neticeleri itibariyle dost ve düşman herkesin kabul ettiği bir insanlık şahikasıdır.
Hangi ırk ve dinden olursa olsun günümüz tarihçileri, aydınları ve araştırmacıları 551 yıl önceki İstanbul'un fethi ile bugün yapılan Irak işgalini değerlendirsinler bakalım karşımıza nasıl bir netice çıkacak.
Her iki olayı hem sebep ve gerekçeleriyle hem uygulamasıyla ve hem de neticeleriyle ele alınsın, 21. asrın ABD ve İngiltere'yle 15. asrın Osmanlısı arasındaki insanlık ve medeniyet farkını hep birlikte görelim. Dün Balkanlar'da, Kafkaslarda ve Ortadoğu'da insanlık adına sağlanan ve yaşatılan huzur ve güven ortamının 21. asırda dünyanın özgürlük ve çağdaşlık havarileri tarafından niçin yıkıldığını ve bir türlü tekrar yerine getirilemediğini de görmeye çalışalım.
Eğer fetih ruhu ile işgalci ruhu birbirinden ayırt edemez isek BOP'un ülkemizi ve bölgemizi Afganistan, Irak ve Filistin olmaktan kurtaramayız.
Bugün muhtemel gelişmelerden ve tehlikelerden sadece ülkemizin ve bölgemizin değil bütün insanlığın mağduriyetinin giderilmesinin sırrı bin yıllık Türk medeniyetinde yatmaktadır.
Bizim başkalarının projelerine ortak olmamız yerine herkesin muhtaç olduğu ve bizim tarihi sorumluluğumuzun gereği olan projeleri en azından bir alternatif olarak ileri sürmemizin zamanı gelmiştir.
İstanbul'un fethi münasebetiyle böyle bir değerlendirmeye her zamankinden daha çok bugün muhtacız.
Ancak olayları neticeleri itibariyle değerlendirildiği taktirde gerçekleri görmek her zaman mümkün olabilir.
İstanbul'un fethini de bütün gerçeklerine rağmen anlamakta ve kabullenmekte güçlük çekenler olmuştur ve olacaktır da. Fakat ifade ettiğimiz gibi fethin başlangıcında, fetih esnasında ve fethin hemen sonrasında Fatih Sultan Mehmet Han'ın, paşalarının ve askerlerinin ortaya koyduğu savaş ve barış hukuku neticeleri itibariyle dost ve düşman herkesin kabul ettiği bir insanlık şahikasıdır.
Hangi ırk ve dinden olursa olsun günümüz tarihçileri, aydınları ve araştırmacıları 551 yıl önceki İstanbul'un fethi ile bugün yapılan Irak işgalini değerlendirsinler bakalım karşımıza nasıl bir netice çıkacak.
Her iki olayı hem sebep ve gerekçeleriyle hem uygulamasıyla ve hem de neticeleriyle ele alınsın, 21. asrın ABD ve İngiltere'yle 15. asrın Osmanlısı arasındaki insanlık ve medeniyet farkını hep birlikte görelim. Dün Balkanlar'da, Kafkaslarda ve Ortadoğu'da insanlık adına sağlanan ve yaşatılan huzur ve güven ortamının 21. asırda dünyanın özgürlük ve çağdaşlık havarileri tarafından niçin yıkıldığını ve bir türlü tekrar yerine getirilemediğini de görmeye çalışalım.
Eğer fetih ruhu ile işgalci ruhu birbirinden ayırt edemez isek BOP'un ülkemizi ve bölgemizi Afganistan, Irak ve Filistin olmaktan kurtaramayız.
Bugün muhtemel gelişmelerden ve tehlikelerden sadece ülkemizin ve bölgemizin değil bütün insanlığın mağduriyetinin giderilmesinin sırrı bin yıllık Türk medeniyetinde yatmaktadır.
Bizim başkalarının projelerine ortak olmamız yerine herkesin muhtaç olduğu ve bizim tarihi sorumluluğumuzun gereği olan projeleri en azından bir alternatif olarak ileri sürmemizin zamanı gelmiştir.
İstanbul'un fethi münasebetiyle böyle bir değerlendirmeye her zamankinden daha çok bugün muhtacız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ali Gedik / diğer yazıları
- Milli Çözüm Milli Ekonomi Modeli / 03.07.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010