Önceki gün, 14 Mart "tıp bayramı"nı kutladık(!)Bugün ise 16 Mart şehitlerini anıyoruz rahmetle.Bayramdan başlayalım; ülkemizde çağdaş tıp eğitimi verecek okulların açıldığı tarih 14 Mart 1827'dir ve bu nedenle 14 Mart, Türkiye'de "tıp bayramı" olarak kabul edilmiştir. İlk kutlama 14 Mart 1919'da, düşmanın İstanbul'u işgalini protesto amaçlı olarak, tıp öğrencileri tarafından yapılmıştır. İstanbul işgâl altındadır, yapılan kutlama 19 Mayıs'ların, Erzurum ve Sivas Kongreleri'nin, nihayetinde Anadolu ihtilâlinin, İstklâl Savaşı'mızın ayak sesleridir. Çanakkale'de düzenlenen 14 Mart etkinliğinde konuşan Tayyip Erdoğan'ı dinliyorum gözlerim kapalı, Orhan Veli'nin İstanbul'u dinlediği gibi. Şairin kalemi, gönül tellerine vuran mızrab. Benim ise elimde, hayali bir kırmızı kalem, Erdoğan'ın sözlerinin üstünü çizmekle meşgul. Ama ne sözler, hekimliğin yüceliğinden, uçan ambulanslara kadar, her şey tozpembe. Bu sözlere baktığınızda gerçekten kutlanmaya değer bir tıp bayramımız var. Sokağa baktığımızda ise, sağlık çalışanları feryat figan meydanları doldurmuş, haklı isteklerini demokratik protesto eylemleriyle duyurma çabasında. Peki, bayram bu tablonun neresinde?İster istemez ilk kutlamayı hatırlıyoruz; 14 Mart 1919'da işgâlci düşmana karşı bir ayağa kalkış, 14 Mart 2015'de yine protesto eylemi ve bu kez düşmana karşı değil, hakların işgalcisi Hükümete karşı.AKP İktidarı, haklarını talep eden ve yasadan doğan grev ve iş bırakma eylemlerini yapan sağlıkçıları, ideolojik eylemcilikle suçladı. Açıklarını gidermekten aciz bu hükümet, yargıya "kumpas"ı yamarken, sağlığa da ideolojiyi yapıştırmakta gecikmemiştir. Haklar mı, beklese de olur. Acilde bekleyenlere bakalım: Çalışma şartları, hakça ücret ve fiili hizmet zamları, kaliteli tıp eğitimi ve de herkesin ulaşabileceği nitelikli sağlık hizmeti? Neyse fazla bir şey değilmiş(!)Sözler yürekten değil dudaktansa, inandırıcı olmaz, söyleyene de hiç güven duyulmaz. Tıp bayramında konuşan ve hekimlerimizi yere göğe sığdıramayan Erdoğan, hekimliği cana dokunan kutsal bir meslek olarak tanımlarken, Gezi olaylarında kahraman polislerinin hırpaladığı canlara dokunan, yüce hekimlerin suçlanması, gözaltına alınması, tutuklanması için yağdırdığı talimat ve emirleri, hatırına getiriyor muydu acaba?Sayın Erdoğan, sağlık işlerini o kadar düşünüyorsan, "anayasal sosyal haklar" polikliniğine bir uğrayıver.16 Mart'a gelelim. 1920 yılının 16 Mart'ında, düşman işgâl eylemcileri İngilizler, İstanbul'da Şehzadebaşı Karakolunu sabaha karşı basarak, askerlerimizi kalleşçe şehit etmişti. İngiltere'nin kalleşliği bir değil iki değil, kanlarına işlemiş. Birinci Balkan Savaşı, İkinci Balkan Savaşı ve 1. Dünya Savaşı? 10 yıl aralıksız savaşan, yorgun ve yoksul düşmüş milletimiz elinde avucunda ne kalmışsa, onu da vererek İngilizlere iki savaş gemisi ısmarlamış ve ne olmuş? İngiltere, parasını peşin aldığı gemilerimizin üstüne yatmış ve bize teslim etmemiştir. Gemilerimizi almaya giden bir avuç askerimiz İngiltere'de kahramanca dövüşmüştür. Bu, bin odalı sarayın bin bir gece masallarından değil, hakikatin ta kendisidir.Bugünlerde ise koskoca devleti, silahlı eşkıya karşısında diz çöktürten Hükümetin, çözüm süreci hummasıyla, kalleşlerin safında yer tutmasını, şühedanın aziz hatırasına havale ediyoruz, şimdilik.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023