Atatürk'ün ölümünün üzerinden 84 yıl geçti. Her geçen yıl bizleri, O'nu anmaktan ileri bir duruma getiriyor. Anma, yerini aramaya, neredesin demeye bırakıyor.
10 Kasımlar, ülkemizde uzun yıllar yas günü olarak yaşandı. Eğlence yerleri, sinemalar kapalı, radyolar matem havasına uygun programlar yapardı. Yapılan toplantılarda da O'nun büyüklüğünü anlatan konuşmalar yapılır, duygu yüklü şiirler okunurdu. Sonra yas günü olması kaldırıldı, "Atatürk'ü Anma Günü ve Haftası" yapıldı. Ancak toplantılarda içerik değişmedi.
Fakat son yıllarda, Cumhuriyet rejimine yoğun saldırılar üzerine, ismi Anma Günü ve Haftası olarak devam ettiği halde, "Atatürk'ü anlama" içerikli etkinlikler düzenlenmeye başlandı.
Atatürk'ü anlama ve anlatma konusunda bir başyapıt olan "Hoş Geldin Atatürk" ün mimarı, Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızı burada minnet ve şükranla anıyoruz.
Tabii sadece 10 Kasım'ın değil, 23 Nisan'ın, 19 Mayıs'ın, 30 Ağustos'un ve 29 Ekim'in de bu anlayışla anılması, kutlanması gerekmektedir.
Atatürk'ün bize kazandırdıkları tek tek ortaya konmalı, kazandırdıklarının üzerine bir şey koyup koyamadığımız, koruyup, koruyamadığımız irdelenmesi; geliştiremememizin ve daha önemlisi koruyamamamızın nedenleri belirlenmeli, çözüm yolları üretilerek geri besleme yapılmalıdır. Bunu sağlayıcı her alana, konuya yönelik paneller düzenlenmelidir.
Böyle bir uygulama, halkın önemli bir bölümünün, ülkesinin günü ve geleceği için düşünür olmasını, duyarlı olmasını, yönetime ortak olmasını, gerektiğinde ses vermesini, toplumsal tepkisini göstermesini ve böylelikle Türkiye'nin geleceğinin güvenceye alınmasına katkı sağlayacaktır.
Çünkü görecektir, bilecektir, gerçeği anlayacaktır.
Çünkü, Atatürk'ü sevmek demenin, Atatürk'e bağlı olmanın, O'nun kazandırdıklarını, korumak, geliştirmek demek olduğunu; buna yönelik davranış ve uygulama içerisinde olmanın da anayasal bir görev olduğunu, yurttaşlık yükümlülüğü olduğunu anlayacaktır.
Atatürk ve Cumhuriyet karşıtlarıyla hesaplaşabilmek için önce O'nun kazandırdıklarına bakalım.
* Anadolu Türklüğünün hayatını kurtardı.
* Hayatı kurtarılan Türk soyuna yaşayacağı coğrafya kazandırdı.
* Coğrafya üzerinde çağdaş, yeni bir Türk devleti kurdu.
Tam bağımsız-Üniter ve Ulusal-Ulusal Egemenlik
* Devlete, bireylere insan kimliği, halk ve millet kimliği kazandıran yeni bir rejim.
Cumhuriyetçi, Halkçı, Milliyetçi, Laik, Devletçi ve Devrimci.
Vatanımızı savaşarak, kan dökerek kazandık. Miras değildir. Kazandığımız vatan üzerindeki hükümranlık hakkımızı da Lozan Antlaşması ile kabul ettirdik.
Batı dünyasının 200 yılda gerçekleştirdiği Aydınlanma Devri'ni Atatürk bir insan ömrüne sığdırmıştır. Aslında bir ömrü de değildir. 1920'den alırsak 18 yıla, 1923'ten alırsak 15 yıla sığdırmıştır.
Vefatının 84. yılında rahmet, şükran ve özlemle anıyoruz.
Ve çare Atatürk'e dönmektir diyoruz.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023