'Zalime, zalim musallat edilir' diyorlardı

Daha Suriye'de isyan yeni başlatılmıştı. Ama Esad karşıtları çoktan hazırlıklarını yapmış, söylem ve sloganlarını hazırlamışlardı. Ama Esad, dışarıdan verilen gözdağları, açık tehditlere, Esad gitti, gidiyor, eşi kaçtı vs. tipi haberlerle yılmadı, isyana karşı ayakta durdu. Çünkü halkı, Esad'ın yanındaydı. Sular ısındıkça ısındı. Tehditler hakarete dönüşmeye başladı. Ama Esad yine yılmadı. Bu isyanı ve teröristleri destekleyen, her türlü lojistik yardımı yapan güçler (başta ABD ve İsrail olmak üzere) Suriye'ye savaş kararı aldılar. Erdoğan hükümeti de, "hadi girelim, ne bekliyoruz" mantığıyla, ABD'den çok ABD'ci kesildi. Bizler bu sayfalardan, yapmayın, etmeyin, hem siyaseten ve hem de (en önemlisi) dinen yanlış yapıyorsunuz. Bunun hem maddi, hem de manevi faturasını ödeyemezsiniz gibi uyarı ve seslenişlerimizi yaptık, yapıyoruz da... Çünkü Esad, Müslüman, Suriye halkı da Müslüman ve inancımıza göre Müslümanlar arasındaki anlaşmazlıkların çözümü de çok açık. Bu çözüme yanaşmayanlar gitti, Yahudi ve Hıristiyanları dost edindiler, (Allah'ın hükmü için Maide Suresi 51. ayete bakın) onların (Yahudi ve Hıristiyanların) arzu ve isteklerine uydular (Bakara 120. ayete bakın). Hz. Peygamberin (sav); "Herhangi bir Müslüman'ın öldürülmesine yarım kelime katkısı olan kimse, mahşer günü alnına, 'Bu adamın, Allah'ın rahmetinden nasibi yoktur' diye yazılı olduğu halde ilahî huzura getirilir" (İbn Mace, Sünen, Diyat, 1) hadisi şeriflerini hatırlatarak, hem zalim, hem de Allah'ın rahmetinden nasipsiz olmamalarını, tavsiye ettik. Ne oldu biliyor musunuz? Bu zihniyet, hükmü vermiş ve bunu milletimize yayma gayretine girişmişti bile; "Esad zalimdir. Zalimin zulmünü engellemek her Müslüman'ın görevidir"! Ama bu zalim dediğiniz şahsın karşısında ABD var, İsrail var, AB var ve bunlar da, bu kişinin zulmünden (!) şikâyetçi ve de bu zulmü durdurmak istiyorlarmış. Sizin mantığınızla, bu haçlı ve Yahudi mantığı örtüşüyor. Bu nasıl izah edilecek? Mevzu din olduğu için hemen dinden cevap vermeye kalkışıyorlardı. Bu arkadaşlar, "evet, ABD, AB, İsrail zalim ama Esad da zalim." Hatta daha düne kadar ortak olan, iktidarın arkasında olan Cemaatin ve cemaatin önde gelen kalemlerinden Hüseyin Gülerce şöyle diyordu; "? Ne olursa olsun, daha fazla masum kanı akmaması için bir müdahalenin yapılmasından başka çare yok? Evet, acıdır, bir zalimin zulmünden kurtulmak için başka zalimlerin müdahalesinden medet umuyoruz" diyor ve şu ayeti kendilerine dayanak (!) olarak gösteriyorlardı; "İşte biz, işledikleri günahlardan ötürü, zalimlerden kimini, kimine musallat ederiz." (Enam Suresi 129)Esad orda ve ayakta. Türkiye'de ise fırtınalar kopuyor. Yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, paralel devlet, Haşhaşiler, inlerde yaşayanlar, beddualar vs. ortalığı kaplamış durumda. Ve bu fırtınanın iki tarafı var; biri Erdoğan liderliğindeki AKP. Diğeri Gülen liderliğindeki cemaat. Ortadaki bulgu, söylem ve iddiaların dinen hiçbir şekilde tasvibi yok. Ortada çok açık olarak milletimize, devletimize karşı (bizzat tarafların tarifiyle) işlenen bir zulüm var. Şimdi Enam Suresi 129. Ayeti bir daha hatırlayalım; "İşte biz, işledikleri günahlardan ötürü, zalimlerden kimini, kimine musallat ederiz."Şimdi safça soralım; Zalim kim ve bu zalime, zulmünden ötürü hangi zalim musallat edildi? Aklıma geldi! Halk arasında bir söz var; "Dinsizin hakkından imansız gelir"