Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın organize ettiği ve STV'nin Mardin'den naklen yayınladığı, Zaman gazetesinin manşetlerden verdiği ve Fethullah Gülen'in her vilayette tekrarlanmasını temenni ettiği "İbrahim'in Işığında Dinler ve Barış" adlı programı biz şiddetle eleştirdik ve eleştiriyoruz. Programın icra edildiği günlerin hemen akabinde, Zaman gazetesinin yetkililerinden birisi ile konuşurken şöyle demişti:
"Siz, Hocaefendi'nin papayı ziyaretini de şiddetle eleştirmiştiniz. Ancak aradan geçen zaman bizi haklı çıkardı. O ziyaretin tatlı meyvelerini hâlâ almaya devam ediyoruz."
Dedim ki; "Meyvelerini toplamaya devam ettiğiniz doğrudur, ancak bir itirazım var; meyveler tatlı değil, zakkum gibi acı, zehir tadında meyveler."
Diyalog projesinin siyasi ayağı olan AKP iktidarının, kilise, havra, sinagog gibi azınlıklara ait dini mekanların elektrik faturalarını Diyanet İşleri Başkanlığı'na yüklediği haberinin ve bizim Faik Nabi'nin "papaza yardım, papaza yardım" başlıklı yazısının ardından o meşhur meyve tartışmamızı hatırladım.
Eminim ki, çan ile ezanın aynı anda televizyonlarından yayınlanmasını; "Ne güzel, işte dinlerin kardeşliği bu" şeklinde gayet pişkin bir eda ile karşılayan arkadaşımız kilise ve havraların elektrik faturalarının Diyanet'e, dolayısıyla Müslümanlar'ın sırtına yüklenmesini de "Diyalog çalışmalarının tatlı meyvelerinden biri" diye takdim etmekten sıkılmayacaktır. Zaten temsilciliğini yaptığı gazete, iki yıldır AKP'nin çukurlarını örtmekle meşgul.
Meyveleri kimin topladığı, kimlerin armut topladığı ayan beyan ortada. Biz Kerim Kitabımızı bir kez daha açalım:
"Biz onu (zakkumu) zalimler için bir fitne (imtihan) kılmışızdır. O bir ağaçtır ki, onlar bundan yerler ve karınlarını bundan doyururlar. Sonra zakkum yemeğinin üzerine onlar için kaynar su karıştırılmış bir içki vardır. Sonra da dönecekleri yer kuşkusuz cehennemdir" (Saffat: 63-68).
"Muhakkak ki zakkum ağacı günahkârların yiyeceğidir. Erimiş bakıra benzer ki, kaynar su gibi karınlarda kaynar" (Duhan: 43-46).
"Sonra siz ey dalâlette olanlar, yalanlayanlar! Elbette zakkum ağacından yiyeceksiniz. Karınlarınızı onunla dolduracaksınız. Onun üzerine de kaynar su içeceksiniz. Hem de susamış develerin içişi gibi içeceksiniz. İşte onlara, ceza gününde sunulacak olan budur" (Vakıa: 51-56).
"Siz, Hocaefendi'nin papayı ziyaretini de şiddetle eleştirmiştiniz. Ancak aradan geçen zaman bizi haklı çıkardı. O ziyaretin tatlı meyvelerini hâlâ almaya devam ediyoruz."
Dedim ki; "Meyvelerini toplamaya devam ettiğiniz doğrudur, ancak bir itirazım var; meyveler tatlı değil, zakkum gibi acı, zehir tadında meyveler."
Diyalog projesinin siyasi ayağı olan AKP iktidarının, kilise, havra, sinagog gibi azınlıklara ait dini mekanların elektrik faturalarını Diyanet İşleri Başkanlığı'na yüklediği haberinin ve bizim Faik Nabi'nin "papaza yardım, papaza yardım" başlıklı yazısının ardından o meşhur meyve tartışmamızı hatırladım.
Eminim ki, çan ile ezanın aynı anda televizyonlarından yayınlanmasını; "Ne güzel, işte dinlerin kardeşliği bu" şeklinde gayet pişkin bir eda ile karşılayan arkadaşımız kilise ve havraların elektrik faturalarının Diyanet'e, dolayısıyla Müslümanlar'ın sırtına yüklenmesini de "Diyalog çalışmalarının tatlı meyvelerinden biri" diye takdim etmekten sıkılmayacaktır. Zaten temsilciliğini yaptığı gazete, iki yıldır AKP'nin çukurlarını örtmekle meşgul.
Meyveleri kimin topladığı, kimlerin armut topladığı ayan beyan ortada. Biz Kerim Kitabımızı bir kez daha açalım:
"Biz onu (zakkumu) zalimler için bir fitne (imtihan) kılmışızdır. O bir ağaçtır ki, onlar bundan yerler ve karınlarını bundan doyururlar. Sonra zakkum yemeğinin üzerine onlar için kaynar su karıştırılmış bir içki vardır. Sonra da dönecekleri yer kuşkusuz cehennemdir" (Saffat: 63-68).
"Muhakkak ki zakkum ağacı günahkârların yiyeceğidir. Erimiş bakıra benzer ki, kaynar su gibi karınlarda kaynar" (Duhan: 43-46).
"Sonra siz ey dalâlette olanlar, yalanlayanlar! Elbette zakkum ağacından yiyeceksiniz. Karınlarınızı onunla dolduracaksınız. Onun üzerine de kaynar su içeceksiniz. Hem de susamış develerin içişi gibi içeceksiniz. İşte onlara, ceza gününde sunulacak olan budur" (Vakıa: 51-56).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025