Efkan Ala'nın Başbakanlık Müsteşarı iken 17 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu'nu yürüten Başsavcı Vekili Zekeriya Öz için 19 Aralık akşamı Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kılıçlar'a, "Tutsunlar, atsınlar içeri" talimatı verdiği ortalıktan dolaşırken?Ve? Yine Efkan Ala'nın İçişleri Bakanı olduğunda yolsuzlukla ilgili yayınlar yapan gazeteci Mehmet Baransu için İstanbul Valisi Avni Mutlu'ya, "Kapısını kırın, gözaltına alın. Mahkeme kararına gerek yok" dediği ve bu sözleri söylerken Erdoğan'ın da yayında olduğunu imâ ettiğine dair ses kayıtları çürütülememiş, kulaktan kulağa gezinirken? AKP'li hanımefendi ve beyefendilerin de liderlerinin icadı "ileri demokrasi"leri için "yeniden oy istemek" amacıyla kapı kapı dolaştıkları haberleri gelmeye başladı? Gittikleri her hane halkına bir "Hediye Paketi" sunuyor, "Yeniden oylarınızı istiyoruz" diyorlarmış? Diyorlarmış da? Vatandaşlar arasında kimileri, "Sizi de, hediyenizi de istemiyoruz" diye kapıyı yüzlerine çarpıyorlarmış.. Bazıları da Erdoğan'ın seçim meydanlarında "Ablalar" için yaptığı göndermeyi hatırlatmak için olsa gerek, "Hangi yüzle geldiniz" demeyi uygun buluyor, "Hediyenizi başınıza çalın" fırçası atıyormuş? Herkesin tepki metoduna saygımız var. Lâkin bir dost, bir ağabey olarak, küçük bir önerimiz olacak. İsteyen tutar, istemeyen tutmaz? Kapıya gelene, "Hangi yüzle geldin" denmemeli.. Bu adaba mugayir? Ve gelen kişi de boş gönderilmemeli, bu da ahlakî bir tavır. Büyüklerimiz meselenin önemini anlatmak için kapıya gelenler için, "Vereceğiniz hiçbir şey yoksa, tırnağınızı kesin verin" demişlerdir.. Ayrıca? Hediyeyi reddetmek sünnete terstir.. Biz bunları söyledikçe "Yani ne yapalım, verdiklerini alalım, dediklerini yapalım mı" itirazında bulunduğunuzu duyar gibiyiz.. Efendim? Hediyeyi alın? Ananızın ak sütü gibi helâldir. Çünkü o hediyeler ya belediyenin ya devletin siyasi partilere verdiği devlet bütçesinden alınan paralarla alınıp sizin kapınıza gelmiş hediyelerdir? Size hediye getiren hanımefendiler, beyefendiler o hediyeleri kendi ceplerinden almadılar.. Yani, malın asıl sahibi AKP'liler değil, siz siniz? Alınız, yiyecekse kemali afiyetle yiyiniz, giyecekse sağlıkla giyiniz. İçinize sinmiyorsa bir yoksula veriniz? Ve hediyeyi alırken de deyiniz ki: "Oyumu size vermiyorum, vermeyeceğim. Hediyeyi aldım çünkü siz onu cebinizden değil devletin kesesinden aldınız; yani bu zaten benim malım?" Peki, aldığınız hediyenin karşılığı olarak siz ona ne vereceksiniz? Onlara verebileceğiniz en güzel hediye Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Görüntü hiç de öyle değil' başlıklı yazısının bir fotokopisidir? Okurlar da, belki "yeniden iman ederler." Bilhassa hanımefendiler, "Yahu biz zinayı suç olmaktan çıkartan bir iktidar için utanmadan ve Allah'tan korkmadan nasıl kapı kapı dolaşıyoruz" der, ilerde çoluk çocuklarının yüzüne rahatlıkla bakabilir anneler olarak hayatlarına devam ederler? Bu yaptığınız da, emr-i bi'l-maruf olur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hasan Demir / diğer yazıları
- Artık yeter! / 02.11.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015