Yeni Para Denklemi dikkatle incelendiğinde görülecektir ki:1) Para ile GSMH arasında doğrudan bir ilişki vardır. Çeşitli iktisadi görüşlerin iddia ettiği gibi "para basma, enflasyon olur" iddiasının hiçbir temeli yoktur.
Sorulması gereken kritik soru şu; "Enflasyona veya deflasyona sebep olmayan para miktarı ne kadar olmalıdır?" Yeni Para Denklemi bize piyasada dolanımdaki para miktarının ne kadar olması gerektiğini gösterir.2) Her arz kendinden daha az bir talep oluşturur.3) Büyüyen ekonomilerde, formülize edilen oranlarda arz fazlasına mukabil emisyon genişletilmelidir. Aksi taktirde deflasyon kaçınılmaz bir süreçtir. Devreye konacak emisyon dar gelirli kesime sosyal hizmet kapsamında aktarılarak ihtiyaç duyulan eksik talep tamamlanmalıdır.4) İki yeni kavramı daha tarif edersek;* Paranın birim zamanda oluşturduğu üretim miktarına 'paranın üretim hızı' denir.* Paranın birim zamanda gerçekleştirdiği tüketim miktarına 'paranın tüketim hızı' denir. * Piyasada dolanımdaki paranın üretim ile tüketim hızının birbirine oranı 1 ise ekonomi dengededir. Bu oran 1'den büyük ise üretim fazlası, 1'den küçük ise tüketim fazlası vardır. Denge bozulduğunda, emisyon hacmi değiştirilerek ekonomiye müdahale etmek gerekir.5) Büyüyen ekonomilerde piyasa dengesini sağlamak için formülde ifade edilen miktar kadar emisyonun genişlemesi zorunludur. Senyoraj olarak da ifade edilen bu uygulama mal ve hizmet üretimi karşılığı devlete verilmiş bir haktır. Aksi takdirde üretim artışından dolayı olması gereken miktarda para piyasada olamayacağı için, yeterli tüketim oluşmayacaktır.Emisyon, Merkez Bankasının dolanıma çıkardığı paradır ve piyasanın talebine bağlı olarak üretilir. Emisyon ile devletlerin elde ettiği gelire ise senyoraj geliri denir. Azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde kaydi para ve yabancı para, emisyonun yerine ikame edildiği için devletlerin senyoraj geliri elde etmesi mümkün olmamaktadır. Kapitalist anlayış azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin merkez bankalarını devletten bağımsız hale getirerek, devletlerin merkez bankaları üzerinden senyoraj geliri elde etmesine yasak getirmiştir.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLER
Prof.Dr. İbrahim Arslanoğlu / Gazi ÜniversitesiMEM bağımsızlığı hedeflemektedirBakü Kongresi'nde kurulan "Uluslararası Milli Ekonomi Modeli Birliği"nin amacı; küreselcilerin faiz, döviz, borsa ile bütün dünyayı sömürüp aşırı derecede zenginleşerek ulusal devletleri tehdit etmeleri karşısında bu devletlerin, ayakta kalabilmeleri için ekonomilerini geliştirebilmelerinde onlara yardımcı olmaktır. IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü, emperyalizme hizmet ettiği için ülkemizin ekonomisini çökertmiş ve ülke kaynakları çok uluslu şirketlerin denetimine geçmiştir. 1980'den sonra uygulanan iktisat politikaları, Türk milletine değil yeni dünya düzencilerine hizmet etmiştir. Özelleştirmeler, ulus devleti tasfiye etmekte, ülkenin ticaretini yabancılaştırarak ekonomik ve siyasal bağımsızlığımızı tehlikeye düşürmektedir. IMF ve Dünya Bankası programlarıyla kalkınabilmiş tek bir ülke yoktur. Ben, Türk milletinin bir bireyi olarak Türk ekonomisinin buhrandan kurtulup düzlüğe çıkması için kafa yoran bütün kişi ve kuruluşlara şükranlarımı sunuyorum. İstanbul, Bakü ve Heidelberg'de organize edilen Milli Ekonomi Modeli Kongrelerinin Türk İktisat Tarihi açısından son derece önemli olduklarını düşünüyorum. Çünkü bunların hepsi, Türk milletinin ekonomik ve siyasal bağımsızlığını hedeflemektedir.
Sorulması gereken kritik soru şu; "Enflasyona veya deflasyona sebep olmayan para miktarı ne kadar olmalıdır?" Yeni Para Denklemi bize piyasada dolanımdaki para miktarının ne kadar olması gerektiğini gösterir.2) Her arz kendinden daha az bir talep oluşturur.3) Büyüyen ekonomilerde, formülize edilen oranlarda arz fazlasına mukabil emisyon genişletilmelidir. Aksi taktirde deflasyon kaçınılmaz bir süreçtir. Devreye konacak emisyon dar gelirli kesime sosyal hizmet kapsamında aktarılarak ihtiyaç duyulan eksik talep tamamlanmalıdır.4) İki yeni kavramı daha tarif edersek;* Paranın birim zamanda oluşturduğu üretim miktarına 'paranın üretim hızı' denir.* Paranın birim zamanda gerçekleştirdiği tüketim miktarına 'paranın tüketim hızı' denir. * Piyasada dolanımdaki paranın üretim ile tüketim hızının birbirine oranı 1 ise ekonomi dengededir. Bu oran 1'den büyük ise üretim fazlası, 1'den küçük ise tüketim fazlası vardır. Denge bozulduğunda, emisyon hacmi değiştirilerek ekonomiye müdahale etmek gerekir.5) Büyüyen ekonomilerde piyasa dengesini sağlamak için formülde ifade edilen miktar kadar emisyonun genişlemesi zorunludur. Senyoraj olarak da ifade edilen bu uygulama mal ve hizmet üretimi karşılığı devlete verilmiş bir haktır. Aksi takdirde üretim artışından dolayı olması gereken miktarda para piyasada olamayacağı için, yeterli tüketim oluşmayacaktır.Emisyon, Merkez Bankasının dolanıma çıkardığı paradır ve piyasanın talebine bağlı olarak üretilir. Emisyon ile devletlerin elde ettiği gelire ise senyoraj geliri denir. Azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde kaydi para ve yabancı para, emisyonun yerine ikame edildiği için devletlerin senyoraj geliri elde etmesi mümkün olmamaktadır. Kapitalist anlayış azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin merkez bankalarını devletten bağımsız hale getirerek, devletlerin merkez bankaları üzerinden senyoraj geliri elde etmesine yasak getirmiştir.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLER
Prof.Dr. İbrahim Arslanoğlu / Gazi ÜniversitesiMEM bağımsızlığı hedeflemektedirBakü Kongresi'nde kurulan "Uluslararası Milli Ekonomi Modeli Birliği"nin amacı; küreselcilerin faiz, döviz, borsa ile bütün dünyayı sömürüp aşırı derecede zenginleşerek ulusal devletleri tehdit etmeleri karşısında bu devletlerin, ayakta kalabilmeleri için ekonomilerini geliştirebilmelerinde onlara yardımcı olmaktır. IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü, emperyalizme hizmet ettiği için ülkemizin ekonomisini çökertmiş ve ülke kaynakları çok uluslu şirketlerin denetimine geçmiştir. 1980'den sonra uygulanan iktisat politikaları, Türk milletine değil yeni dünya düzencilerine hizmet etmiştir. Özelleştirmeler, ulus devleti tasfiye etmekte, ülkenin ticaretini yabancılaştırarak ekonomik ve siyasal bağımsızlığımızı tehlikeye düşürmektedir. IMF ve Dünya Bankası programlarıyla kalkınabilmiş tek bir ülke yoktur. Ben, Türk milletinin bir bireyi olarak Türk ekonomisinin buhrandan kurtulup düzlüğe çıkması için kafa yoran bütün kişi ve kuruluşlara şükranlarımı sunuyorum. İstanbul, Bakü ve Heidelberg'de organize edilen Milli Ekonomi Modeli Kongrelerinin Türk İktisat Tarihi açısından son derece önemli olduklarını düşünüyorum. Çünkü bunların hepsi, Türk milletinin ekonomik ve siyasal bağımsızlığını hedeflemektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.