Anadolu'muzda "bastığı yerde ot bitmez" ya da "çıktığı ağacı kurutur" diye deyimler vardır. Bu deyimler tarımda yaşanan başarısızlık ve bereketsizliği net bir şekilde ortaya koyuyor.
Ortada tam bir iş bilmezlik ve ehil olmayan insanlar var. Milleti ve köylüyü düşünmekten ziyade kendini, nefsini, egosunu ve cebini düşünen bir hırsız zihniyet var. Olay tamamen bundan ibarettir sevgili okurlar.
Sahip olduğumuz coğrafik konum, iklim yapısı ve ürün çeşitliliği açısından dünyanın en zengin tarımsal potansiyeline sahip olmamıza rağmen yaşanan üretimsizlik ve rezillik neyin nesidir!
Bir dilenci mantığı ile dünyanın adı sanı bilinmeyen ülkelerinden et ve canlı hayvan ithal etmeyi izah edemezsiniz.
Tarım Bakanlığını yıllardan beri bir ithal ofisi gibi çalıştırmak kimlerin cebini doldurmaktadır?
Bugün dünyada soğan ve patates ithal eden bir ülke var mıdır? Başta buğday olmak üzere en temel gıda maddelerini niçin üretmeyip de ithal ederiz?
Bugün 126 ülkeden 135 değişik sebze, meyve ve gıda ithal ediyoruz ve her yıl 20 milyar dolar ithalata para ödüyoruz. Bu para ülkede kalıp köylü ve çiftçiye verilse daha kaliteli ürünleri daha ucuza üretebiliriz. Ama olay tamamen duygusal… Bu ülkenin köylü ve çiftçisi kazanmasın; elin gavurunun köylü ve çiftçisi ve dahi ithal eden üç-beş kişi kazansın…
Köylüyü çiftçiyi ve bu milleti ithal baronlarına boğduran ezdiren bir ithal tarım anlayışı var maalesef… Yıllardan beri at edip binilen, eşek edip sürülen bir millet var. İş, bir tutam otla bitiyor. Ağır olacak ama yıllar evvel bir siyasi, pazarda el sıkıştığı insanlara "bıraktığımız yerde otluyorsunuz" demişti…
20 yıldan beri bu ülke her konuda sömürülüyor ve dip yapıyor. Devlet paso milletten istiyor, cepleri boşaltıyor, maaşları aşağı çekiyor, yastık altı altınlara göz dikiyor; hep istiyor, hep istiyor… Bugün bankaya borcu olmayan bir yurttaşımız yok gibidir. Köylünün toprağı, traktörü bankalara ipoteklidir, kâr edememektedir ve hep cepten yemektedir.
Yıldırım hızıyla topyekûn millet olarak bir yok oluşa ve açlığa doğru gidiyoruz. Yıllardır millet sandık başına gidiyor ve bu muameleyi kendilerine layık görenleri hep iş başına getiriyor. Akıllanmayan, akletmeyen, düşünmeyen, seçmeyen, seçemeyen bir millet var. Ve bunun içindir ki, üzerimize hep pislik yağıyor. "O, akletmeyenlerin üzerine iğrenç bir pislik kılar." (Yunus, 100)
Ne zaman ki akıllanırsak güldüğümüz gün o gün olacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Adem Birinci / diğer yazıları
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025
- Allah’ın selam yolladığı Hz. Hatice / 26.02.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025
- Allah’ın selam yolladığı Hz. Hatice / 26.02.2025