AKP lideri Erdoğan, Siirt seçimlerine girip girmeme konusunda tereddütlüydü.
Bir yandan Siirt'ten gelen olumsuz sinyaller, diğer yandan yasal prosedürdeki belirsizlikler Tayyip Erdoğan'ı başka arayışlara itmişti.
Onun için AKP'nin oyunun en yüksek olduğu Rize ve Bayburt gibi illerde ara seçim sondajları yapmaya başlamıştı.
Ancak Siirt ilinin AKP için sembolik bir anlamı vardı. Onun için bu ilde hazır fırsat varken seçime girmemenin izahını parti tabanına ve kamuoyuna yapmaları zordu.
AKP lideri bu ikircikler içinde kıvranırken yine Yargıtay Başsavcısı adeta imdadına yetişti.
Yargıtay Başsavcısı Kanadoğlu, 3 Kasım'da Milletvekili olma niteliği taşımayanların 9 Şubat Siirt seçimlerinde de aday olamayacaklarını söyledi.
Yargıtay Başsavcısı, kısaca "Tayyip Erdoğan 9 Şubat'taki seçime giremez" diyor.
İktidar ve muhalefetin ortaklaşa yaptığı anayasal değişikliklerle Erdoğan'ın seçime girme yolu açılmışken Savcı nasıl ve niçin bu kararı veriyor.
Nasıl sorusuna Savcı'nın cevabı biraz hukuku zorluyor gibi. Kanadoğlu'na göre Siirt'te yeni bir seçim yapılmayacak, 3 Kasım'daki seçimler tekrarlanacak. Dolayısıyla yeni aday gösterilemez ve hele hele 3 Kasım'da adaylığı reddedilen Erdoğan yasal değişikliklere rağmen aday yapılamaz, diyor.
Ancak Yargıtay Savcısı'nın bu iddiaları yine hukukçular ve en önemlisi seçim konusunda tek yetkili merci olan YSK tarafından eleştiriye tabi tutuldu..
Öyleyse Yargıtay Başsavcısı her seçim öncesi Erdoğan aleyhinde yaptığı bu tip açıklamalarla neyi hedefliyor.
Eğer Erdoğan'ın önünü kapatmaksa maksat, bu sefer de tam aksine bir sonuç doğuracağı anlaşılıyor.. Eski Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş'ın Erdoğan hakkında bulunduğu suç duyurusu Erdoğan'ı Milli Görüş hareketinden koparıp ayrı bir siyasi oluşumun lideri yaptı.
3 Kasım seçimleri öncesi Başsavcı Kanadoğlu'nun Erdoğan'ın seçimlere girmesini engellemesi AKP'yi tek başına iktidar yaptı.
Her halde Başsavcı'nın bu sefer Erdoğan'ı Siirt seçimlerine sokmama girişimi savaşa sürüklenen ve ekonomide bir iyileşme ortaya koyamayan Erdoğan'a mazeret olacak.
Belki de Erdoğan Başsavcı'ya teşekkür ediyordur.
AKP Lideri Erdoğan bir yandan devleti temsilen Avrupa'dan Amerika'ya, Rusya'dan Türk Dünyasına koşturuyor. Diğer yandan ülkenin Kıbrıs politikasını değiştirecek kadar dış politikada ağırlığını koyuyor. Hatta ABD'nin yanında usul usul Türkiye'yi savaşa sokuyor.Ama bu gidişle milletimiz tıpkı geçmişteki koalisyonlar döneminde olduğu gibi ekonomiyi düzeltemeyen hatta ülkeyi savaşa sürükleyen muhatabı yine bulamayacak.
Devlet, topu AKP iktidarına, AKP iktidarı, topu devlete atacak.
Erdoğan'ın ikide bir engellenmesi AKP'ye,"ne yapalım rejim bizim elimizi kolumuzu bağladı" mazeretini veriyor.
Her girişimi AKP Liderini sorumluluk almadan büyütüyor. Kabak milletin başına patlıyor. Artık bu oyuna bir son verilsin.
Şahıslar lehine veya aleyhine düzenlemeler ve kararlar yerine Anayasada belirtilen demokratik, laik, sosyal hukuk devleti kural ve kurumları tam oturtulsun. Oturtulsun ki milletimiz enerjisini boş yere tüketmesin.
Bir yandan Siirt'ten gelen olumsuz sinyaller, diğer yandan yasal prosedürdeki belirsizlikler Tayyip Erdoğan'ı başka arayışlara itmişti.
Onun için AKP'nin oyunun en yüksek olduğu Rize ve Bayburt gibi illerde ara seçim sondajları yapmaya başlamıştı.
Ancak Siirt ilinin AKP için sembolik bir anlamı vardı. Onun için bu ilde hazır fırsat varken seçime girmemenin izahını parti tabanına ve kamuoyuna yapmaları zordu.
AKP lideri bu ikircikler içinde kıvranırken yine Yargıtay Başsavcısı adeta imdadına yetişti.
Yargıtay Başsavcısı Kanadoğlu, 3 Kasım'da Milletvekili olma niteliği taşımayanların 9 Şubat Siirt seçimlerinde de aday olamayacaklarını söyledi.
Yargıtay Başsavcısı, kısaca "Tayyip Erdoğan 9 Şubat'taki seçime giremez" diyor.
İktidar ve muhalefetin ortaklaşa yaptığı anayasal değişikliklerle Erdoğan'ın seçime girme yolu açılmışken Savcı nasıl ve niçin bu kararı veriyor.
Nasıl sorusuna Savcı'nın cevabı biraz hukuku zorluyor gibi. Kanadoğlu'na göre Siirt'te yeni bir seçim yapılmayacak, 3 Kasım'daki seçimler tekrarlanacak. Dolayısıyla yeni aday gösterilemez ve hele hele 3 Kasım'da adaylığı reddedilen Erdoğan yasal değişikliklere rağmen aday yapılamaz, diyor.
Ancak Yargıtay Savcısı'nın bu iddiaları yine hukukçular ve en önemlisi seçim konusunda tek yetkili merci olan YSK tarafından eleştiriye tabi tutuldu..
Öyleyse Yargıtay Başsavcısı her seçim öncesi Erdoğan aleyhinde yaptığı bu tip açıklamalarla neyi hedefliyor.
Eğer Erdoğan'ın önünü kapatmaksa maksat, bu sefer de tam aksine bir sonuç doğuracağı anlaşılıyor.. Eski Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş'ın Erdoğan hakkında bulunduğu suç duyurusu Erdoğan'ı Milli Görüş hareketinden koparıp ayrı bir siyasi oluşumun lideri yaptı.
3 Kasım seçimleri öncesi Başsavcı Kanadoğlu'nun Erdoğan'ın seçimlere girmesini engellemesi AKP'yi tek başına iktidar yaptı.
Her halde Başsavcı'nın bu sefer Erdoğan'ı Siirt seçimlerine sokmama girişimi savaşa sürüklenen ve ekonomide bir iyileşme ortaya koyamayan Erdoğan'a mazeret olacak.
Belki de Erdoğan Başsavcı'ya teşekkür ediyordur.
AKP Lideri Erdoğan bir yandan devleti temsilen Avrupa'dan Amerika'ya, Rusya'dan Türk Dünyasına koşturuyor. Diğer yandan ülkenin Kıbrıs politikasını değiştirecek kadar dış politikada ağırlığını koyuyor. Hatta ABD'nin yanında usul usul Türkiye'yi savaşa sokuyor.Ama bu gidişle milletimiz tıpkı geçmişteki koalisyonlar döneminde olduğu gibi ekonomiyi düzeltemeyen hatta ülkeyi savaşa sürükleyen muhatabı yine bulamayacak.
Devlet, topu AKP iktidarına, AKP iktidarı, topu devlete atacak.
Erdoğan'ın ikide bir engellenmesi AKP'ye,"ne yapalım rejim bizim elimizi kolumuzu bağladı" mazeretini veriyor.
Her girişimi AKP Liderini sorumluluk almadan büyütüyor. Kabak milletin başına patlıyor. Artık bu oyuna bir son verilsin.
Şahıslar lehine veya aleyhine düzenlemeler ve kararlar yerine Anayasada belirtilen demokratik, laik, sosyal hukuk devleti kural ve kurumları tam oturtulsun. Oturtulsun ki milletimiz enerjisini boş yere tüketmesin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014