Demogoji mantığın ve dolayısı ile hakikatlerin saptırılması, başka yönden menfaat icabı nalıncı keserinin çalıştırılmasıdır.Aslında suçluluğunu örtmek için bir yol arama ve kendini kandırmadır. Demogoji ile kanunlardan kaçmak mümkün değildir. Vatanın satılık olduğunu ilan etmekten çekinmeyenler ve satanlar, yarın milletin huzurunda düşecekleri durumu şimdiden görmek mecburiyetindedirler. Tek tek özelleştirmeleri kabul eden bu millet BOP satışlarında elbette uyanacak ve tepkisini gösterecektir. Hala Türkiye'yi pazarlıyorum cümlesini serbestçe söyleyebilenlere sahip çıkanlar, Seçimler üzerinde oynanan oyunları sineye çekenler. Yetkilerini terse kullananlar yüzünden kendilerini çok serbest görenler. Düz ovada katilleri baş tacı yapmanın bir medeniyet gereği olduğunu demogojik metotlarla halkımıza yutturma hevesine kapılmışlar. Bush'a verdikleri sözleri yerine getirme çabalarına girmişlerdir.Soruyorsun, barıştan yanamısın ? Yoksa savaştan yanamı? Kime sorsan, elbet cevap, barıştan.İyi de savaş kiminle?Hele barış.Havada aklın bir karış?Suçlu ile barış yapıldığınıKatile madalya verildiğini.Gidenin geri geldiğini,Dağdakinin geldiğinde,Bağdakini kovmadığınıGören oldu mu?Söylemediği kalmayanlar,Asıp kesip sallayanlar.Palavrada Barzani'yi sollayanlar,Kendilerini şahin sananlar,Danışınca Bush'a,Döndüler kuşa?Sonuç açık ve net.Allah korusun.Yem olacaklar dağdaki baykuşa.Hatırlardadır, Sayın Ağar dağdakini ovaya davet etmişti. Aslında önceki seçimlerde de ABD' ye ortaklık sinyalleri vermişti. Danışmadan konuştuğu nedenle siyasetten nerede ise silindi. Aynı şeyleri bir sene sonra Bush'a dayalı söyleyenlere, bu milletin henüz çıtı çıkmamıştır. Henüz bu yolda net bir adım atılmamıştır. Şu anda alıştırılma ve nabız yoklama aşamasındadır. Millet müdahale hikayeleri ile uyutulmaktadır. Bir ata sözünü hatırlamada yarar vardır. "GEÇTİ BOR'UN PAZARI SÜR EŞE?İ Nİ?DEYE". Kuzey Irak'a müdahalenin zamanı çoktan geçmiştir. ABD buralara gelmeden bu işlerin olması gerekmekte idi. ABD geldiğinde Türk Ordusunun kuzey Irakta müstakil olarak mevcudiyeti şarttı. Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir şartta, hiçbir ülke, işkal ettiği topraklara başka bir ülkenin müdahalesini kabul etmez. Edemez. Bu işgalcinin aczi olacağından otoritesi biter. Bunu bilmeyecek kadar siyasetten sarhoş ve mantıktan yoksun olanlar, atar tutar ve hapı yutar. Halkına rezil olur. Nara atar. Jaka satar? Çocukluğumda, Balıkesir'de geceleri içen, etrafı rahatsız eden sarhoşları, Belediye toplar, çöp arabası ile şehrin 10 kilometre dışarıdaki araziye(Karagedik mevkii) bırakırdı. Sabah ayıldıklarında mecburen yaya olarak yola çıkan sarhoşlar akıllanıncaya kadar bu muamele devam ederdi. O zamanlar vasıta yok. Olsa da bunları kimse almazdı. Zaten ücra bir araziye bırakıldıklarından, toplu halde yürüyerek geldiklerinden bunlara trampete gidenler denirdi. Şehre girdikleri yerden itibaren çocuklar peşlerine takılır onları alaya alırlardı. Bizim siyaset sarhoşu politikacıları da siyaset alanı dışına George BUSH gönderdi. Onlar ayılmışlardır muhakkak. Amma milleti medya kanalıyla uyuttular. Okyanusun ötesinden ülkemize trampetlendiler. Sanki başarı kazanmış havalarında, istediğimizi elde ettik dediler. Ne istendi? Neden açıklanmıyor. Kim açıklayacak? Medya zaten malum, halkın gözü kulağı bu medya... Kılavuzu medya olanın yanılması kaçınılmazdır. Bence, GAFLET BİR MİLLETİN SONUDUR.Önümüzde şu anda iki yol vardır. Birincisi ABD'nin müsaadeleriyle sınırlı olarak, sınır ötesi harekat yapmak. Bunun sonucu: PKK nın emniyete alınması, daha sonra PKK yerleşim yerlerinin boşaltılarak bombalanması, bu arada daha güçlenip söz sahibi olmasının sağlanması. Öncelikle af getirilerek Siyaset meydanına katillerin getirilmesi, devletin eşkıyanın eline geçmesi, Hatta Atatürk'ün kurduğu Koskoca bir devlet ile teröristin müzakerelere oturmasıdır. Bu yolda Barzani'si ABD si ve daha kimler başımıza çuval geçirecek düşünmek bile ölümden daha beter. Allah bu zilleti göstermesin. İkincisi ise şerefi ile hakkı olan müdahaleyi yapmak. Tek başına tavizsiz. Başına buyruk Kuzey Irak'a müdahale sonucu birkaç ihtimal vardır. Ne ABD ne de Barzani müdahale etmez. Bu durumda,Türkiye Cumhuriyeti en tabii hakkını kullanır. Gerekenleri yapar. Tam bir prestij kazanır. Artık herkes her konuda onu sayar ve çekinir.Sadece Barzani Homurdanır. Bu durumda ABD ya onu susturur ya da savaştırır. Arkadan destek vererek öncelikle burnumuzu sürttürmeye çalışır. Beceremezse Barzaniyi harcamış olur. Petrollere tek başına sahip çıkar. Türkiye petrollere el koymaz. Koyamaz. Kendi petrollerini bile karşılıksız küresel şirketlere peşkeş çekenlerin böyle bir duruma sebep olmaları imkansızdır. Tabii ileride ne olur bilinmez.ABD Türkiye'yi işgalci ilan ederek müdahale edebilir. Bu durumda kendi kendini Ortadoğu'dan uzaklaştırmış olacağı gibi sonuna yaklaşır. Biz ise şerefimizle kıyamete kadar akıllanmış bir şekilde birlik ve beraberliğimizi koruruz. Hele birde milli değerlerimize sahip çıktığımızda değme gitsin. Kaderden kaçılamaz, bu son durum en sonunda olacak olandır. Erken veya geç ABD ile bu kader yaşanmak zorundadır. Amma bu, Vatan millet diyenlerle olur. BOP'u bilenler, önceden bildirenler ve ne olduğunu defalarca anlatanlarla olur. Ortadoğu'yu paramparça edeceği kesin olan, gayesi HAÇLI seferi olan zalim, yalancı güçlere destek olanlarla olamaz. Nerede barışı isteyenler?Silahımı tercih edersiniz diyenler, silahlarla konuşanlara bunca zamandır destek verenler? Biz eli silahlı kowboylar değiliz diyerek eli silahlı kowboylarla beraber olanlar. Ne kendinizi ne de bizi kandırmaktan vazgeçin. Dedik ya yalanını düzeltmeye, örtmeye çalışmak, yeni yalanları doğuracaktır. İşte bir ata sözü"YALANIN ANASI YALANDIR" .
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ata Selçuk / diğer yazıları
- Yanlıştan, yanlışla kurtuluş olmaz / 12.09.2021
- Bir hayal peşinde -2- / 18.02.2021
- Bir hayal peşinde -1- / 17.02.2021
- Aşının özü / 22.12.2020
- Temelsiz demokrasi / 22.10.2020
- Demokrasi çamuru / 25.09.2020
- Tecelli / 27.03.2020
- Kaynayan kazan / 06.01.2018
- Hedef yalanı / 31.12.2017
- Vatanım sen yaşa / 27.12.2017
- Bir hayal peşinde -2- / 18.02.2021
- Bir hayal peşinde -1- / 17.02.2021
- Aşının özü / 22.12.2020
- Temelsiz demokrasi / 22.10.2020
- Demokrasi çamuru / 25.09.2020
- Tecelli / 27.03.2020
- Kaynayan kazan / 06.01.2018
- Hedef yalanı / 31.12.2017
- Vatanım sen yaşa / 27.12.2017