İslâm toplumlarındaki liderlerin çoğu, ABD'nin yalanlarına aldanan ve ona dost diye sarılan gafillerden oluşmaktadır. Niyet açısından hüsnü zan besleyerek gafil diyoruz. Ancak şunu da çok iyi biliyoruz ki; devlet yönetiminde gaflet veya ihanet ile yapılan işler arasında sonuç itibariyle hiçbir fark bulunmamaktadır: Niyetleri bilmek ve okumak mümkün olmadığından, çok kere gafillikle hainlik birbirine karışmakta ve pek ayırt edilememektedir. Bu, İslâm toplumlarının en büyük sorunlarından ve açmazlarından biridir. İslâm toplumları, gafil olduğuna hükmettikleri liderlerinin, ABD'nin değişmeyen yalanlarına her sefer aldanmalarına ve dostluğuna inanmalarına bir anlam verememektedirler. Bundan dolayı "Bu kadar da gafillik olur mu?" sorusunu sürekli sorarak, sürekli ikilem yaşamaktadırlar.ABD, "Irak'ta nükleer silâh var" diyerek ve uydurma deliller öne sürerek, tüm dünyayı ve özellikle de İslâm ülkelerinin yöneticilerini aldatmadı mı? Bu yalana dayanarak, Irak'ı işgal edip, bir buçuk milyon Müslüman insanın canına kıymadı mı? Dahası ABD, uzun sürecek bir Haçlı savaşı başlattığını Başkanının ağzından resmen ilân etmedi mi? Afganistan'da Taliban'ı destekleyen ve Müslümanların başına belâ eden ABD, sonra kalkıp o bahane ile Afganistan'ı kan gölüne ve harabeye çevirmedi mi? Bütün bu yalanlara ve düşmanlığa rağmen, ABD ile işbirliği yapmak, neyin nesidir? Herkes biliyor ve görüyor ki, ABD, hangi ülkeye müdahale etmişse, o ülkeyi parçalamış, iş savaşa ve kargaşaya sürüklemiştir. Şimdi aynı yalan ve aynı niyetle kendi eliyle büyüttüğü IŞİD terör örgütüne müdahale ediyor.ABD'nin IŞİD terör örgütüne müdahale etmesindeki asıl amaç, Suriye'ye ve dolayısıyla Ortadoğu'ya yerleşmektir. ABD Savuma Bakanlığı Pentagon sözcüsü John Kirby şöyle diyor: "IŞİD günler ya da haftalar içinde bitirilemeyecek ciddi bir tehdit oluşturuyor. Çok ciddi operasyon gerektiriyor. Bu, yıllar sürebilir." Süper güç olduğuna inanılan ABD, neden bir terör örgütünü birkaç günde bitiremiyor da yıllardan söz ediyor? Anlaşılan o ki, ABD, IŞİD ile mücadeleyi yıllara yayarak, Ortadoğu'yu savaş, terör ve kriz altında tutarak kontrol etmeyi amaçlıyor, tıpkı Afganistan'da yaptığı gibi. Afganistan'ı işgal etti, komşusu Pakistan'ı da teröre, iç çatışmalara ve istikrarsızlığa boğdu. Türkiye'yi de, Pakistan'ın konumuna sokmak için uğraştığı aşikârdır. ABD'nin en büyük yalanlarında biri kendini süper güç olarak tanıtması ve bunu kabul ettirmesidir. ABD'nin bu foyasını başta BRICS ülkeleri olmak üzere birçok ülke ortaya çıkarmıştır. Ama ne yazık ki, İslâm toplumlarının liderleri hâlâ aynı lokmayı yutarak, ABD'nin yanında, daha doğru deyişle Haçlı safında yer almaktadırlar. İslam toplumlarındaki liderlerin bu zaafından istifa eden ABD, gücünden bir şey kaybetmediğini, yine süper güç olduğunu ispat için, İslâm ülkelerini bombalayarak, yakarak, yıkarak, güç gösterisinde bulunuyor. Söz konusu bu politikayı, ABD'nin Irak'a 2003 yılında açtığı savaş sonrasında 'Amerikan Girişimcilik Enstitüsü'nün dış politika uzmanlarından Michael Ledeen şöyle ifade ediyor: "ABD'nin her on yılda bir, sadece dünyaya mevcut sorunlarla ciddi bir şekilde ilgilendiğini göstermesi için, beş para etmez birkaç küçük ülkeyi tutup duvara çarpması gerekiyor." Ne acıdır ki, dünyada ABD'nin tutup duvara çarpacağı ülkeler, yalnızca İslâm coğrafyasında kalmıştır. İslâm ülkeleri bu zilletten kurtulduğu ve ABD'yi İslâm coğrafyasından kovduğu an, ABD'nin süper güç değil, kartondan kaplan olduğu açık seçik ortaya çıkacaktır.Müslümanların, bu tarihi görevi yerine getirmesinin zamanı geldi ve geçiyor. Artık ABD'ye , " sen sorun çözmüyor, sorun üretiyorsun, İslâm coğrafyasından tasını tarağını topla ve çekil" demek gerekiyor. Bunu, onun anladığı dille diyemeyen liderleri gafil olarak nitelendirmek, her geçen gün güçleşmektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018