‘Kendi görüşü ile yetinen batar, zelil olur’
Ey evlat! Kendine güven vermekle yetinme, batarsın. Kendi görüşü ile yetinen batar. Zelil olur. Düz yolda ayağı kayar. Kendi görüşünü beğenen, hidayetten mahrum olur
24.04.2025 00:10:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Ey evlat! Kendine güven vermekle yetinme, batarsın. Kendi görüşü ile yetinen batar. Zelil olur. Düz yolda ayağı kayar. Kendi görüşünü beğenen, hidayetten mahrum olur.
Kimse, seni himaye etmez. Çünkü sen, kimsenin reyini almadın. Ve hiç kimsenin fikrini dinlemedin. "Bilgi sahiplerinin bilgisi beni ilgilendirmez" diyorsun.
İlim iddiasında bulunmaktasın. Hani amel? Boş davanın ne tesiri olabilir? Hani bu davanın tasdiki? Yapmakta olduğun davanın sıhhati, gereğini yapmakla anlaşılır. Amel etmelisin; ihlâs sahibi olmalısın. Âlim olduğunu bunlarla ispat edebilirsin.
Bela geldiği zaman sabırlı olmak, ilmin faziletini belirtir. Bir darlık anında yüzün bile buruşmamalı. Hakk'ı halka kesme. Tam ilim sahibi olsan dediklerimi yaparsın.
Gözlerin görmüyor; basiret iddiasında bulunuyorsun? Senin anlayışın kıt; neden anlayıştan dem vuruyorsun? Bu yalancı dâvalardan vazgeç. Allah'a yalvar.
Sen başkasını bırak, O'na dön. Her şeyin karşılığını O'ndan bekle. Cümle şeyin Yaratan'ını ara.
Nefsin özelliklerini anla. Tatmin olman ve Yaratan'ı bilmen, onu bilmenle kabil olur. Nefsi anladıktan sonra başkalarını görebilirsin. Allah'ın dilediği geniş yoldan yürü.
Dünya ve âhirette O'nunla olmayı dile. Takva sahibi ol. Zat âlemine geçebilmek için sıfat illetinden sıyrıl. Nefsini, yalnız emir ve yasakları yaparken tanı. Aslında nefsine sebat kuvveti veren yine O'dur.
Ey erkekler ve kadınlar, içinizden kimde ki zerre miktar ihlâs var, takvaya o kadar sahib olur. Kimde ki, zerre kadar sabır var, şükür yolunu o kadar tutuyor demektir ve kurtulacak kişi odur. Dikkat ediniz; sizi iflâs halinde görmekteyim.
Ey kibirliler, size yazıklar olsun. Yaptığınız ibadet sizi yerde bile tutamıyor. Yücelere nasıl çıkabilirsiniz? Allah Teâlâ şöyle buyurdu: "O'na varan, temiz sözdür; iyi işler O'na yükselir." (el-Fâtır, 35/10)
Aziz ve Celil olan Rabb'imiz, yaratıcı ve besleyici sıfatını Arş'a kadar yükseltti, oraya yerleştirdi. Bütün varlığı ihtiva etti. O'nun bilgisi her şeyi kuşatmıştır.
Kur'ân-ı Kerim'de belirtilen yedi âyet'in yaratanı O'dur. Kat kat olan yedi kat sema onun eseridir. Senin cehlin onları bana inkâr ettiremez. Onları bana inkâr ettirmen kabil olmaz. Elindeki paslı kılıç beni yere seremez. Elinde bulunan malı bana sevdirebilmen kabil olmaz.
Ben yalnız Allah'tan korkarım. Bir ümidim varsa, o da O'ndan olur. Eğer yaptığım kulluk varsa, o da O'nun içindir. Yalnız O'nun için çalışırım. Rızkımı O'nun hazinesinden beklerim. Her şey O'nun kuludur; O'ndan gayri mülke sahip çıkan olmaz.
En az beş yüz kişi önümde İslâm dinini kabul etti. Yirmi binden fazla kişi kötülüğü bıraktı. Allah'a döndü, tevbe etti. Bunlar benim değildir. Peygamber (s.a.v) Efendimiz'in ruhaniyeti, bereketi ile olmuştur.
Allah gaybı bilir. O'ndan başkası gayba âşinâ olamaz. Ancak razı olduğu Rasûller hariç. Onlara da yine O bildirdi. Gayb, Hakk'ın indindedir. Peygamber (s.a.v) Efendimiz ona yaklaştı. O kadar yakın oldu ki, Hakk'ı gördü. Katında mevcut olanları anladı.
Yuvandaki halkı bırak. Ülkeni kalbinden ırak eyle. Kalbin Allah sevgisini taşımalı. Oradan hanım sevgisini çıkar. Dışını onlara ver. Kalbini Hakk'a ver. Her faniyi bırak, baki olan varlığa yönel.
Hakk'ın kapısına vardığın zaman, oranın hizmetçileri ile uğraşma. Oranın sultanı ve şahı ile olmaya bak.
O'na varırken yoluna duran her şeyi reddet. Tabakla yemek sunarlarsa yeme, hücre verirlerse oturma. Hanım verilirse evlenme. Bunlar mâna âleminin gölgesidir. Hiçbirine aldanma, yoluna devam et. Ta O'na varıncaya kadar.
Üzerinde yalnız önce giymiş olduğun elbise olsun. Yorgunluğunu geçirmeyi düşünme. Üzerine konan toza bakma. Allah yolunda toza belenmiş insanlar daha makbuldür. Bu toz zahirde anladığınız toz değildir, erenler bilir.
Devam et. Hak sana yedirir. Heyecanını O dindirir. Sana O ülfet verir. Her darlığını giderir. Yorgunluğunu O geçirir. Korkunu emniyete çevirir. O'nun yakınlığı sana en büyük nimet sayılır. O'nun rüyeti en tatlı taam olur. Yemen, içmen hep O'nun varlığında tamam olur.
Halkın sana yönelmesi ne gibi bir mâna taşır ki. O'nu bilmek, O'ndan dilemek, O'nun katında sakin olmak, O'nun ülkesine göç etmek. En önemli şey bunlardır. Halkı O'nun uğruna sev; o dem sana yönelen halk kitlesi, Hak tarafından gönderilmiş olur. Halkın sana gelişi O'nun varlığı ile olmalı, öyle görmelisin. Halkın idaresini ele almak böyle olur. En önemli şey, bunu anlayabilmektir." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbani eserinden)
Kimse, seni himaye etmez. Çünkü sen, kimsenin reyini almadın. Ve hiç kimsenin fikrini dinlemedin. "Bilgi sahiplerinin bilgisi beni ilgilendirmez" diyorsun.
İlim iddiasında bulunmaktasın. Hani amel? Boş davanın ne tesiri olabilir? Hani bu davanın tasdiki? Yapmakta olduğun davanın sıhhati, gereğini yapmakla anlaşılır. Amel etmelisin; ihlâs sahibi olmalısın. Âlim olduğunu bunlarla ispat edebilirsin.
Bela geldiği zaman sabırlı olmak, ilmin faziletini belirtir. Bir darlık anında yüzün bile buruşmamalı. Hakk'ı halka kesme. Tam ilim sahibi olsan dediklerimi yaparsın.
Gözlerin görmüyor; basiret iddiasında bulunuyorsun? Senin anlayışın kıt; neden anlayıştan dem vuruyorsun? Bu yalancı dâvalardan vazgeç. Allah'a yalvar.
Sen başkasını bırak, O'na dön. Her şeyin karşılığını O'ndan bekle. Cümle şeyin Yaratan'ını ara.
Nefsin özelliklerini anla. Tatmin olman ve Yaratan'ı bilmen, onu bilmenle kabil olur. Nefsi anladıktan sonra başkalarını görebilirsin. Allah'ın dilediği geniş yoldan yürü.
Dünya ve âhirette O'nunla olmayı dile. Takva sahibi ol. Zat âlemine geçebilmek için sıfat illetinden sıyrıl. Nefsini, yalnız emir ve yasakları yaparken tanı. Aslında nefsine sebat kuvveti veren yine O'dur.
Ey erkekler ve kadınlar, içinizden kimde ki zerre miktar ihlâs var, takvaya o kadar sahib olur. Kimde ki, zerre kadar sabır var, şükür yolunu o kadar tutuyor demektir ve kurtulacak kişi odur. Dikkat ediniz; sizi iflâs halinde görmekteyim.
Ey kibirliler, size yazıklar olsun. Yaptığınız ibadet sizi yerde bile tutamıyor. Yücelere nasıl çıkabilirsiniz? Allah Teâlâ şöyle buyurdu: "O'na varan, temiz sözdür; iyi işler O'na yükselir." (el-Fâtır, 35/10)
Aziz ve Celil olan Rabb'imiz, yaratıcı ve besleyici sıfatını Arş'a kadar yükseltti, oraya yerleştirdi. Bütün varlığı ihtiva etti. O'nun bilgisi her şeyi kuşatmıştır.
Kur'ân-ı Kerim'de belirtilen yedi âyet'in yaratanı O'dur. Kat kat olan yedi kat sema onun eseridir. Senin cehlin onları bana inkâr ettiremez. Onları bana inkâr ettirmen kabil olmaz. Elindeki paslı kılıç beni yere seremez. Elinde bulunan malı bana sevdirebilmen kabil olmaz.
Ben yalnız Allah'tan korkarım. Bir ümidim varsa, o da O'ndan olur. Eğer yaptığım kulluk varsa, o da O'nun içindir. Yalnız O'nun için çalışırım. Rızkımı O'nun hazinesinden beklerim. Her şey O'nun kuludur; O'ndan gayri mülke sahip çıkan olmaz.
En az beş yüz kişi önümde İslâm dinini kabul etti. Yirmi binden fazla kişi kötülüğü bıraktı. Allah'a döndü, tevbe etti. Bunlar benim değildir. Peygamber (s.a.v) Efendimiz'in ruhaniyeti, bereketi ile olmuştur.
Allah gaybı bilir. O'ndan başkası gayba âşinâ olamaz. Ancak razı olduğu Rasûller hariç. Onlara da yine O bildirdi. Gayb, Hakk'ın indindedir. Peygamber (s.a.v) Efendimiz ona yaklaştı. O kadar yakın oldu ki, Hakk'ı gördü. Katında mevcut olanları anladı.
Yuvandaki halkı bırak. Ülkeni kalbinden ırak eyle. Kalbin Allah sevgisini taşımalı. Oradan hanım sevgisini çıkar. Dışını onlara ver. Kalbini Hakk'a ver. Her faniyi bırak, baki olan varlığa yönel.
Hakk'ın kapısına vardığın zaman, oranın hizmetçileri ile uğraşma. Oranın sultanı ve şahı ile olmaya bak.
O'na varırken yoluna duran her şeyi reddet. Tabakla yemek sunarlarsa yeme, hücre verirlerse oturma. Hanım verilirse evlenme. Bunlar mâna âleminin gölgesidir. Hiçbirine aldanma, yoluna devam et. Ta O'na varıncaya kadar.
Üzerinde yalnız önce giymiş olduğun elbise olsun. Yorgunluğunu geçirmeyi düşünme. Üzerine konan toza bakma. Allah yolunda toza belenmiş insanlar daha makbuldür. Bu toz zahirde anladığınız toz değildir, erenler bilir.
Devam et. Hak sana yedirir. Heyecanını O dindirir. Sana O ülfet verir. Her darlığını giderir. Yorgunluğunu O geçirir. Korkunu emniyete çevirir. O'nun yakınlığı sana en büyük nimet sayılır. O'nun rüyeti en tatlı taam olur. Yemen, içmen hep O'nun varlığında tamam olur.
Halkın sana yönelmesi ne gibi bir mâna taşır ki. O'nu bilmek, O'ndan dilemek, O'nun katında sakin olmak, O'nun ülkesine göç etmek. En önemli şey bunlardır. Halkı O'nun uğruna sev; o dem sana yönelen halk kitlesi, Hak tarafından gönderilmiş olur. Halkın sana gelişi O'nun varlığı ile olmalı, öyle görmelisin. Halkın idaresini ele almak böyle olur. En önemli şey, bunu anlayabilmektir." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbani eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.