Bağımsız Türkiye Partisi'nin genç ve hukukçu lideri Sayın Hüseyin Baş, son günlerde, son haftalarda ve son aylarda çok anlamlı ve çok tarihi paylaşımlar yapıyor.
Mevcut iktidarın, yirmi yıllık süre içinde 'özelleştirme' kılıfı ile ülkenin yüz yıllık birikimlerini, yer altı ve yer üstü kaynaklarını, kamu kurum ve kuruluşlarını nasıl da adeta talan ettirdiğini madde madde, kalem kalem sayıp döküyor ve sonuna eklediği cümle çok daha manidar; "geri alacağız".
Sayın Baş'ın, kamuoyunun dikkatlerine sunduğu kamu kurum ve kuruluşlarının kasalarındaki paralarla, eşsiz makine parkı ile ve paha biçilmez arsa ve arazileri ile, satıldığı fiyatları okuyunca adeta küçük dilinizi yutuyorsunuz ve "ülke tarihinde böyle bir talanın asla yaşanmadığı" cümlesi dudaklarınızdan dökülüyor.
Merhum Prof. Dr. Haydar da talan ettirilen bu kaynakları ve özellikle maden yataklarını miting meydanlarında tek tek sayar ve hangi yerli ve yabancı şirketlere verildiğini de isim isim açıklardı.
Temenni ederiz ki; merhum Haydar Hoca'nın bu tarihi ve altın değerindeki ikazlarına kulaklarını tıkayan milletimiz, Sayın Hüseyin Baş'ın bu paylaşımlarını dikkate alır ve bir kenara not eder.
Aslında vurgunların peşine düşmek, bugün yaşanan diz boyu yoksulluğun sebeplerini araştırmak, hepimizin, her vatandaşın boynunun borcu olmalıdır.
Gel gör ki, yaşanan akıl almaz talanlara kılıf uydurmak için kılı kırk yaran ve talancılarını alkışlayan kitlelerle karşı karşıyayız.
Yıllar evvel, yine bu gazetede yazdığım bir yazının başlığı şöyleydi; "Dede vatanı savundu torun ise satanı."
Düşe-kalka, her yıl yoksullaşa yoksullaşa ve ekonomik açıdan, toprak ve madenler açısından kan kayıplarına uğraya uğraya geldiğimiz yirmi senenin sonunda, yukarıdaki tespitimizde zerre kadar bir değişiklik ve asla bir iyileşme olmadı.
Geçmişte, kanı pahasına, canı pahasına vatanı savunan dedelerin torunları ne yazık ki bugün partizanlığa yenik düşerek, satılan kaynaklara ve hazinelere nice kılıflar uyduruyorlar ve bu talanın baş müsebbiplerini alkışlamanın peşine düşüyorlar.
Bugün iliklerimize kadar hissettiğimiz yoksulluğun ana sebebi olan söz konusu talan edilen kaynakların, varlıkların ve hazinelerin, bizzat sahibi olan millet fertleri, kayıpların ve talanların ve dahi talancıların peşlerine düşmeleri gerekirken, bu konuda ne yazık ki kıllarını dahi kıpırdatmıyorlar.
Hala kırk dereden su getirerek bir ayda elli defa yapılan akaryakıt zamlarını savunmak için akıl almaz gerekçeler uyduruyorlar.
Dünya milletleri arasında bir örneği daha var mıdır, gerçekten merak ediyoruz.
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025