Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürü Akif Hamzaçebi, borç yapısının ekonominin tüm dengelerini bozduğunu belirterek, "Ülkenin içinde bulunduğu durum açısından daha dar bir alanda daha çok vergi almak zorunda kalıyoruz" dedi
Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürü Akif Hamzaçebi, "Ülkenin içinde bulunduğu durum açısından daha dar bir alanda daha çok vergi almak zorunda kalıyoruz" dedi. Hamzaçebi, "Türkiye'de Vergi Adaletinin Sağlanması İçin Alınması Gereken Tedbirler" konulu konferansta yaptığı konuşmada, kendisinden önceki konuşmalara işaret ederek, "Öyle bir tablo çizildi ki, sanki Türk vergi sistemi son derece kötü, vahim bir durumda. Acaba öyle mi?" diye sordu.
Türk vergi sisteminin sadece adalet ilkesine yönelik olarak değerlendirilmesi sonucunda çok doğru sonuçlara varılamayacağını kaydeden Hamzaçebi, bu durumun bütün vergi sistemleri için geçerli olduğunu söyledi. Hamzaçebi, şöyle konuştu: "Vergi sisteminde etkinlik, verimlilik, adalet gibi ilkeler zaman zaman birbiriyle çelişebilir. Vergi rekabeti dediğimiz bir kavram var. Bugün bütün gelişmiş ülkelerin vergi sistemlerini düzenlerken gözönünde tuttukları bir değerdir. Sermaye üzerine ne kadar vergi koyarsanız sermaye her zaman kaçabilir. Onun için ülkeler, sermaye üzerindeki vergileri gözden geçirip oran düşürmeye gidiyorlar. Bu, vergide adalet açısından bakıldığında son derece yanlış bir uygulama. Ama ülkeye sermaye girişini artırmak için bu gelirlerin daha düşük oranda vergilendirilmesi gerekiyor. Bu, adalet açısından eleştirilebilir, ancak etkinlik ve verimlilik açısından son derece desteklenen bir görüştür."
Borç yapısı herşeyi bozabilir
Devletin borç yapısının ekonomideki bütün herşeyi bozabildiğini kaydeden Hamzaçebi, şöyle devam etti:
"En yüksek reel gelir bu alanda olmasına karşın biz bu alanı daha az vergilendiriyoruz. Ülkenin içinde bulunduğu durum açısından daha dar bir alanda daha çok vergi almak zorunda kalıyoruz. Her vergi sisteminin temel özelliği, o ülkenin gelir ihtiyacını karşılamaktır. Tabii ekonomideki şartlar, vergi sisteminin şekillenmesinde diğer bir kısıtlayıcı, şekillendirici rolü oynar."
1998 yılında yapılan değişikliklerle vergi oranlarında indirimlere gidildiğini hatırlatan Hamzaçebi, "Özellikle ücretlilerin vergilendirildikleri tarifede, yüzde 40'a yakın bir indirime gidildi" dedi.
Hamzaçebi, ücretlilerin ödediği vergilerde mukayeseli bir düşüş olduğunun görüldüğünü de söyledi.
Arıkan: 'Yeni vergi tanımı gerekli'
İstanbul Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Odası Başkanı Yahya Arıkan ise, Türk vergi sisteminin sorunlarının vergi bilincinin ve cezaların caydırıcı olmaması, bozuk vergi düzeni, nüfusa orantısız vergi mükellefiyeti, toplanan vergilerin borçlara gitmesi, verginin tabana yayılmaması ve vergi oranlarındaki sık artış olduğunu ifade etti.
Arıkan, vergi tabanının genişletilmesi için yeni bir vergi tanımı yapılması gerektiğini söyleyerek, vergi sisteminin üretim ve istihdamı engellemeyecek şekilde yeniden düzenlenmesi ve hakkaniyet ölçülerine riayet edilmesi gerektiğini dile getirdi.
Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürü Akif Hamzaçebi, "Ülkenin içinde bulunduğu durum açısından daha dar bir alanda daha çok vergi almak zorunda kalıyoruz" dedi. Hamzaçebi, "Türkiye'de Vergi Adaletinin Sağlanması İçin Alınması Gereken Tedbirler" konulu konferansta yaptığı konuşmada, kendisinden önceki konuşmalara işaret ederek, "Öyle bir tablo çizildi ki, sanki Türk vergi sistemi son derece kötü, vahim bir durumda. Acaba öyle mi?" diye sordu.
Türk vergi sisteminin sadece adalet ilkesine yönelik olarak değerlendirilmesi sonucunda çok doğru sonuçlara varılamayacağını kaydeden Hamzaçebi, bu durumun bütün vergi sistemleri için geçerli olduğunu söyledi. Hamzaçebi, şöyle konuştu: "Vergi sisteminde etkinlik, verimlilik, adalet gibi ilkeler zaman zaman birbiriyle çelişebilir. Vergi rekabeti dediğimiz bir kavram var. Bugün bütün gelişmiş ülkelerin vergi sistemlerini düzenlerken gözönünde tuttukları bir değerdir. Sermaye üzerine ne kadar vergi koyarsanız sermaye her zaman kaçabilir. Onun için ülkeler, sermaye üzerindeki vergileri gözden geçirip oran düşürmeye gidiyorlar. Bu, vergide adalet açısından bakıldığında son derece yanlış bir uygulama. Ama ülkeye sermaye girişini artırmak için bu gelirlerin daha düşük oranda vergilendirilmesi gerekiyor. Bu, adalet açısından eleştirilebilir, ancak etkinlik ve verimlilik açısından son derece desteklenen bir görüştür."
Borç yapısı herşeyi bozabilir
Devletin borç yapısının ekonomideki bütün herşeyi bozabildiğini kaydeden Hamzaçebi, şöyle devam etti:
"En yüksek reel gelir bu alanda olmasına karşın biz bu alanı daha az vergilendiriyoruz. Ülkenin içinde bulunduğu durum açısından daha dar bir alanda daha çok vergi almak zorunda kalıyoruz. Her vergi sisteminin temel özelliği, o ülkenin gelir ihtiyacını karşılamaktır. Tabii ekonomideki şartlar, vergi sisteminin şekillenmesinde diğer bir kısıtlayıcı, şekillendirici rolü oynar."
1998 yılında yapılan değişikliklerle vergi oranlarında indirimlere gidildiğini hatırlatan Hamzaçebi, "Özellikle ücretlilerin vergilendirildikleri tarifede, yüzde 40'a yakın bir indirime gidildi" dedi.
Hamzaçebi, ücretlilerin ödediği vergilerde mukayeseli bir düşüş olduğunun görüldüğünü de söyledi.
Arıkan: 'Yeni vergi tanımı gerekli'
İstanbul Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Odası Başkanı Yahya Arıkan ise, Türk vergi sisteminin sorunlarının vergi bilincinin ve cezaların caydırıcı olmaması, bozuk vergi düzeni, nüfusa orantısız vergi mükellefiyeti, toplanan vergilerin borçlara gitmesi, verginin tabana yayılmaması ve vergi oranlarındaki sık artış olduğunu ifade etti.
Arıkan, vergi tabanının genişletilmesi için yeni bir vergi tanımı yapılması gerektiğini söyleyerek, vergi sisteminin üretim ve istihdamı engellemeyecek şekilde yeniden düzenlenmesi ve hakkaniyet ölçülerine riayet edilmesi gerektiğini dile getirdi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.