Veresiye kelimesini bilmeyenimiz yoktur. Şarkılara, karikatürlere, makalelere vesaire konu olmuştur. Esnaflar tarafından da hiç sevilmeyen kelimelerden bir tanesidir ancak ne yazık ki hiç sevmediği bu kelime ile barışık yaşamak zorundadır. Yeni bir kelime mi? Hayır, yıllardır lügatimizde olan kelimelerden biri. Ama bu günlerde öyle bir hortladı ki, üreticiyi, tüketiciyi, esnafı, bütün halkımızı perme perişan duruma getirdi. Eskiden hatırlarsanız veresiye sadece varoşlarda, köy bakkallarında ve bazı esnaflarda vardı. Şimdilerde ise o meşhur kara kaplı veresiye defterini bütün esnaf (berber, tatlıcı, balıkçı, kahveci, eczacı, manav vs) bulundurmak zorunda bırakılmıştır. Esnafın olmazsa olmazı durumuna getirilmiştir. Sadece varoşlarda değil, gelir seviyesi yüksek olan kesimlerde esnaf tutmak, halkımız da veresiye yazdırmak zorunda bırakılmıştır. Halkımızın cebinde para olmadığından dolayı mecburen veresiye yazdırmak zorunda bırakılmıştır. Peki! Esnaf neden veresiye veriyor diyeceksiniz. Esnafta vermek zorunda kalmıştır. Çünkü; veresiye vermeyen esnaf iş yapamaz hale gelmiştir. Rafları boş olan esnaf dahi veresiye vermektedir. Ümit aybaşı, ümit hasat zamanı olmuştur. Düşünün tatlıcıdan 1 kilo tatlı alan, berbere sakal tıraşı olan, manavdan sebze alan? Halkımız veresiye defterini her defasında hortlatmak zorunda bırakılmıştır. Kısacası veresiye verende, vermeyende zor durumdadır.
Zincirleme perişanlıkBu durumdan veresiye veren esnafımız şikâyetçi iken, veresiye yazdıran halkımızın razı olmadığı kanısındaydım. Kim ister ki, veresiye yazdırmayı, onurlu ve gururlu olan Türk halkının bir traş parasını, 1 bardak çayı veresiye yazdırma taraftarı olmadığı kanısındayım. Ama izlenilen yanlış politikalarla halkımız bu duruma itilmiştir. Esnafın veresiyede ki ümidi ise aybaşı ve hasat zamanınıdır. Maaş alanlar, ayın 15'i demeden maaşı bitirmektedir. Aybaşı gelince de hangisini ödeyeceğini şaşıran memur, işçi? Vs. maaşlılar rotayı şaşırmıştır. Rota bir tarafta şaşınca diğer taraf şaşmaz mı? Çiftçiyi bekleyen esnafın durumu daha da kötü? Hasat dönemine kadar veresiye yazdıran çiftçimiz hasat zamanı malı para etmeyince hem kendisi, hem de veresiye yazdırdığı esnaf perişan durumda kalıyor. Malı para etmeyen çiftçi ne yapsın hasat dönemine kadar bir umutla çalışıyor. Hasat dönemi eli boş kalıyor. Çiftçi zor durumda kalıyor. Esnaf kepenk kapatmak zorunda kalıyor. Burada suçlu ne çiftçi, ne de esnaftır. Burada suçlu ülkeyi yöneten iradedir. Ekonomimizi senaryolarla iyi göstermeye çalışan iktidar yolun sonuna gelmiştir. Halkımız söylenen sözlere değil de ceplerine bakmalıdır. İktidar göre, Türkiye güllük gülistanlık; halkımızın yediği önünde yemediği arkasındadır. İktidar ve çevresi için bu söz doğrudur. Cebinde parası olan konuşurken ekonominin kötülüğünden söz etmesi mümkün değildir. İktidar kendi psikolojisinin aynısını halkta da var zannetmektedir. Hal böyle olunca iktidar için halkımızın durumu çokta önemli değildir. Halkımızın durumu gerçekten içler acısı... Ne yapacağını şaşırmış durumdadır. Bakkaldan sonra berber, tatlıcı, kahveci, balıkçı, eczacı, manav gibi küçük esnafın da kara kaplı veresiye defterlerinin dolu olması halkımızın durumunu açık bir şekilde gözler önüne sermektedir.İktidar ne kadar ekonomi iyi gidiyor senaryoları ile halkımızı oyalamaya çalışsa da görünen köy kılavuz istemez. Halkımızın cebi boş? Bundan sonra ekonomimiz daha da kötüye gidecek. Kara kaplı veresiye defterleri çoğalacaktır. Çünkü; halkımızın derdine derman olamayan iktidarın uyguladığı kapitalizm çökmüştür. ABD ekonomisine çözüm bulamayan kapitalizm ülkemize mi derman olacak. Yıllardır halkımızın yaşadığı geçim sıkıntısı ortadadır. Kapitalizmin eseridir. Veresiye defterlerinin dolmasının ana sebebi tüketicinin cebinde para olmamasından dolayıdır. İktidarın uyguladığı model olan kapitalizm üreticiden yola çıkıp, piyasasının asıl tetikleyicisi tüketiciyi unuttuğundan dolayı sınıfta kalmıştır. Sonuç ortadır. Çözüm; Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Milli Ekonomi Model"dedir. Baş; "Tüketiciyi destekleyeceksin üreticiyi tetikleyecektir." Böylece piyasaya canlanacaktır. Ülkemizde "Milli Ekonomi Modeli" uygulanmadıktan sonra üreticide, tüketicide batmaya mahkûmdur. Halkımız MEM ile bütünleşmedikten sonra her geçen gün dünü arayacaktır. Tüketicide para olmazsa, üretici istediği kadar üretsin ya malı raflarda kalacaktır. Ya da kara kaplı defterlerin sayısı her geçen gün artacaktır. Kara kaplı defterlerin ortadan kalkması için, veresiye kelimesinin lügatlerimizden silinmesi için, ülkemizin yegâne kurtuluşu "Milli Ekonomi Modeli"ndedir. Halkımızın başka da çaresi yoktur.
İsmail Çetin / diğer yazıları
- Geç kalmadan İsmail Kartal gelmeli / 24.10.2024
- Alevilik yol, Bektaşilik tariki medeniyettir / 16.10.2024
- Atatürk’ümüzü de, dinimizi de rahat bırakın / 05.09.2024
- İmam Hüseyin Hak adına Kerbela’ya gitmiştir / 18.07.2024
- Fenerbahçe’miz kazandı / 11.06.2024
- Ülkemizin manevi başkenti Hacıbektaş’tır / 26.12.2023
- Asgari ücret zammından taraflar mutsuz oluyor! / 24.12.2023
- Dinci ve Kemalist aynı kapıya çıkar / 14.12.2023
- Türk Devletleri Ehl-i Beyt nefesiyle kurulmuş, yörüngeden çıkınca yıkılmıştır / 12.12.2023
- Türk devletleri niye yıkıldı? / 11.12.2023
- Alevilik yol, Bektaşilik tariki medeniyettir / 16.10.2024
- Atatürk’ümüzü de, dinimizi de rahat bırakın / 05.09.2024
- İmam Hüseyin Hak adına Kerbela’ya gitmiştir / 18.07.2024
- Fenerbahçe’miz kazandı / 11.06.2024
- Ülkemizin manevi başkenti Hacıbektaş’tır / 26.12.2023
- Asgari ücret zammından taraflar mutsuz oluyor! / 24.12.2023
- Dinci ve Kemalist aynı kapıya çıkar / 14.12.2023
- Türk Devletleri Ehl-i Beyt nefesiyle kurulmuş, yörüngeden çıkınca yıkılmıştır / 12.12.2023
- Türk devletleri niye yıkıldı? / 11.12.2023