Peygambere iman
Sevgili Peygamberimiz (sav), peygamberlerde bulunması vacib olan şu vasıfların hepsini kemal üzere kendinde toplamıştır.
1. İsmet sıfatı ile vasıflanmıştı: Günah işlemekten korunmuştu.
2. Emanet sıfatı ile vasıflanmıştı: Allah tarafından kendisine tevdî edilen görevlere bağlı kalmıştı. Muhammedü'l-Emin'di.
3. Fetanet sıfatı ile vasıflanmıştı: Hiç bir işinde gafil bulunmamıştı. Akıllı ve zekiydi.
4. Sıdk (doğruluk) sıfatı ile vasıflanmıştı: Hiç bir zaman doğruluktan ayrılmamıştı; kendisinden yalan sadır olmamıştı.
5. Tebliğ vasfı ile vasıflanmıştı: Allah tarafından getirmiş olduğu dini, olduğu gibi tebliğ etmişti.
Ayrıca O (sav); ins ü cinnin Peygamberi, cihanşûmül bir tebliğci ve Hatemü'l-Enbiya idi.
Peygamberlik davasından sonraki devir: Nübüvvet davasının başlangıcı olan kırk yaşından, irtihal yaşı olan 63 yaşı arasındaki yirmi üç yıllık kısa devre iki safhaya ayrılır. On üç yıl devam eden Mekke devri ve on yıl süren Medine devri. Mekke devri devamınca, içinde yaşadığı en kuvvetli ve azılı kabilelerin işkence ve tazyiklerine rağmen inandığı hak davadan, büyük maddî menfaatler karşılığında vaz geçmemiş; insanları, körükörüne tapındıkları putlara ibadet etmekten alıkoymaya çalışmış ve onları hak dine çağırmıştır Hayatının hiç bir safhasında maddî menfaat edinmemiş, maddeyi Allah yolunda bir vasıta olarak kullanmıştır.
On yıllık Medine devrinde, yani 53-63 yaşları arasında kısa bir zaman içinde, İslâm'a karşı olan güçlü ve sayıca kalabalık kuvvetlere üstün gelmiş ve hepsini İslâm hakimiyeti altına almıştı. Hak ve adâlete dayanan, hürriyet ve insanlık haklarını koruyan ve gerçek nizamın temelini teşkil eden, kumandan ve idarecileri olan güçlü bir devlet kurmuştu.
Verdiği haberler hep doğru çıkmış, hak olarak zuhur etmiş ve şimdi de zuhur etmekte olduğu görülmektedir. Vücudu ilim ve hikmet kaynağı olmuştur. Bu kaynak, müctehidler, alimler, mucidler yetiştirmiş; sayısız eserler ve kütüphaneler çıkarmış, eşsiz bir medeniyetin merkezi olmuştur. Hangi kuvvetle, kimin yardımı ile?...
Peygamberin mucizelerle teyid edilmiş olması: İnsanları acze düşüren beşer üstü işlere mucize denir. Cenab-ı Hak, peygamber olarak gönderdiği kimselerin nübüvvet davalarını insanlara ispat için, onları mucizelerle teyid etmiştir. Bu mucizeleri onlara vermekle, hak peygamber olduklarını desteklemiştir. Hz. Muhammed (sav)'in peygamberliğini ispat eden en büyük ve en kuvvetli mucizesi, bugün yüzbinlerce nüshası elimizde mevcut ve bir harfi dahi değişikliğe uğramayan Kur'an-ı Kerim'dir. Bugüne kadar on dört asır geçtiği halde hiç bir değişikliğe uğramaması ve kıyamete kadar da tahriften korunacağının teminata alınmış olması da ayrıca bir mucizedir.
Kur'an-ı Kerîm, Arabistan'da güçlü şairlerin ve ediblerin yetiştiği bir devirde nazil olmuştur. Arapçaya vakıf olanlar, mânâ ve hikmetler bakımından Kur'ân'ı inceleyenler şu neticeye varır: Bu üslub ve ifade, bu belâğat ve fesahat, bu tertip ve şekil, bu mânâ ve hikmetler bir insanın ifadesi olamaz. Eski devirlerden, geçmiş kavim ve peygamberlerden haber vermeler, gelecekteki oluşlar, kıyamet halleri ve nihalet insanlık için bir temel kanun manzumesi ve hikmetler yumağı olması bir insan gücünün eseri olamaz.
Prof. Dr. Haydar BAŞ
Sevgili Peygamberimiz (sav), peygamberlerde bulunması vacib olan şu vasıfların hepsini kemal üzere kendinde toplamıştır.
1. İsmet sıfatı ile vasıflanmıştı: Günah işlemekten korunmuştu.
2. Emanet sıfatı ile vasıflanmıştı: Allah tarafından kendisine tevdî edilen görevlere bağlı kalmıştı. Muhammedü'l-Emin'di.
3. Fetanet sıfatı ile vasıflanmıştı: Hiç bir işinde gafil bulunmamıştı. Akıllı ve zekiydi.
4. Sıdk (doğruluk) sıfatı ile vasıflanmıştı: Hiç bir zaman doğruluktan ayrılmamıştı; kendisinden yalan sadır olmamıştı.
5. Tebliğ vasfı ile vasıflanmıştı: Allah tarafından getirmiş olduğu dini, olduğu gibi tebliğ etmişti.
Ayrıca O (sav); ins ü cinnin Peygamberi, cihanşûmül bir tebliğci ve Hatemü'l-Enbiya idi.
Peygamberlik davasından sonraki devir: Nübüvvet davasının başlangıcı olan kırk yaşından, irtihal yaşı olan 63 yaşı arasındaki yirmi üç yıllık kısa devre iki safhaya ayrılır. On üç yıl devam eden Mekke devri ve on yıl süren Medine devri. Mekke devri devamınca, içinde yaşadığı en kuvvetli ve azılı kabilelerin işkence ve tazyiklerine rağmen inandığı hak davadan, büyük maddî menfaatler karşılığında vaz geçmemiş; insanları, körükörüne tapındıkları putlara ibadet etmekten alıkoymaya çalışmış ve onları hak dine çağırmıştır Hayatının hiç bir safhasında maddî menfaat edinmemiş, maddeyi Allah yolunda bir vasıta olarak kullanmıştır.
On yıllık Medine devrinde, yani 53-63 yaşları arasında kısa bir zaman içinde, İslâm'a karşı olan güçlü ve sayıca kalabalık kuvvetlere üstün gelmiş ve hepsini İslâm hakimiyeti altına almıştı. Hak ve adâlete dayanan, hürriyet ve insanlık haklarını koruyan ve gerçek nizamın temelini teşkil eden, kumandan ve idarecileri olan güçlü bir devlet kurmuştu.
Verdiği haberler hep doğru çıkmış, hak olarak zuhur etmiş ve şimdi de zuhur etmekte olduğu görülmektedir. Vücudu ilim ve hikmet kaynağı olmuştur. Bu kaynak, müctehidler, alimler, mucidler yetiştirmiş; sayısız eserler ve kütüphaneler çıkarmış, eşsiz bir medeniyetin merkezi olmuştur. Hangi kuvvetle, kimin yardımı ile?...
Peygamberin mucizelerle teyid edilmiş olması: İnsanları acze düşüren beşer üstü işlere mucize denir. Cenab-ı Hak, peygamber olarak gönderdiği kimselerin nübüvvet davalarını insanlara ispat için, onları mucizelerle teyid etmiştir. Bu mucizeleri onlara vermekle, hak peygamber olduklarını desteklemiştir. Hz. Muhammed (sav)'in peygamberliğini ispat eden en büyük ve en kuvvetli mucizesi, bugün yüzbinlerce nüshası elimizde mevcut ve bir harfi dahi değişikliğe uğramayan Kur'an-ı Kerim'dir. Bugüne kadar on dört asır geçtiği halde hiç bir değişikliğe uğramaması ve kıyamete kadar da tahriften korunacağının teminata alınmış olması da ayrıca bir mucizedir.
Kur'an-ı Kerîm, Arabistan'da güçlü şairlerin ve ediblerin yetiştiği bir devirde nazil olmuştur. Arapçaya vakıf olanlar, mânâ ve hikmetler bakımından Kur'ân'ı inceleyenler şu neticeye varır: Bu üslub ve ifade, bu belâğat ve fesahat, bu tertip ve şekil, bu mânâ ve hikmetler bir insanın ifadesi olamaz. Eski devirlerden, geçmiş kavim ve peygamberlerden haber vermeler, gelecekteki oluşlar, kıyamet halleri ve nihalet insanlık için bir temel kanun manzumesi ve hikmetler yumağı olması bir insan gücünün eseri olamaz.
Prof. Dr. Haydar BAŞ
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.