logo
18 EKİM 2024

Veda Haccı ve Gadr-i Hum olayı

İmam Muhammed Bâkır, senetli bir şekilde Gadr-i Hum olayını şöyle anlatıyor

16.01.2023 20:52:00
Veda Haccı ve Gadr-i Hum olayı
Veda Haccı ve Gadr-i Hum olayı
İmam Muhammed Bâkır, senetli bir şekilde Gadr-i Hum olayını şöyle anlatıyor:

"Resulüllah hac görevini Medine'den, Mekke'ye gidip yerine getirmiştir. O ana kadar hac ve velayet dışında bütün şer'i hükümleri insanlara tebliğ etmişti. Cebrail, Resulüllah'a gelerek, "Ya Muhammed" dedi.

"Allah Sana selam söylüyor. Ve şöyle buyuruyor: Ben canının alacağım her peygamberimin ve her resulümün canını ancak dinimi kemale erdirdikten ve hüccetimi tamamladıktan sonra alırım.

Bu dinden de Senin üzerine tebliğ etmen gereken iki fariza kaldı. Hac farizası ve senden sonrası için velayet ve hilafet farizası, Ben yeryüzünü asla hüccetsiz bırakmadım ve bırakmayacağım."

Cebrail şöyle devam etti:

"Allah Sana haccı kavmine tebliğ etmeni emrediyor. Seninle Medine etrafından ve bedevilerden kimin gitme imkânı varsa onlar da Seninle hac yapsın ki onlara, namazı, zekâtı ve orucu öğrettiğin gibi haccı da öğretesin."

Bunun üzerine Allah Resulü'nün münadisi insanlara şöyle seslendi:

"Allah'ın Resulü hac yapmak istiyor ve önceki şer'i hükümlerde olduğu gibi haccın da hükümlerini size öğretmeyi amaçlıyor."

Böylece Resulüllah yola çıktı ve O'nunla birlikte pek çok insan yola koyuldu. Bu seferde Resulüllah'la beraber hac yolculuğuna çıkanların sayısı yetmiş bin kişi veya üzeriydi.

Resulüllah hac farizasının bitirip Medine'ye doğru yola çıktı. Cuhfe'ye varmadan, Gadr-i Hum denen yere vardığında Cebrail nâzil olup, "Ey Muhammed" dedi Allah şöyle buyuruyor: "Ey Resul, Sana indirileni tebliğ et (insanlara ulaştır) eğer bunu yapmazsan peygamberliğini tebliğ etmemiş gibi olursun. Ve Allah Seni insanlardan koruyacaktır."

Resulüllah bir ucu Cuhfe'ye yaklaşan Müslümanların önde gidenlerinin geriye çağrılmalarını ve geride kalanların da orada toplanmalarını emretti.

Ardından namaza toplanma emri verdi. Orada bulunan ağaçların altının temizlenmesini ve minber şeklinde taşların üst üste konmasını emretti. Ve insanların iyi görebilmesi için onların üzerine çıktı.

Allah'a hamd ü senâ ederek söze başladı.

"Hamd ve senâ; birliğinde yüce, tekliğinde yakın, sultasında celaletli ve erkanında azim olan Allah'a mahsustur.

Allah'ın ilmi, yerlerinde kaldıkları hâlde her şeyi kuşatmıştır. O, bütün yaratıkları kudret ve burhanıyla hakimiyeti altına almıştır.

Allah sürekli olarak şükredilmiş ve sürekli de övülecektir. O yok olmayan bir azametin sahibidir. Yaratan O'dur. Yeniden dirilten de O'dur. Her iş O'na dönmektedir.

Yükseltilmişleri (göklerden ve semavi cisimlerden kinayedir) vücuda getiren, serilenleri (yeryüzünden kinayedir) seren, yerlerin ve göklerin hükümranı, pak, tenzih edilmiş, meleklerin ve ruhun Rabbi, yarattığı her şeye ihsanda bulunan, kendisine yaklaşan herkese lütfeden O'dur. Her göz O'nun gözetimindedir ama gözler O'nu göremez.

Allah ikram edici, hilm sahibi ve tahammül edicidir. Rahmeti her şeyi kuşatmış, nimeti ile hepsine ihsanda bulunmuştur. İntikam almada acele davranmaz ve müstahak olunan azabına hemen teşebbüste bulunmaz.

Bâtınları ve gizlilikleri anlar, içleri bilir, gizlenmişler O'na saklı kalmaz ve gizlilikler O'na karmaşık gelmez. Her şeyi ihata eden O'dur. Her şeye galebe çalan O'dur. Her şeyde kuvvet O'dur; her şey üzerindeki kudret O'dur.

O'nun gibi bir şey yoktur. Hiçbir şey yokken, bir şey var eden O'dur. Daimidir; adalet ile kaimdir. İzzet ve hikmet sahibi olan O'ndan başka bir ilah yoktur.

O gözlerin idrakinden yücedir ama kendisi gözleri derk eder- görür. O, lütuf sahibi ve bilendir. Hiç kimse görmekle sıfatlarına ulaşamaz ve hiç kimse bizzat Aziz ve Celil olan Allah'ın kendisinin kılavuzluk ettiği dışında gizli ve açık niteliği hakkında bir şey elde edemez.

Şahadet ederim ki, O öyle bir Allah'tır ki kutsiyeti, zamanı doldurmuştur. O'nun nuru, ebediyeti kapsamıştır. O, emirlerini istişare edilen kimselerle istişare etmeksizin icra etmektedir; takdirinde ortağı bulunmamakta ve tedbirinde hiçbir yardım görmemektedir.

Yarattığı her şeyi örnek ve misali olmaksızın, hiç kimseden yardım almadan, zahmete katlanmadan, fikir ve çare bulmaya ihtiyaç duymadan yaratmıştır.

Allah yaratıkları icat etti ve onlar da vücuda geldiler, yarattı ve onlar da zahir oldular.

Evet, O, Kendisinden başka ilah olmayan Allah'tır; O ki yaptığı sağlam ve işi güzeldir; zulmetmeyen bir âdil ve işlerin kendisine döndüğü bir kerem sahibidir."

Şahadet ederim ki her şeyin, azameti karşısında tevazu gösterdiği ve her şeyin, izzeti karşısında zelil olduğu ve her şeyin, kudreti karşısında teslim olduğu ve her şeyin, heybeti karşısında huzû gösterdiği (boyun eğdiği) ilah O'dur.

Padişahların padişahı, eflakin (galaksilerin) döndürücüsü, Güneş ve Ay'ı râm eden de O'dur. Her şey tayin edilmiş bir zamanla hareket etmektedir. Süratle birbirlerini takip eden geceyi gündüze ve gündüzü de geceye giydirmektedir. Her inatçı zorbayı döküp kıran ve her isyankar şeytanı helak eden O'dur.

O'nun için bir zıt ve O'nunla birlikte bir eş mevcut değildir; tek ve ihtiyacızdır; doğurulmamış ve doğurmamıştır; O'nun hiçbir benzeri yoktur; tek olan Allah ve azamet sahibi bir Rab'dir.

İstemekte, ardından yerine getirmektedir; irade etmekte ardından mukadder kılmakta; bilmekte, ardından saymaktadır; öldürmekte ve diriltmektedir; fakir kılmakta ve zenginleştirmektedir; güldürmekte ve ağlatmaktadır; yakın kılmakta ve uzaklaştırmaktadır; esirgemekte ve bağışta bulunmaktadır; hükümdarlık O'nundur; hamd ve senâ O'na mahsustur; hayır O'nun elindedir; O, her şeye kâdirdir.

Geceyi gündüze ve gündüzü geceye giydirir; O'ndan başka ilah yoktur. Allah izzet ve mağfiret sahibidir; dualara icabet eden, çok ihsanda bulunan, nefesleri sayandır.

Cin ve insanların Rabbidir. Hiçbir şey O'na zor gelmez, yardım isteyenlerin feryadı O'nu usandırmaz; ısrar edenlerin ısrarı O'nu bıktırmaz, sâlihlerin koruyucusu, kurtuluşa erenlerin başarıya ulaştırıcısı, mü'minlerin ihtiyaç sahibi ve alemlerin Rabbi'dir.

Yarattığı her şeyden dolayı kendisine her hâlde şükredilmesi gereken Allah'tır. O'na hamd ediyorum; sürekli şükrediyorum. Sıkıntı ve rahatlık hâlinde, zorluk ve huzur hâlinde O'na şükrediyorum, O'na, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ediyorum.

O'nun emrini dinliyor, sadece O'na itaat ediyorum, O'nu hoşnut eden şeylere teşebbüste bulunuyorum, itaatinde rağbet ettiğim için ve cezasından korktuğum için O'nun mukadderatı karşısında teslim oluyorum. Zira hilesinden güvende olunmayan (yapılan hilelere uygun zamanında karşılık veren) ve zulmünden korkulmayan (yani asla zulmetmeyen) Allah O'dur.

Allah için nefsim hususunda kulluğumu itiraf ediyorum ve O'nun Rab olduğuna tanıklık ediyorum. Bana vahyettiği her şeyi edâ ediyorum; zira eğer onu edâ etmezsem, Bana azabının ineceğinden korkuyorum.

Şüphesiz O'nun azabının, her ne kadar büyük hile yapsa/düzen kursa da ve dostluğu halis olsa da hiç kimse defedemez. Allah'tan başka ilah yoktur. Allah Bana nâzil buyurduğunu tebliğ etmediğim takdirde, risâletimi edâ etmemiş olacağımı ilan etti. Beni insanların şerrinden koruyacağını garantiledi. Allah kifayet eden ve yücelik sahibidir.

Allah Bana şöyle vahyetmiştir: 'Ey Resul, Rabbinden Sana indirileni tebliğ et, eğer bunu yapmazsan, O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah, Seni insanlardan korur. Doğrusu Allah kâfirlere yol göstermez.'

Ey insanlar, Ben Allah'ın Bana nâzil buyurduğu hiçbir şeyi ulaştırma hususunda kusur etmedim ve Ben bu ayetin nüzul sebebini sizlere beyan ediyorum:

Cebrail üç defa Bana nâzil oldu ve selam sahibi olan -ki O Selam'dır- Rabb'im tarafından bu toplantı yerinde ayağa kalkarak, beyaz ve siyah (ırktan) herkese şunu ilan etmemi emretti: 'Ali bin Ebî Tâlib, Benim kardeşimdir, vasimdir, halifemdir ve Benden sonra imamdır. O'nun Bana nispet makamı, Harun'un Musa'ya olan makamı gibidir; şu farkla ki Benden sonra peygamber gelmeyecektir.

O, Allah ve Resulü'nden sonra sizlerin velisidir (velayet ve tasarruf sahibidir)' diye ilan etmemi emretti. Allah, bu konuda Kitabından Bana bir de ayet nâzil buyurdu: 'Şüphesiz sizin veliniz, Allah, Resulü, iman edip namaz kılanlar ve rükû hâlinde zekat veren müminlerdir.'

Namaz kılıp rükû hâlinde zekat veren ve her hâlinde Aziz ve Celil olan Allah'a yönelen kimse Ali ibn Ebî Tâlib'dir.

Ey insanlar, Ben Cebrail'den Benim için Allah'tan, Beni bu önemli şeyi tebliğ etmekten mazur görmesini dilemesini istedim. Zira takva sahiplerinin azlığını, münafıkların çokluğunu, kınayanların fesadını, İslam'ı alaya alanların hilelerini biliyorum. Onlar Allah'ın, Kitabında kendilerini şöyle nitelendirdiği kimselerdir:

'Hani siz, onu dillerinizle birbirinize yetiştiriyor, ağızlarınızla hiçbir bilgi sahibi olmadığınız bir şeyi söylüyor ve onu kolay sanıyordunuz. Halbuki o Allah katında büyük bir günahtır.'

Hakeza, münafıklar defalarca Bana eziyette bulundular ve Beni 'uzun' (her söze kulak asan kimse) olarak adlandırdılar. Onlar, Ali'nin Benden ayrılmaması, Benim kendisine teveccüh etmem sebebiyle böyle olduğumu sandılar.

Sonunda Aziz ve Celil olan Allah şu ayeti nâzil buyurdu: '(Yine o münafıkların içinde) O (Peygamber her söyleneni dinleyen) bir kulaktır, diyerek Peygamberi incitenler de vardır. De ki: O sizin için bir hayır kulağıdır.'

Eğer Ben, Bana bunu (her söze kulak veren kimse olmayı) isnat edenleri açığa vurmak istersem, edebilirim. Eğer onların şahsına işaret etmek istersem, işaret de edebilirim, Eğer onları alametleriyle tanıtmak istersem, tanıtabilirim. Ama Allah'a yemin olsun ki Ben onların işi hususunda yücelik gösterdim.

Bütün bunlardan sonra Ali hakkında Bana nâzil olan şeyi tebliğ etmediğim takdirde, Allah asla Benden razı olmayacaktır."

Hz. Peygamber (s.a.v.) daha sonra şu ayeti tilavet buyurdu:

"Ey Elçi! Rabbinden Sana indirileni tebliğ et, eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah Seni insanlardan korur. Doğrusu Allah kâfirlere yol göstermez."

"Ey insanlar, biliniz ki Allah Muhacirler'e, Ensar'a ve onlara iyilikle tâbi olanlara, köylüye ve şehirliye, Arab'a, ve Acem'e, özgüre ve köleye, büyüğe ve küçüğe, beyaza ve siyaha, O'na (Ali'ye) itaat etmeyi farz bilmiş, O'nu imam ve yetki sahibi kılmıştır.

Her muvahhid için O'nun hükmünü icra etmesi, sözüyle amel etmesi, emrini kabullenmesi gerekir.

Her kim O'na muhalefet ederse, mel'undur. Her kim O'na tâbi olursa ve O'nu tasdik ederse, Allah'ın rahmetine mazhar olacaktır. Allah O'nu ve O'nu dinleyip kendisine itaat eden herkesi bağışlamıştır.

Ey insanlar, bu, böylesine bir toplulukta ayağa kalktığım son defadır. O halde işitiniz, itaat ediniz; Rabbiniz olan Allah'ın emri karşısında teslim olunuz.

Zira Aziz ve Celil olan Allah-u Teâlâ sizin mevlânız ve ma'budunuzdur. Allah'tan sonra, (şu anda) ayakta sizleri muhatap kılan, O'nun Resulü olan Muhammed sizin velinizdir.

Benden sonra da Ali Allah'ın emriyle sizin veliniz ve imamınızdır. İmamet makamı ondan sonra da Allah ve Resulü'yle görüşeceğiniz güne (Kıyamete kadar O'nun evlatlarından olan Benim neslimin hakkıdır.

Allah'ın helal kıldığı hususlar dışında bir helal yoktur. Allah'ın sizlere haram kıldığı şey dışında da bir haram yoktur. Aziz ve Celil olan Allah Bana helal ve haramı tanıtmış ve Rabb'imin Kitabından, helal ve haramından Bana öğrettiği her şeyi de Ben ona ifâze etmişim (öğretmişim).

Ey insanlar, Allah var olan her ilmi Bende bir araya toplamıştır. Ben de öğrendiğim her ilmi takva sahiplerinin imamında (Ali'de bir araya) topladım. Var olan her ilmi mutlaka Ali'ye öğrettim. O'dur (Allah'ın Kur'an'da zikrettiği) imam-ı mübin (apaçık imam).

Ey insanlar, O'ndan (Ali'den) başkasına yönelerek sapıklığa düşmeyin, O'ndan yüz çevirmeyin; O'nun velayetinden ayrılmayın. O, hakka hidayet eder ve hak ile amel eder. Bâtılı iptal eder ve bâtıldan sakındırır. Allah yolunda kınayıcıların kınaması O'na engel olamaz.

O (Ali), Allah'a ve Resulü'ne iman eden ilk kimsedir. Bana iman hususunda hiç kimse O'ndan öne geçmemiştir.

O, canıyla Allah Resulü'nün yolunda her türlü fedakarlığa katlanmıştır.

İnsanlardan hiç kimse O'nunla Allah'a ibadet etmediği bir zamanda, O, Allah Resulü'yle birlikteydi.

Namaz kılan ilk kimse O'dur. Benimle birlikte Allah'a ibadet eden ilk kimse de O'dur. Allah tarafından yerime yatağıma yatmasını emrettim. O da canını Bana feda ederek Benim yerime yatağıma yattı.

Ey insanlar, O'nu üstün bilin; hiç şüphesiz, Allah O'na üstünlük vermiştir. O'nu kabul edin; şüphesiz Allah O'nu tayin etmiştir.

Ey insanlar, O, Allah tarafından tayin edilen imamdır. Her kim O'nun velayetini inkar ederse, şüphesiz Allah tevbesini kabul etmez ve O'nu bağışlamaz.

Allah'ın O'na muhalefet eden kimseye böyle davranacağı kesindir. Allah O'na böyle yapar ve O'nu ebediyete kadar, sonsuza dek şiddetli azapla azaplandırır.

O hâlde O'na muhalefet etmekten sakının. Aksi takdirde yakıtı insanlarla taşlar olan ve kâfirler için hazırlanan ateşe dûçar olursunuz.

Ey insanlar, Allah'a yemin olsun ki önceki peygamberler ve elçiler Bana müjde vermişlerdir ve ben Allah'a yemin olsun ki peygamber ve elçilerin sonuncusuyum, gök ve yerdeki bütün yaratıkların üzerinde hüccetim.

Her kim bu konuda şek ederse cahiliye küfrü gibi kâfir olmuş olur. Her kim bu sözümden bir şeyde şek ederse Bana nâzil olmuş olan her şeyden şek etmiştir.

Her kim imamların birinden şüphe ederse onların tümünden şüphe etmiştir ve kim bizim hakkımızda şüpheye kapılırsa, hiç şüphesiz ateştedir.

Ey insanlar, Allah, bu üstünlüğü Bana bağışta bulunmuştur; bu O'nun Bana bir nimeti ve O'ndan Bana bir ihsandır. O'ndan başka ilah yoktur. Ebediyete kadar, sonsuza dek, her hâliyle O'na hamd ve senâda bulunuyorum.

Ey nisanlar, Ali'yi üstün biliniz. Zira o, Allah rızk indirdiği ve yaratıklar baki kaldığı müddetçe kadın ve erkek tüm insanların en üstünüdür. Bu sözü reddeden ve O'nunla uyumlu olmayan kimse mel'undur, mel'undur; gazaba uğramıştır, gazaba uğramıştır!

Biliniz ki Cebrail, Allah tarafından bu haberi Benim için nâzil kıldı ve şöyle buyurdu: 'Her kim Ali'ye düşmanlık eder ve velayetini kabul etmezse, lanetim ve gazabım onun üzerine olsun.'

Herkes yarın için önceden ne göndereceğine baksın. Ali'ye muhalefet etmekten ve ayağı sabit olduktan sonra sürçmesinden dolayı Allah'tan korksun. Allah yaptıklarınızdan hiç şüphesiz haberdardır.

Ey insanlar, Kur'an hakkında tefekkür ediniz, ayetlerini anlamaya çalışınız; muhkem ayetlerine bakınız, müteşabih ayetlerinin ardından koşmayınız.

Allah'a yemin olsun ki Kur'an'ın bütününü sizlere beyan edebilecek ve tefsirini sizler için açıklayabilecek olan kimse, Benim elinden tuttuğum, O'nu kendime doğru yükselttiğim, pazısından tuttuğum, iki elimle kaldırdığım ve sizlere, 'Ben kimin mevlâsıysam bu Ali de onun mevlâsıdır' diye bellettiğim kimsedir ve O Benim kardeşim ve vasim (yerime geçecek olan) Ali b. Ebî Tâlib'dir. O'nun velayeti, Bana vahiy nâzil buyuran Aziz ve Celil olan Allah tarafındandır.

Ey insanlar, Ali ve O'nun soyundan olan temiz çocuklarım, sıkl- i asgardır (daha küçük değerli emanet) ve Kur'an ise sıkl-i ekberdir (daha büyük değerli emanet).

Bu ikisinden her biri diğerini haber vermekte ve onunla uyum içinde bulunmaktadır. Onlar Kevser havuzunun başında yanıma gelinceye kadar asla birbirinden ayrılmazlar. Biliniz ki onlar, insanlar arasında Allah'ın emin kulları ve yeryüzündeki hakimleridir.

Biliniz ki Ben edâ ettim!

Biliniz ki Ben tebliğ ettim!

Biliniz ki Ben duyurdum!

Biliniz ki Ben açıkladım!

Biliniz ki Allah buyur-muştur ve Ben Aziz ve Celil olan Allah adına konuşuyorum.

Biliniz ki Mü'minlerin Emiri sadece Benim şu kardeşimdir.

Biliniz ki Mü'minlerin Emiri olmak, Benden sonra O'ndan başka hiç kimse için helal değildir."

Daha sonra Hz. Peygamber (s.a.a) eliyle Ali'nin (a.s.) pazısından tuttu ve yukarı kaldırdı. Mü'minlerin Emiri (a.s.) ise Hz. Peygamber (s.a.v) minberin üstüne çıktığı zamandan beri, O'ndan bir basamak aşağıda bulunuyordu.

Hz. Peygamber'in yüzüne (s.a.v.) oranla sağ tarafa meyletmişti ve dolayısıyla da her ikisi de bir mekanda durmuş gibiydiler.

Sonra Hz. Peygamber (s.a.v) elini kaldırdı. Her ikisi de elini göğe doğru açtı. Ali'yi (a.s) yerinden kaldırdı ve ayağı Hz. Peygamber'in (s.a.v) diziyle aynı hizaya geldi. Daha sonra Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu:

"Ey insanlar, bu Ali'dir; O Benim kardeşim, vasîm, ilmimi toplayan ve ümmetim arasında iman eden kimseler üzerinde halifemdir.

Aziz ve Celil olan Allah'ın Kitabı'nı tefsir etmekte, Allah'a davet etmekte, Allah'ı razı eden şeylerle amel etmekte, Allah'ın düşmanlarıyla savaşmakta, Allah'a itaatle dostluk etmekte ve Allah'a isyan etmekten sakındırmakta Benim yerime geçen kimsedir.

Allah Resulü'nün halifesi O'dur; Mü'minlerin Emiri odur; Allah tarafından hidayet imamı O'dur. Nâkısîn (ahdini bozan Cemel ashabı), Kâsıtîn (Zulmeden Muaviye taraftarları) ve Mârikîn'i (dinden çıkan Hâriciler'i) Allah'ın emriyle öldüren odur.

Allah şöyle buyurmuştur: 'Nezdimde söz değişmez.'

Ey Rabbim, Senin emrinle şöyle diyorum: Allah'ım, Ali'yi seven kimseyi sev, Ali'ye düşman olan kimseye düşman ol; O'na yardım edene yardım et, O'nu yalnız bırakan kimseyi Sen de yalnız bırak. Ali'yi inkar eden kimseye lanet et; Ali'nin hakkını inkar eden kimseye gazap et.

Ey Rabbim, Sen, bu konu aydınlandıktan ve Ali'yi bugün tayin ettikten sonra şu ayeti Bana nâzil buyurdun: 'Bugün, size dininizi kemâle erdirdim, üzerinize olan nimetimi tamamladım, din olarak sizin için İslam'ı beğendim.'

'Kim, İslam'dan başka bir dine yönelirse, onunki kabul edilmeyecektir. O, ahirette de kaybedenlerdendir.'

Ey Rabbim, Seni de şahit tutuyorum ki Ben tebliğ ettim.

Ey insanlar, Allah dininizi imametle kâmil buyurmuştur. O halde kıyamet gününe, Aziz ve Celil olan Allah'ın huzuruna varılacağı güne kadar, her kim O'na ve Benim çocuklarımdan ve O'nun soyundan gelecek vasîlere iktida etmezse, böyle kimselerin amelleri dünya ve ahirette yok olmuş olur ve sürekli azap içinde bulunurlar; azapları asla hafifletilmez ve onlara mühlet de verilmez.

Ey insanlar, bu Ali, sizlerden Bana en çok yardım eden, Bana en lâyık olan, Bana en yakın bulunan ve nezdimde en değerli olan kimsedir.

Aziz ve Celil olan Allah ve Ben O'ndan razıyız. Kur'an'da Ali dışında hiç kimse hakkında rızayet ayeti (kendisinden razı olunduğunu bildiren bir ayet) inmemiştir.

Allah, mü'minlere hitap ettiği her yerde önce O'na hitap etmiştir. Kur'an'da var olan övgü ayetleri O'nun hakkındadır ve Allah, İnsan Sûresi'nde sadece O'nun cennete gireceğine şahadette bulunmuştur. Bu sûreyi O'ndan başkası hakkında nâzil buyurmamış ve bu sûreyle O'ndan başkasını övmemiştir.

Ey insanlar, o (Ali), Allah'ın dininin yardımcısı, Allah Resulü'nün savunucusudur. O, takvalı, temiz, hidayet eden ve hidayet olmuş kimsedir. Peygamberiniz en iyi Peygamber, vasîniz en iyi vasî, O'nun çocukları da en iyi vasîlerdir.

Ey insanlar, her peygamberin soyu kendi sulbündendir. Ama Benim neslim, Mü'minlerin Emiri Ali'nin sulbündendir.

Ey insanlar, Şeytan Adem'i hasetle cennetten dışarı çıkardı. Sakın Ali'ye haset etmeyiniz. Aksi taktirde amelleriniz boşuna gider, ayaklarınız sürçer, Adem bir sürçme sebebiyle yeryüzüne gönderildi.

Oysa Adem Aziz ve Celil olan Allah'ın seçtiği kimseydi. O halde sizler, aranızda Allah'ın düşmanları olduğu hâlde nasıl bir halet içinde olacaksınız?

Biliniz ki sadece şekavet sahibi kimse Ali'ye düşmanlık eder ve sadece takva sahibi kimse Ali'yle dost olur. Ali'ye sadece halis mü'min olan kimse iman eder. Allah'a yemin olsun ki Asr Sûresi Ali hakkında nâzil olmuştur:

'Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Asr'a and olsun ki, insan hiç şüphesiz hüsran içindedir. Asra and olsun ki iman eden, hak ve sabırdan hoşnut olan Ali dışında tüm insanlar hüsran içindedir.'

Ey insanlar, Ben Allah'ı şahit tuttum, risâletimi sizlere tebliğ ettim, peygamberin sadece açıkça tebliğ etmeden başka bir sorumluluğu yoktur. Ey insanlar, Allah'tan hakkıyla korkun ve dünyadan sadece Müslüman olarak ayrılın.

'Ey kitap verilenler, bir takım yüzleri silip dümdüz ederek arkalarına çevirmeden, yahut cumartesi ashabını (Yahudileri) lanetlediğimiz gibi lanetlemeden önce, elinizdeki Kitab'ı tasdik ederek indirdiğimiz Kur'ân'a iman edin.'

Ey insanlar, Allah'a yemin olsun ki bu ayette kendilerini isim ve soylarıyla bildiğim ashabımdan bir grup kastedilmiştir. Ama onları ifşa etmemekle görevlendirildim. O halde her kim amel ederse, kalbinde Ali'ye karşı taşıdığı sevgi veya kinle mutabık olan şeyi bulacaktır.

Ey insanlar, Aziz ve Celil olan Allah tarafından Bana bir nur verilmiş, Benden sonra Ali b. Ebi Tâlib'e ve O'ndan sonra da Mehdi-i Kâime kadar, O'nun nesline verilmiştir. Mehdi de Allah'ın hakkını ve bize ait olan her hakkı geri alır.

Zira Aziz ve Celil olan Allah bize kusurda bulunanlara, düşmanlık gösterenlere, muhaliflere, hainlere, günahkârlara, zâlimlere ve tüm âlemlerden gasp edenlere karşı hüccet karar kılmıştır.

Ey insanlar, sizleri Allah'tan korkutuyorum ve uyarıyorum ki Ben Allah'ın Resulü'yüm. Benden önce de peygamberler var olmuştur. Ben ölür veya öldürülürsem, sizler gerisin geriye mi döneceksiniz?

Her kim gerisin geriye dönerse, Allah'a hiçbir zarar veremez. Allah çok yakında şükredenlere ve sabredenlere mükafat verecektir.

Biliniz ki sabır ve şükürle nitelendirilen Ali'dir. Ondan sonra da O'nun neslinden olan çocuklarım da aynen böyledir.

Ey insanlar, Müslüman oluşunuz sebebiyle Bana, hatta Allah'a minnet etmeye kalkışmayın. Aksi taktirde Allah amellerinizi ortadan kaldırır. Size gazap eder ve Allah sizleri ateşten ve (erimiş) bakırdan alevlere müptela kılar; şüphesiz Rabb'iniz pusudadır.

Ey insanlar, benden sonra da ateşe davet edecek olan önderler olacaktır; onlar kıyamet günü yardım görmezler. Ey insanlar Allah ve Ben onlardan uzağız.

Ey insanlar, onlar ve yardımcıları, onlara tâbi olanlar, onları takip edenler, ateşin en alt derecesinde olacaklardır ve kibirli kimselerin yeri ne de kötüdür! Biliniz ki onlar, Ashab-ı Sahife'dir. O halde, sizden her biriniz kendi sahifesine baksın."

Râvi şöyle diyor: "Hz. Peygamber (s.a.v.), Ashab-ı Sahife adını zikredince insanların çoğu Hz. Peygamber'in bu sözden neyi kastettiğini anlamadılar. Kendileri için bir soru teşkil etti. Oradakilerden çok azı Hz. Peygamber'in maksadını anlayabildi.

"Ey insanlar, Ben hilafet emrini kıyamet gününe kadar imamet veraseti olarak neslime emanet ediyorum. Ben tebliğ etmekle görevli olduğum şeyi tebliğ ettim ki, burada hazır olan ve olmayan, dünyaya gelen ve gelmeyen herkese hüccet olsun. O halde, kıya-met gününe kadar, burada hazır olanlar hazır olmayanlara ve babalar çocuklarına ulaştırsınlar.

Çok yakında Benden sonra imameti padişahlık olarak zulüm ve zorbalıkla alacaklardır. Allah gasp edenlere ve (bu hakka) tecavüzde bulunanlara lanet etsin. Bu esnada insanlar ve cinler, sizlere dökülmesi gerekeni döker, sizlere ateş ve (erimiş) bakırdan alevler gönderir ve siz onu asla defedemezsiniz.

Ey insanlar, Aziz ve Celil olan Allah sizleri, kötüyü iyiden ayırt etmek için başıboş bırakmamıştır, Allah sizleri gaipten haberdar kılmamıştır.

Ey insanlar Allah, kıyamet kopmadan önce yalanlamaları sebebiyle bayındır olan her bölgeyi helak edecektir ve onu Mehdi'nin hakimiyeti altına geçirecektir. Allah kendi vaad ettiği şeyi uygulayacaktır.

Ey insanlar, sizden öncekilerin çoğu helak oldu. Allah onları helak etti ve gelecek nesilleri de helak edecek olan O'dur. Allah-u Teâlâ şöyle buyurmuştur: 'Öncekileri yok etmedik mi? Ardından, sonrakileri de onlara katarız. Suçlulara böyle yaparız. O gün yalanlamış olanların vay haline!'

Ey insanlar, Allah Bana emretmiş ve Beni sakındırmıştır. Ben de Allah'ın emriyle Ali'ye emrettim ve O'nu sakındırdım. Emir ve yasaklama ilmi O'nun nezdindedir.

O halde, O'nun emrini dinleyiniz ki esenlikte kalasınız. O'na itaat edin ki hidayet bulasınız. O'nun yasaklamalarını kabul edin ki doğru yolda olasınız ve O'nun maksat ve muradına doğru hareket edersiniz ve bilinmedik yollar sizleri onun yolundan alıkoymasın.

Ey insanlar, Ben Allah'ın uymayı emrettiği doğru yoluyum, Benden sonra da Ali ve sonra O'nun neslinden olan çocuklarım da hidayet imamlarıdır. Hakka hidayet eder hakkın yardımıyla adalet üzere davranırlar."

Daha sonra Hz. Peygamber (s.a.v) şu ayeti tilavet buyurdu:

"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Hamd âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur..."

Hamd Suresi'ni sonuna kadar okudu ve daha sonra şöyle buyurdu: "Bu sûre Benim hakkımda nâzil olmuştur. Allah'a yemin olsun ki onlar (imamlar) hakkında nâzil olmuştur. Genel olarak onlara şamildir; özel olarak da onlar hakkındadır. Onlar Allah'ın dostlarıdır; onlara bir korku yoktur ve onlar asla üzülmezler. Biliniz ki Allah'ın hizbi galip gelecektir.

Biliniz ki onların düşmanları, sefihler (beyinsizler), sapıklar ve şeytanın kardeşleridir. Onlar batıl şeyleri gurur yüzünden birbirine iletirler.

Biliniz ki Ehl-i Beyt'in dostları ise Allah'ın Kitabı'nda kendilerini zikrettiği ve haklarında şöyle buyurduğu kimselerdir: 'Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir millettir, babaları veya oğulları veya kardeşleri ya da akrabaları olsa bile Allah'a ve Peygamberine karşı gelenlere sevgi beslediklerini görmezsin. İşte Allah, imanı bunların kalplerine yazmıştır.'

Biliniz ki Ehl-i Beyt'in dostları Aziz ve Celil olan Allah'ın kendilerini nitelendirdiği ve haklarında şöyle buyurduğu kimselerdir: 'İnanıp da imanlarına herhangi bir haksızlık karıştırmayanlar var ya, işte güven onlarındır ve onlar doğru yolu bulanlardır.'

Biliniz ki onların (Ehl-i Beyt'in) dostları iman edenler ve şüpheye düşmeyen kimselerdir.

Biliniz ki onların (Ehl-i Beyt'in) dostları esenlikle ve güven içinde cennete girenlerdir. Melekler selâmla onları karşılamaya gelirler ve şöyle derler: Selam olsun size, tertemiz oldunuz. O halde ebedi olarak cennete giriniz.

Biliniz ki Ehl-i Beyt'in dostları, cennetin kendilerinin olduğu ve içinde hesapsız rızıklanan kimselerdir.

Biliniz ki Ehl-i Beyt'in düşmanları ise ateşin alevleri içine girecek olan kimselerdir. Biliniz ki Ehl-i Beyt'in düşmanları cehennemden kaynadığı halde korkunç bir ses duyan ve cehennemin alevlenmesini gözleriyle gören kimselerdir.

Biliniz ki Ehl-i Beyt'in düşmanları Allah'ın haklarında şöyle buyurduğu kimselerdir: 'Her ümmet girdikçe kendi yoldaşına lânet eder.'

Biliniz ki Ehl-i Beyt'in düşmanları Allah'ın haklarında şöyle buyurduğu kimselerdir: 'Oraya atıldıkları zaman, bekçileri onlara: 'Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?' diye sorarlar. Onlar; 'Evet; doğrusu bize bir uyarıcı geldi fakat biz yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmemiştir, siz büyük bir sapıklık içindesiniz demiştik' derler. Çılgın alevli cehennemlikler yok olsunlar!'

Biliniz ki Ehl-i Beyt'in dostları, gizlide Rab'lerinden korkan ve kendileri için mağfiret ve büyük ecir bulunan kimselerdir.

Ey insanlar, ateşin alevleri ve büyük ecir arasındaki fasıla ne de uzundur!

Ey insanlar, bizim düşmanlarımız, Allah'ın kendilerini kınadığı ve lanet ettiği kimselerdir. Bizim dostlarımız da Allah'ın kendilerini methettiği ve sevdiği kimselerdir.

Ey insanlar, biliniz ki Ben uyarıcı ve korkutucuyum, Ali de müjdeleyicidir.

Ey insanlar, biliniz ki Ben uyarıcıyım ve sakındırıcıyım, Ali ise hidayet edicidir.

Ey insanlar, biliniz ki Ben Peygamberim, Ali ise Benim halifemdir.

Ey insanlar, biliniz ki Ben Peygamberim ve Ali de bundan sonra Benim vasîm ve imamdır. Ondan sonraki imamlar da onun evlatlarıdır. Biliniz ki Ben onların babasıyım, onlar da O'nun (Ali'nin) sülbünden vücuda gelecektir.

Biliniz ki imamların sonuncusu, bizden kıyam edecek olan, Mehdi'dir. Dinlere galip gelecek olan, O'dur; zâlimlerden intikam alacak olan, O'dur; kaleleri fetheden ve onları yok eden kimse de O'dur; şirk ehlinden her kabileye üstün gelen ve onları hidayet eden, O'dur.

Biliniz ki Allah'ın veli kullarına ait her kanın intikamını alacak olan O'dur. Allah'ın dinine yardım edecek olan da O'dur.

Biliniz ki derin denizden istifade eden O'dur; her fazilet sahibine fazileti miktarınca karşılık verecek olan O'dur. Allah'ın seçtiği ve seçkin kıldığı kimse O'dur. Her ilmin vârisi ve her anlayışı ihata eden O'dur.

Biliniz ki Rabb'inden haber veren O'dur, ilahi ayetleri yukarı yükselten O'dur; hidayete eren temeli sağlam kimse O'dur ve işlerin kendisine ısmarlandığı kimse de O'dur.

Öncekilerin müjdelediği kimse O'dur. Hüccet olarak bâki kalacak olan O'dur ve O'ndan sonra hiçbir hüccet yoktur. Var olan her hak O'nunladır ve var olan her nur O'nun nezdindedir.

Biliniz ki O galibi olmayan kimsedir. Hiç kimseye O'nun aleyhine yardım edilmez. Allah'ın yeryüzündeki velisi, kulları arasında hükmedicisi, gizli ve açık eminidir.

Ey insanlar, Ben sizler için açıkladım ve sizlere anlattım. Ben-den sonra sizlere anlatacak olan da Ali'dir.

Biliniz ki Ben, hutbemin sonunda sizleri biat etmek ve O'na ikrarda bulunmak için elinizi uzatmaya davet ediyorum ve Benden sonra sizleri kendisiyle biatleşmeye davet ediyorum.

Biliniz ki Ben Allah'a biat ettim, Ali de Bana biat etti ve Ben de Allah tarafından O'nun için sizlerden biat alıyorum.

Nitekim Allah-u Teâlâ şöyle buyurmuştur: 'Şüphesiz Sana baş eğerek el-lerini verenler (biat edenler), Allah'a baş eğip el vermiş sayılırlar.

Allah'ın eli onların ellerinin üstündedir. Verdiği bu sözden dönen, ancak kendi aleyhine dönmüş olur ve kim Allah'a verdiği sözde vefalı davranırsa, Allah ona büyük bir ödül verecektir.'

Dikkat edilirse, Resulüllah, hutbenin 7 ayrı yerinde Hz. Ali'yi halife ve imam olarak ilan etmiştir:

1- "Ali b. Ebi Tâlib benim kardeşimdir, vasimdir, halifemdir."

2- "Ey insanlar, biliniz ki, Allah Muhacirler'e, Ensar'a ve onlara iyilikle tâbi olanlara, köylüye ve şehirliye, Arab'a ve Acem'e, özgüre ve köleye, büyüğe ve küçüğe, beyaza ve siyaha Ali'ye itaat etmeyi farz kılmış, O'nu imam ve yetki sahibi kılmıştır."

3- "Benden sonra da Ali Allah'ın emriyle sizin veliniz ve imamınızdır. İmamet makamı ondan sonra da Allah ve Resulü ile görüşeceğiniz güne kadar O'nun evlatlarından olan Benim neslimin hakkıdır."

4- "Ali, Allah tarafından tayin edilen imamdır."

5- "İyi bilin ki, Mü'minlerin Emiri ancak Benim şu kardeşimdir. Mü'minlerin Emiri olmak Benden sonra O'ndan başka hiç kimse için helal değildir."

6- "Ey insanlar, bu Ali'dir. O Benim kardeşim, vasim, ilmimi toplayan ve ümmetim arasında iman eden kimseler üzerinde halifemdir."

7- "Ey insanlar, Ben hilafet emrini kıyamet gününe kadar imamet veraseti olarak neslime emanet ediyorum."

Resulüllah, Hz. Ali'yi insanların en üstünü olarak ilan etmiş ve ashabına O'na muhalefet etmemelerini emretmiştir:

"... Ey insanlar, Ali'yi üstün bilin zira O, Allah rızık indirdiği ve yaratıklar bâki kaldığı müddetçe kadın ve erkek tüm insanların en üstünüdür. Bu sözü reddeden ve O'nunla uyumlu olmayan kimse mel'undur, mel'undur, gazaba uğramıştır, gazaba uğramıştır..."

Rivayete göre Peygamberimiz Hz. Ali için bir çadır kurulmasını emretti ve Müslümanlara da gruplar halinde yanına girerek Emirü'l-Mü'minin sıfatıyla O'nu selamlamalarını emretti.

Bütün Müslümanlar bunu yaptılar. Hatta o sırada Hz. Peygamberin yanında bulunan eşleri ve diğer Müslümanların hanımları da çadıra girip Emirü'l-Mü'minin olarak Hz. Ali'yi selamladılar.

Hz. Ali'yi tebrik edenlerin başında Ebu Bekir ve Ömer vardı. Hz. Ömer, "Ne mutlu Sana ey Ebu Tâlib'in oğlu! Artık Benim ve bütün erkek ve kadının mü'minlerin mevlâsı oldun" dedi.

Gadr-i Hum hadisini 300'den fazla âlim müsned olarak 100'den fazla sahabeden rivayet etmişlerdir.

Gadr-i Hum hadisini rivayet eden âlimlerden bazıları şunlardır:

1- İmam Fahreddin Razi, Mefatih'ul-Gayb Tefsiri
2- İmam Ahmed Salebi, Keşful-Beyan Tefsiri
3- Celaluddin Suyûti, Durrü'l-Mensur
4- Ebu'l Hasan Ali b. Ahmed-i Vahidi en-Nişaburi, Esbab'un-Nüzûl
5- Muhammed b. Cerir Taberi, Tefsir-i Kebir
6- Hafız Nuaym İsfahani, Ma Nezele Min'el Kur'ani Fi Ali ve Hilyetu'l Evliya
7- Muhammed b. İsmail Buhari, Tarih, c. 1 sy. 375
8- Müslim b. Haccac Nişaburi, Sahih c. 2, sy. 325
9- Ebu Davud Secistani, Sünen
10- Muhammed b. İsa Tirmizi, Sünen
11- Hafız b. Ukde, Kitabul Velayet
12- İbn Kesir-i Şafii Dimaşki, Tarih
13- İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, sy. 281
14- Ebu Hamid b. Muhammed Gazali, Sırru'l Alemin
15- İbn Abdulbir, İstiab
16- Eş-Şafii, Metalib'us-Sevl, sy. 16
17- İbn Megazili eş-Şafii, Menakıb
18- Nuruddin b. Sabbağ el-Maliki, El-Fusulu'l Mühime, sy. 24
19- Hüseyin b. Mes'ud Beğevi "Mesabih'us-Sünne"de
20- Ebu'l Müeyyid Muvaffak b. Ahmed Hatib Harezmi, Menakıb
21- Mecduddin b. Esir Muhammed eş-Şeybani, Cami'ul-Usul
22- Hafız Ebu Abdurrahman Ahmed b. Ali Nesai, Hasais'ul- Alevi ve Sünen
23- Süleyman Belhi el-Hanefi, Yenabi'ul-Mevedde
24- Ahmed. b. Hacer el-Mekki, Es-Savaik'ul Muhrika ve El- Menh'ul-Melekiyye. (İbn-i Hacer, Savaik'in 1. bâbının 25. sayfa-sında şöyle diyor:
"Gadr-i Hum hadisi hiçbir şek ve şüphe taşımayan sahih bir hadistir. İçinde Tirmizi, Nesai ve Ahmed b. Hanbel'inde bulundu-ğu bir cemaat tarafından rivayet edilmiştir. Gerçekten onu rivayet edenler oldukça çoktur).
25- İbn Mâce el-Kazvini, Sünen
26- Hakim Nişaburi, Müstedrek
27- Süleyman b. Ahmed Taberani, Evset
28- İbn Esir-i Cezri, Usdü'l-Gabe
29- İbn Cevzi, Tezkiret'ul-Havass'il-Ümme, sy. 17
30- Ebu Ömer b. Abdurrabbih, İkd'ul-Ferid
31- Allame Semhudi, Cevahiru'l-Akdeyn
32- İbn Teymiyye, Minhac'us-Sünne
33- İbn Hacer Askalani, Feth'ul-Bari ve Tehzib'ut-Tehzib
34- Zimahşeri, Rebi'ul-Ebrar
35- Ebu Said Secistani, Kitab'ud-Diraye Fi Hadis'il-Velaye
36- Ubeydullah b. Abdullah Haskani, Duat'ul Hüda ila Eda-i Hak'kil Muvalat
37- Rezin b. Muaviye el-Abdurey, El-Cem'u Beyn'es-Sihah'is-Sitte
38- İmam Fahr-i Razi, Erbain'de bütün ümmetin bu hadis üze-rinde icma ettiğini söylemektedir.
39- Mukbili, Ehadis'ul-Mütevatire
40- Suyûti, Tarih'ul-Hülafa
41- Mir Seyyid Ali Hemedani, Meveddet'ül Kurba
42- Ebu'l-Feth, Hasais'ul-Alevi
43- Hace Parsa-i Buhari, Fasl'ul-Hitab
44- Celaluddin Şirazi, Erbain
45- Abdurrauf el-Menavi, Feyz'ul-Kadir Fi Şerh-i Cami'is-Sağir
46- Muhammed b. Yusuf Genci eş-Şafii, Kifayet'ut-Talib'in, 1. bâb
47- İbrahim b. Muhammed Himvini, Feraid'us-Simtayn
48- Kadı Fazlullah b. Ruzbehani, İbtat'ul-Batıl
49- Muhammed b. Ahmed Şerbini, Sirac'ul-Münir
50- Ebu'l Feth Şehristani eş-Şafii, Milel ve Nihel
51- İbn Asakir Ebu'l-Kasım Dimaşki, Tarih-i Kebir
52- İbn Ebi'l-Hadid el-Mutezili, Nehcü'l-Belağa Şerhi
53- Alauddin Simnani, Urvet'ül-Vüska
54- İbn Haldun, "Tarih" kitabının mukaddimesinde
55- Mevla Ali Muttaki Hindi, Kenzu'l-Ummal
56- Şemsuddin Ebu'l-Hayr Dimaşki, Esne'l-Metalib
57- Seyyid Şerif Hanefi el-Curcani, Şerh-i Mevakıf
58- Yahya b. Şeref'un-Nebevi, Tehzib'ul-Esma re'l-Lugat
59- Hafız Ebu Bekir Hatib-i Bağdadi, Tarih-i Bağdadi
60- Nizamuddin Nişaburi, Tefsiru'l-Garaib'ul-Kur'an (Burada adı geçen Ehl-i Sünnet âlimleridir).
Taberi, El-Velayet Fi Tarik-i Hadis'il Gadir adlı kitabında bu hadisi 70'den fazla şekilde Hz. Peygamberden nakletmiştir.

İbni Ukde-i Kufi, Velayet adlı risalesinde bu hadisi 170 kişiden nakletmiştir. Muhammed b. Ömer-i Bağdadi bu hadisi 25 yoldan nakletmiş, bu konuda 26 eser yazmıştır." (Prof. Dr. Haydar baş İmam Ali eserinden)
Şirket kuruluşları yavaşladı
Kapanan şirketlerde artış var
Aksaray'da korkunç kaza
Yolcu otobüsü devrildi: 7 ölü
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler
Namaz ve hikmeti
Hamas'ın lider kadrosu yine değişecek
Sinvar da şehit düştü?
Hollanda ilk sırada
Türkiye'nin emeklileri sondan üçüncü!
Şimşek'in politikaları nefes aldırmıyor
Sanayici şeytan üçgeninde boğuluyor
2025 bütçesi bağlandı!
Açık hedefi dudak uçuklattı
İşte açılımın ve yeni anayasanın gerçek nedeni
Babüroğlu: Türkiye buna ikna edildi
Katiller yine okul vurdu
İsrail Gazze'de 22 kişiyi daha katletti
Merkez Bankası faiz kararını verdi
Yüzde 50'de sabit kaldı
Uzmanı Sivas depremini yorumladı
'Ölü fay harekete geçti'
MSB bilgilendirme toplantısı yaptı
Bir haftada 45 terörist etkisiz hale getirildi
Sivas'ta 4,7 büyüklüğünde deprem
Merkez üssü Sivas'ın merkezi
NATO Savunma Bakanları, Brüksel'de toplandı
Asya-Pasifik ortakları ilk kez katılıyor
'14 milyar dolarlık madeni 102 milyon dolara verdiler’
Boyabat maden ihalesiyle ilgili çarpıcı açıklama
Şirket kuruluşları yavaşladı
Kapanan şirketlerde artış var
Aksaray'da korkunç kaza
Yolcu otobüsü devrildi: 7 ölü
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler
Namaz ve hikmeti
Hamas'ın lider kadrosu yine değişecek
Sinvar da şehit düştü?
Hollanda ilk sırada
Türkiye'nin emeklileri sondan üçüncü!
Şimşek'in politikaları nefes aldırmıyor
Sanayici şeytan üçgeninde boğuluyor
2025 bütçesi bağlandı!
Açık hedefi dudak uçuklattı
İşte açılımın ve yeni anayasanın gerçek nedeni
Babüroğlu: Türkiye buna ikna edildi
Katiller yine okul vurdu
İsrail Gazze'de 22 kişiyi daha katletti
Merkez Bankası faiz kararını verdi
Yüzde 50'de sabit kaldı
Uzmanı Sivas depremini yorumladı
'Ölü fay harekete geçti'
MSB bilgilendirme toplantısı yaptı
Bir haftada 45 terörist etkisiz hale getirildi
Sivas'ta 4,7 büyüklüğünde deprem
Merkez üssü Sivas'ın merkezi
NATO Savunma Bakanları, Brüksel'de toplandı
Asya-Pasifik ortakları ilk kez katılıyor
'14 milyar dolarlık madeni 102 milyon dolara verdiler’
Boyabat maden ihalesiyle ilgili çarpıcı açıklama
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.