Dünkü makalemizde “vatan toprakları kolay kazanılmadı” başlıklı bir makale kaleme aldık. Dün vatan toprakları kolay kazanılmadı ama bugün vatan toprakları kolay satılmaktadır.
Devlete ait olan kâr etmeyen kamu kuruluşlarını satarak sözüm ona devletin sırtındaki kamburu azaltalım aldatmacasıyla yola çıkıldı. Bugün itibariyle en kârlı işletmeler, araziler, madenler, yollar, köprüler, satılmaktadır. Bu hızla giderse Milli emlak kavramı yakında sözlüklerden kalkacaktır. Çünkü böyle giderse millete, devlete ait bir karış toprak bile kalmayacaktır.
Kurtuluş şenliklerine katılan belediye başkanları, devletin diğer yöneticileri, ecdatlarının mezarlarına çelenkler koyarken, acaba nasıl bir hâl üzeredirler merak ediyorum. Mesela dün Gaziantep’e düşman çizmesini sokmamak ve bu toprakları vatan yapmak için can veren Şahinbeyler, Karayılanlar, Şehitkâmiller ve diğer adsız kahramanlar, karşılarına çıksa ne cevap verecekler. Ya da aziz şehit ve gazilerin ruhunu şad ettiklerini mi zannediyorlar…
Belediyeye (devlete) ait araziler, arsalar bile sanki babalarının malı gibi satılmaktadır. Alanlar yerli ya da yabancı fark etmiyor zaten. Ya da şimdi alan yerli olsa bile yarın yabancıya satıyor. Velhasıl dün uğrunda canlar, kanlar verilerek bin bir zahmetle kazanılan vatan toprakları bugün kolayca satılmaktadır.
Satışlara engel olacak bir irade şimdilik bulunmamaktadır. İktidarıyla, muhalefetiyle, vatandaşıyla büyük bir gaflet hâli yaşanmaktadır.
Bir yandan satış, bir yandan işgal bütün hızıyla devam ederken, olayların hızlı seyri ve iktidarın siyasi baskısı karşısında kimsenin de sesi soluğu zaten çıkmıyor.
Yeni Mesaj Gazetesinde, İcmal Dergisinde, Meltem-Mesaj Grubu Televizyonlarında, Bağımsız Türkiye Partisi etkinliklerinde başta Liderimiz Prof. Dr. Haydar Baş olmak üzere vatandaşlarımızı uyarmaya çalışıyoruz. Vatanın gizli bir işgale doğru sürüklendiğini haykırıyoruz. Bazı kimseler bizim kullandığımız satış ve işgal kelimelerine çok alınıyor. “Torağımız yerinde duruyor, sırtına alıp giden mi var?” gibi basit savunma cümleleriyle geçiştiriyorlar.
Değerli dostlar, vatan toprağının el değiştirmesi için zaten kimsenin sırtına alıp gitme diye bir niyeti yok ki. Onlar buraya gelecek ve buraları yurt edinecekler. Onların asıl niyeti dün atalarının silah zoruyla kovulduğu toprakları, siyasi ve ekonomik olarak ele geçirmektir.
Daha açık bir ifadeyle; dün bu toprakları işgal eden ama muvaffak olamayanlar, bugün aynı toprakları parayla alıp, tapularını dahi kendi üzerlerine çıkartmaktadırlar.
Şimdilik acısını yüreğinde hissetmeyen halkımız, yarın vatansız kaldığı zaman pişman olacak ama son pişmanlık fayda vermeyecektir.
Devlete ait olan kâr etmeyen kamu kuruluşlarını satarak sözüm ona devletin sırtındaki kamburu azaltalım aldatmacasıyla yola çıkıldı. Bugün itibariyle en kârlı işletmeler, araziler, madenler, yollar, köprüler, satılmaktadır. Bu hızla giderse Milli emlak kavramı yakında sözlüklerden kalkacaktır. Çünkü böyle giderse millete, devlete ait bir karış toprak bile kalmayacaktır.
Kurtuluş şenliklerine katılan belediye başkanları, devletin diğer yöneticileri, ecdatlarının mezarlarına çelenkler koyarken, acaba nasıl bir hâl üzeredirler merak ediyorum. Mesela dün Gaziantep’e düşman çizmesini sokmamak ve bu toprakları vatan yapmak için can veren Şahinbeyler, Karayılanlar, Şehitkâmiller ve diğer adsız kahramanlar, karşılarına çıksa ne cevap verecekler. Ya da aziz şehit ve gazilerin ruhunu şad ettiklerini mi zannediyorlar…
Belediyeye (devlete) ait araziler, arsalar bile sanki babalarının malı gibi satılmaktadır. Alanlar yerli ya da yabancı fark etmiyor zaten. Ya da şimdi alan yerli olsa bile yarın yabancıya satıyor. Velhasıl dün uğrunda canlar, kanlar verilerek bin bir zahmetle kazanılan vatan toprakları bugün kolayca satılmaktadır.
Satışlara engel olacak bir irade şimdilik bulunmamaktadır. İktidarıyla, muhalefetiyle, vatandaşıyla büyük bir gaflet hâli yaşanmaktadır.
Bir yandan satış, bir yandan işgal bütün hızıyla devam ederken, olayların hızlı seyri ve iktidarın siyasi baskısı karşısında kimsenin de sesi soluğu zaten çıkmıyor.
Yeni Mesaj Gazetesinde, İcmal Dergisinde, Meltem-Mesaj Grubu Televizyonlarında, Bağımsız Türkiye Partisi etkinliklerinde başta Liderimiz Prof. Dr. Haydar Baş olmak üzere vatandaşlarımızı uyarmaya çalışıyoruz. Vatanın gizli bir işgale doğru sürüklendiğini haykırıyoruz. Bazı kimseler bizim kullandığımız satış ve işgal kelimelerine çok alınıyor. “Torağımız yerinde duruyor, sırtına alıp giden mi var?” gibi basit savunma cümleleriyle geçiştiriyorlar.
Değerli dostlar, vatan toprağının el değiştirmesi için zaten kimsenin sırtına alıp gitme diye bir niyeti yok ki. Onlar buraya gelecek ve buraları yurt edinecekler. Onların asıl niyeti dün atalarının silah zoruyla kovulduğu toprakları, siyasi ve ekonomik olarak ele geçirmektir.
Daha açık bir ifadeyle; dün bu toprakları işgal eden ama muvaffak olamayanlar, bugün aynı toprakları parayla alıp, tapularını dahi kendi üzerlerine çıkartmaktadırlar.
Şimdilik acısını yüreğinde hissetmeyen halkımız, yarın vatansız kaldığı zaman pişman olacak ama son pişmanlık fayda vermeyecektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025