Varsayalım ki üç gün art arda oruç tutacaksınız. Fakat elinizde yiyecek hiçbir gıda yok. Hatta komşunuzdan bir miktar unu borç olarak aldınız. O unu üçe böldünüz ve üç akşam iftar için onunla ekmek yapacaksınız. İlk gün unun bir bölümünden ekmek yaptınız. İftar sofrasının başında ezanı bekliyorsunuz. Ezana dakikalar kala kapınız çalıyor. Koşup açıyorsunuz ve karşınızda bir fakir. Size aç olduğunu söylüyor. O an ahvalinizi yokluyorsunuz. Kendi açlığınız şöyle dursun. İçeride iki küçük yavrunuz açlıktan halsiz düşmüş, gözünüzün içine bakıyor. Bu çaresiz tablo karşısında neler gelirdi aklınıza? "Biraz sonra ezan okunacak. Bizim elimizde ise sadece bir parça ekmek ve su var. Hadi biz bu akşam su ile oruç açalım da bu çocuklar ne yiyecek? Yok, yok? Daha bizim karnımız açken bu fakire neyi nasıl verelim? Hem çoluk çocuğumuzun rızkı bu! Buna bizim ihtiyacımız var. İhtiyacımız olmasa verirdik." Bu ve benzeri cümleler kurdunuz mu siz de? Belki bunları dahi düşünmeden, "Elimde sana verecek bir şey yok!" diyerek o fakiri çoktan kapıdan eli boş çevirdik bile? Bilenler anımsamıştır. Aslında yukarıda varsayımda bulunduğumuz olay, yaşanmış bir hakikatin ta kendisidir! Hem de öyle bir hakikattir ki, Cenab-ı Hakk bu olay üzerine bir ayet-i kerime indirmiştir. Hakkında ayet inen bu seçilmiş ve de sevilmiş aile Ehl-i Beyt' tir.Peki onlar ne yapmıştır?Hz. Hasan (a.s.) ve Hz. Hüseyin (a.s.) daha çocukken gerçekleşen bu olay karşısında onların tutumu bambaşkadır. Hz. Fâtıma (a.s.) ve Hz. Ali (k.v.), ilk gün kapılarını çalan fakire, hiç tereddüt etmeden ellerindeki ekmeğin tamamını verirler. Kendileri su ile oruç açarlar. İkinci gün Hz. Fâtıma (a.s.) unun ikinci kısmından ekmek yapar. Sofrada ezanı beklerken bu sefer kapıyı bir yetim çalar. Aç olduğunu söyler. O mübarek insanlar yine zerre tereddütsüz ekmeklerinin tamamını o yetime verirler. Sadece su ile oruç açarlar. Üçüncü gün unun kalan kısmından ekmek yapar, Hz. Fâtıma (a.s.). Yine iftar sofrası yine bir kapı sesi. Bu sefer kapıda bir esir, aynı şeyleri söyler. Fakat Hz. Fâtıma (a.s.) ile Hz. Ali Efendimizin (k.v.) tutumu ilk günden farksızdır. Tüm samimiyetleriyle sadece Allah'ın (c.c.) rızasını düşünerek ellerindeki son parça ekmeği o esire verirler.Üç gün art arda yaşanan bu olay sonucunda, Ehl-i Beyt' in sergilediği davranış üzerine inen ayet-i kerime çok nettir. Bu ayete "Ebrar Ayeti" denir. İnsan Suresi 8. ayet-i kerimede Cenab-ı Hakk şöyle buyuruyor: "Ve kendileri ihtiyaç duydukları halde yiyeceklerini fakire, yetime ve esire ikram ederler." İçimizden geçen bir cümle de, "Daha bizim ihtiyacımız var" değil miydi? Ayet-i kerimede altı çizilmesi gereken bir yer var: "Kendileri ihtiyaç duydukları halde?" Demek ki, kâmil manada bir şey verebilmek kendimizin de ihtiyacı varken verebilmekten geçiyor. Demek ki sadece Allah (c.c.) rızası düşünüldüğünde elde avuçta yokken de verilebiliyor. İşte cömertliğin zirve noktası olan Ehl-i Beyt bu! İşte İslam'ın özü olan, Habibullah'ın (s.a.a.) sevmemizi istediği ve "Nuh'un gemisi gibidir" dediği Ehl-i Beyt bu! İşte Cenab-ı Hakk' ın ayetinde övdüğü Ehl-i Beyt bu! Şimdi kendimize soralım: Eğer bizler Ehl-i Beyt'i sevdiğimizi iddia ediyorsak, onların sergilediği bu cömertliğin neresindeyiz? Ve unutmayalım! Onların bu davranışlarını hissetmeye ve yaşamaya çalışmadıktan sonra, bu hakikatler ve örnekler bir eyleme dönüşmeyip, sözde kaldıktan sonra Ehl-i Beyt'i sevmek de bir varsayımdan öteye geçmez, geçemez!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Merve Aydın / diğer yazıları
- Ağlanacak olana ağlayalım / 25.10.2015
- Bir kutlu doğum günü / 08.07.2015
- Tek mutlu son / 02.07.2015
- Tek mutlu son / 01.07.2015
- Ramazan ayında kulun Hakka yönelişi / 20.06.2015
- Beşinci mevsim: Haydar Baş / 14.06.2015
- Kurtuluşun yolu belli / 06.06.2015
- Tüm engellemelere rağmen kazanılan gönüller / 31.05.2015
- Bütün ümidim gençliktedir / 21.05.2015
- Duma Duma dum! / 18.05.2015
- Bir kutlu doğum günü / 08.07.2015
- Tek mutlu son / 02.07.2015
- Tek mutlu son / 01.07.2015
- Ramazan ayında kulun Hakka yönelişi / 20.06.2015
- Beşinci mevsim: Haydar Baş / 14.06.2015
- Kurtuluşun yolu belli / 06.06.2015
- Tüm engellemelere rağmen kazanılan gönüller / 31.05.2015
- Bütün ümidim gençliktedir / 21.05.2015
- Duma Duma dum! / 18.05.2015