Yapılan genel seçimlerle birlikte, meclise 4 parti girdi. Bunlar: Akp, Chp, Mhp ve Hdp. Ülkemiz üzerinde öyle bir algı oluşturuldu ki, oyların birçoğu bu algı yönetimiyle kullanıldı. Kendisini dindar yahut sağcı olarak gören kesim sandıkta Akp'den yana oy kullanırken, Atatürkçü veya solcu olduğunu düşünenlerse Chp'ye oy verdi. Milliyetçi ya da ülkücü olduğunu iddia edenler Mhp'den yana oy kullanırken, kendilerine çok daha güzel haklar verileceğine inanan Kürt kardeşlerimiz ise Hdp'den yana oy kullandı. Elbette ki bu genellemelerin dışında çok daha farklı sebeplerle kullanılan oylar yok değil. Fakat istisnalar haricinde karşımıza çıkan bu tablo yok sayılamaz. Oy kullanan her insanın kendisine göre bir gerekçesi mutlaka vardır. Fakat bu tablodan yola çıkarak bir benzetme yapmak istiyorum.Türkiye coğrafyası; kültür, gelenek ve görenek bakımından oldukça zengindir. Bu zenginliğin bir yansıması, söz misali insanımızı çiçeklere benzetirsek şunları söyleyebiliriz: Bazı çiçekler ilkbaharda tomurcuklanıp, çiçek açmaya elverişlidir, laleler gibi. Bazıları ise yazın sıcağında güzelliğini gösterir, sardunyalar gibi. Kimi çiçekler sonbaharı sever, adından da anlaşılan kasımpatı gibi. Kimileri ise kış soğuklarında açar renk renk, çuha çiçeği gibi. İşte insanımız da çeşit çeşit, farklı renk ve mevsimlerde açan çiçekler gibi daha rahat bir nefes alabilmek için ve kendisine en uygun şart/ortam oluşsun diye 7 Haziran'da bazı tercihler yaptı. Nihayetinde meclise giren bu 4 parti, dört ayrı mevsim gibi. Kimisi yaz, kimisi kış, kimi ilkbahar, kimi sonbahar. Dolayısıyla, ancak kendi mevsimlerinin rüzgârını estirme gayesini taşıyorlar. Bu durum karşısında; bir grup insan mutlu olup yüzünde güller açarken, birçoğu yaprak dökmüş solgun çiçekler gibi.Esas mesele şu ki; bize tüm bu mevsim partilerinin dışında, mevsim üstü bir anlayış gerekiyor! Aslında mecliste olmasa da, gözlerden kaçırılsa da dört mevsimi yaşatacak bir lider var. Bu milleti sağcı-solcu diye, dindar-dinsiz diye, Laz-Kürt-Çerkez diye ayırmayan, milletin tamamını kucaklayan bir insan var. Türkiye genelinde yapmış olduğu "Milli Kahramanlar" programlarıyla, hepimizin aynı hamurla yoğrulduğunu, aynı vatan toprakları için can verdiğimizi ve aynı ortak paydada birleştiğimizi ortaya koyan bir önder var. Yine kaleme aldığı "Ehl-i Beyt Külliyatı" ile bizleri şucu bucu diye ayırmak isteyenlere karşı, Ehl-i Beyt çatısı altında toplanmaya davet eden bir gönül insanı var. Tek yönlü değil çok yönlü olan, ortaya koyduğu "Milli Ekonomi Modeli" ile kapitalizmi tarihe gömen bir bilim insanı var. İlim adamı, gönül adamı, bilim adamı bu insan Prof. Dr. Haydar Baş'tır! İçimizden böylesi donanımlı bir insan çıkmışken, ihtiyacımız olan tek şey var. Tüm mevsimleri kuşatan ve adeta mevsim üstü bir anlayışla milletini kucaklayan Sayın Baş'ı; gören gözler, işiten kulaklar ve basiret sahibi kalpler?
Merve Aydın / diğer yazıları
- Ağlanacak olana ağlayalım / 25.10.2015
- Bir kutlu doğum günü / 08.07.2015
- Tek mutlu son / 02.07.2015
- Tek mutlu son / 01.07.2015
- Ramazan ayında kulun Hakka yönelişi / 20.06.2015
- Beşinci mevsim: Haydar Baş / 14.06.2015
- Kurtuluşun yolu belli / 06.06.2015
- Tüm engellemelere rağmen kazanılan gönüller / 31.05.2015
- Bütün ümidim gençliktedir / 21.05.2015
- Duma Duma dum! / 18.05.2015
- Bir kutlu doğum günü / 08.07.2015
- Tek mutlu son / 02.07.2015
- Tek mutlu son / 01.07.2015
- Ramazan ayında kulun Hakka yönelişi / 20.06.2015
- Beşinci mevsim: Haydar Baş / 14.06.2015
- Kurtuluşun yolu belli / 06.06.2015
- Tüm engellemelere rağmen kazanılan gönüller / 31.05.2015
- Bütün ümidim gençliktedir / 21.05.2015
- Duma Duma dum! / 18.05.2015