2002'den bu yana 13 yıllık bir Ak Parti hükümeti gördük. Bu uzun zamanda, yapılan icraatlar neticesinde birçok alanda olduğu gibi ekonomik bağlamda da gelinen durum ne yazık ki içler acısı. Belki pek çok şey söylenebilir ama reel manada özetle şunları söyleyebiliriz: İç ve dış borcumuzun toplamı 2002'den bu güne 600 milyar dolar artış gösterdi. Medya önünde IMF'ye borcumuzun kalmadığını söyleyenler ne hikmetse cari açığımızdan hiç bahsetmedi. Ben bahsedeyim. Cari açığımız 2002'de 63 milyar liraydı. Bugünlerde bu sayı 399 milyar lirayı buldu. Kaç kat arttığını varın siz hesaplayın. Protestolu senet sayısı da en az iki kat artarak, 498 binden 1 milyon 100 bine çıktı. Vatandaşın kredi kartı borcu ise 2,3 milyar liradan 83 milyar liraya çıktı. Bu can sıkıcı istatistikleri neden mi sizlerle paylaşıyorum? Geride bıraktığımız 7 Haziran günü, milletimizin genel seçimlere gittiği gündü. Yapılan tercihlerde elbette ki ekonominin de büyük bir payı var. Nihayetinde karşımıza çıkan tablo, milletin de mevcut durumdan artık usandığının sinyallerini verdi aslında. Bu sene tek başına iktidar olamayan/düşüşe geçen bir Ak Parti söz konusu.Tüm bunların yanı sıra gündemde konuşulan farklı koalisyonlar var. Üzülerek söylemeliyim ki; AKP'nin düşen oylarını bir kenara bırakalım, meclise giren çözüm sahibi ne bir siyasi lider ne de bir parti var. Bunu neye göre mi söylüyorum? Muhalefet partilerinin; gerek millilikten dem vuranlarının gerekse Atatürkçü olduklarını iddia edenlerinin, kapitalizmin kölesi olmaktan başka tek bir milli hareket/tek bir Atatürkçü ruh sergilemedikleri aşikârdır! Bu fotoğrafa bakıp da çözüm beklemek, eline kelepçe vurulmuş birinden medet beklemekten farksızdır.Aslında yukarıda bahsettiğimiz ekonomik çıkmazlardan kurtulmanın tek bir yolu vardı. O da Sayın Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in yazdığı ve dünyaya kabul ettirdiği Milli Ekonomi Modeli idi. Üstelik Milli Ekonomi Modeli'nin uygulanabilirliği kanıtlanmış olup, Nobel'e aday gösterilmiştir. Unutmayalım ki, Rusya'nın çöken ekonomisini ayağa kaldıran bu modeldir.Sayın Baş ve kadrosu sadece seçim zamanı değil, her zaman ve her mekânda Milli Ekonomi Modeli'nin tüm kesimler için çözüm içerdiğini üzerine basa basa, formülleriyle anlattı durdu. Gönül isterdi ki meclise çözüm sahibi bir insan, çözüm sahibi bir parti girsin. Kısacası gönül isterdi ki meclise çözüm girsin, Milli Ekonomi Modeli girsin! Mevcut tablo; çözümü olmayan siyasilerin, içinde çırpınıp durduğumuz ekonomik çukurdan bizi çıkaramayacağını gösteriyor. Şunu da söylemeliyim ki, ekonomik anlamda bu ülkenin yaşadığı acı tecrübeler bizi bir tek adrese götürüyor. Bu saatten sonra ister bir koalisyon kurulsun, isterse erken seçim olsun. Milli Ekonomi Modeli'nin uygulanmadığı bir Türkiye; hem bu ekonomik bataktan kurtulamayacak hem de bu bağlamda bir mutlu son asla göremeyecektir!
Merve Aydın / diğer yazıları
- Ağlanacak olana ağlayalım / 25.10.2015
- Bir kutlu doğum günü / 08.07.2015
- Tek mutlu son / 02.07.2015
- Tek mutlu son / 01.07.2015
- Ramazan ayında kulun Hakka yönelişi / 20.06.2015
- Beşinci mevsim: Haydar Baş / 14.06.2015
- Kurtuluşun yolu belli / 06.06.2015
- Tüm engellemelere rağmen kazanılan gönüller / 31.05.2015
- Bütün ümidim gençliktedir / 21.05.2015
- Duma Duma dum! / 18.05.2015
- Bir kutlu doğum günü / 08.07.2015
- Tek mutlu son / 02.07.2015
- Tek mutlu son / 01.07.2015
- Ramazan ayında kulun Hakka yönelişi / 20.06.2015
- Beşinci mevsim: Haydar Baş / 14.06.2015
- Kurtuluşun yolu belli / 06.06.2015
- Tüm engellemelere rağmen kazanılan gönüller / 31.05.2015
- Bütün ümidim gençliktedir / 21.05.2015
- Duma Duma dum! / 18.05.2015