Eskiden üniversitelerin bir ağırlığı, fikri, zikri, bir duruşu vardı. Şimdilerde üniversite denildiğinde para kazanma temelinde bankalarla iş birliği yapan bir yatırım sektörü haline geldi.
Yine dün üniversite gençliği denildiği zaman bilim, fikir, siyaset ve sosyal olaylar akla gelirdi.
Sağcı, solcu, ülkücü, selametçi vs. fark etmez! Bir fikriyatları, söylemleri, hedefleri vardı.
Hele 68 kuşağı yok mu? Onları okudukça hayranlığım artıyor. Düşünsenize binlerce gencimiz bir araya gelmiş ve "Tam Bağımsız Türkiye", "Kahrolsun Amerika", "Amerikalı it, evine git" sloganlarıyla yürüyor.
Bir taraftan Taksim'den Dolmabahçe'ye Deniz Gezmiş'in önderliğinde binlerce genç, "İstanbul Amerikan genelevi, Türk kızları Amerikan cariyesi olamaz" diyerek yürüyor ve yakaladıkları Conileri denize atıyordu.
Diğer taraftan Çemberlitaş'ta başlayan "Kızlar Yürüyüşü"nde de, "Türkiye 6. Filo'nun genelevi değildir", "Türk Kadını onurunu koruyacaktır", "Ya İstiklâl, Ya Ölüm" pankartları açılmış, ABD ve yerli uşaklarına tepkilerini gösteriyorlar, devlet ve milletimizin onuru için hayatlarını ortaya koyuyorlardı.
Aklıma geldi. Hani "zalim İsrail, katil İsrail, Kudüs bizimdir, Kudüs, kırmızı çizgimizdir" vs. diyerek laf ebeliği yapanlara 68 kuşağının hem ülkemizde, hem de Filistin'de, Haçlı emperyalizmine karşı verdikleri sadece sözlü değil fiili mücadeleyi okumalarını tavsiye ederim.
Geçen notlarımın arasında Yusuf Aslan'ın, El-Fetih örgütüyle emperyalistlere karşı nasıl mücadele ettiğini anlatan cümleleriyle karşılaştım.
"Bugün Orta Doğu'da Amerikan emperyalizminin ileri karakolu olan İsrail'e karşı Arap halkları anti-emperyalist bir savaş yürütmektedir. Bu savaş, Asya'da, Afrika'da, Latin Amerika'da ve bütün dünyada emperyalizmin baskısı altında ezilen halkların yürüttüğü devrimci kavganın bir parçasıdır.
Emperyalizme karşı yürütülen savaş, bütün dünya halklarının ortak savaşıdır. Vietnam'da, Orta Doğu'da, Latin Amerika'da emperyalizme karşı sıkılan her kurşun, aynı zamanda Türkiye halkının kurtuluşu için sıkılmaktadır.
Günümüz koşullarında, özellikle emperyalizmin bir sıcak savaş bölgesi haline getirdiği Orta Doğu da bütün halkların, Türkiye, İran, Arap, Kıbrıs, Kürt halklarının bir anti-emperyalist cephe kurmaları, Orta Doğu devrimci çemberini oluşturmaları, emperyalizme karşı kahredici darbenin indirilmesinin başlıca şartlarından biridir.
Bu yüzden Orta Doğu'da senelerden beri verilmekte olan devrimci kavganın pratiğinden geçmek ve ezilen Arap halklarının kurtuluş mücadelesine bir nefer olarak katkıda bulunmak için el Feth'e gittim."
(O dönemde 3 binden fazla solcu genç, katil İsrail'e karşı savaşmak için Filistin'e gitmiş ve bu uğursa 29'u can vermişti)
Emperyalistler dünkünden daha kalabalık ve dünkünden daha vahşice hem ülkemizde, hem de İslam Coğrafyasında katliamlar yapıyor, kaynakları sömürüyor, insanları köleleştiriyor.
Ama başta Beyazıt Meydanı olmak üzere ne Taksim'de, ne Dolmabahçe'de, ne ABD, İsrail vs. ülkelerin elçilikleri önünde, 'kahrolsun ABD, katil İsrail' gibi slogan atan, tepkisini yasalar çerçevesinde gösteren bir gençlik yok.
Diğer taraftan bilim, ilim, araştırma vs. alanında olaya bakıyorsun, dünya çağında ilk 500'e giren üniversite yok.
Nerede bu üniversiteler? Nerede üniversite gençliği? İlimsiz, fikirsiz, bilgisiz, tepkisiz bir gençlik yarınların umudu olabilir mi?
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- ‘Cebrail dua etti, bende amin dedim’ / 30.03.2025
- Boykot, tehdit ve umut / 29.03.2025
- Atatürk’ün annesi gibi Erdoğan’ın annesi de annemizdir / 28.03.2025