Tercüman'dan Ergun Göze, Başbakan Erdoğan'ın Unakıtan'ın yolsuz işlerine kefil olduğunu yazıyor! Bir müddetten beri AKP çevrelerinde devam eden yolsuzluk söylentileri ilk önce Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ı hedef almıştı. Oğluna ucuz mısır tahsis ettiği, ilk iddia olarak açığa çıkınca Unakıtan istifa etmiş olsaydı, mesele kapanır belki Unakıtan da, AKP de aklanmış olurdu. Türkiye'de siyasi etik de seviye kazanırdı. Halbuki öyle olmadı. Başbakan bütün iddiaları önce gerçek dışı kabul etti, sonra da meselenin asıl muhatabının kendisi olduğunu düşündü ve ona göre hareket etti. Yâni bütün sorumluluğu üzerine aldı, CHP gensorusunu reddettirmek için Unakıtan'a kefil oldu... AKP Grubu Başbakan'ın zoruyla CHP gensorusuna red oyu verdi ama bu ahlâki bir kanaatin neticesi değildi. Olsa olsa, muhalefetin inisyatifini boşa çıkararak genel başkana zoraki de olsa kredi açmaktı. Nitekim, AKP grubunda da, gensorunun reddine rağmen, hemen Unakıtan'ın faaliyetlerinin ahlâki açıdan kabul edilir olmadığı en acı şekilde ifade edilmeye başlandı. Hatta iş Açık Mektup şekline bile dönüştü.Acaba ne yapacak?Daha önce grupta kimseye söz hakkı vermeyen, önüne geleni haşlayıp azarlayan Başbakan, şimdiye kadar rastlanmamış biçimde, çok açık ve çok genişlemiş ithamlar karşısında kalmıştı. Herkes nefesini tutmuş bekliyordu; bu durumda Başbakan acaba ne yapacaktı? Ya ithamların araştırılmasına engel olmaktan vazgeçecekti, yahut da hâlâ Maliye Bakanı'na güveniyorsa ithamları yapanlarla yollarını ayıracak, partisinin gerekli organlarını ithamcılar hakkında işletecekti. Ne onu yaptı, ne bunu yapabildi. İşi basına ihale etti. Basın bir şeyler karşılığı iftira ediyordu. Basının iftiraları yalandı... Kabine değişikliğine ise AKP iktidarı karar verirdi. İyi ama, artık bu iddialar kendi parti grubundan sadır olmaya başlamıştı ve grup, tüzüğün 37. maddesinin işletilmesine ve denetime imkân bırakılmadığından şikâyetçi idi. Demek ki bu uyarılara kulağını tıkayan Başbakan artık AKP Grubunu AKP iktidarının bir unsuru saymıyor belki de çantada keklik görüyordu.Bu noktada, Nasıl adım atılacağını AKP iktidarı bilir demek, işi artık sadece Unakıtan'ın istifası meselesi olmaktan çıkarır. Artık Unakıtan hakkındaki iddiaların adli makamlar tarafından incelenip karara bağlanması, iktidarın da temize çıkması bakımından şart olur. Ancak o zaman Unakıtan ve AKP aklanabilir. Çünkü ancak o zaman, yâni iddiaların içyüzü aydınlanınca AKP iktidarının ve liderinin yolsuzluklar karşısındaki tavrı herkesin görebileceği şekilde, ayan beyan ortaya çıkmış olabilir. Müteselsil kefaletGörülmektedir ki Erdoğan'ın bu tavrı, Unakıtan'ı şahsi kefaletinin de ötesinde, grup, iktidar, lider müteselsil kefaleti altına alması, işi basit bir kabine değişikliğinin çok ötesine taşımıştır. Yolsuzluk iddiaları çoğaldıkça ve araştırılması önlendikçe de büyük bir ahlâki skandala ve âdeta bir rejim buhranına dönüşecektir. Zira bu kadar geniş ve ısrarlı iddiaların incelenmesinin önlenmesi herkese Mutlaka iddialar ciddi ki araştırılmasından bu kadar çekiniliyor inancını haklı olarak verecektir. Bilinen, demokratik usullerin, bu kadar yoğun iddialar karşısında bile iltifat görmemesi elbette zihinleri karıştıracak vicdanları harekete geçirecektir. Artık ortada bir Unakıtan meselesi değil, hukuki, siyasi, ahlâki bir buhran, yani bir rejim meselesi, demokrasinin yozlaştırılması var demektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.