Bir Afrika atasözü der ki; "Aslan, ceylan, kaplan ve zebra aynı anda koşuyorsa ormanda yangın vardır."
Bir ülkede de faiz, döviz enflasyon aynı anda yükseliyorsa, o ülkede de yangın var demektir. Ne yazık ki, ülkemizde, üçü de at başı gidiyor.
Avrupa ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkesi arasında en yüksek faizi veren ülke sıralamasında birinci durumdayız, Dünya sıralamasında ise en yüksek faizde 7'nci sıradayız.
Dövizde ise A.B.D Doları Dünya piyasalarında diğer para birimlerine karşı devamlı değer kaybederken bir tek ülkemiz Türkiye'de, TL karşısında değer kazanıyor.
TÜİK verilerine göre ülkemizde yıllık enflasyon % 16.19 dense de, hissedilen enflasyon oranı %40'tan aşağı değildir.
Ülkemiz sık sık merkez bankası başkanının değişmesi ve uluslararası güven endeksinin düşmesi ile riskli ülkeler sıralamasında üst sıralara yükseldiğinden dolayı, artık yüklü olan dış borcunu eskisi gibi kolay döndüremiyor.
Bu durum, içeride ve dışarıda faizin yükselmesine sebep olduğu gibi, borç stokumuzda katlanarak büyüyor.
Faizin ve dövizin devamlı yükselmesi aynı zamanda enflasyonu da tetikliyor.
Üretim yapmak, işini döndürmek isteyen, esnaf maliyetli para kullanıyor, yani faiz alıyor, haliyle aldığı faiz oranını maliyete yansıttığı için fiyatlar devamlı yükseliyor.
Diğer taraftan ülkemizde satılan ürünlerin ya kendisi ya da ham maddesi yurt dışından ithal olduğu için dövizdeki yükselmeler ithalat fiyatlarının artmasına ve dolayısıyla enflasyona sebep oluyor.
Özellikle temel gıda fiyatlarındaki enflasyon, dar gelirli halkımızın mutfağında yangın çıkarmış, insanlar sağlıklı beslenme bir tarafa, karınlarını doyurma derdine düşmüşlerdir.
Ülkemizde bir kısım halkımız, geçim derdinde iken, bir kısmı ise, kısa yoldan zengin olma, yani bir koyup üç alma derdinde.
Halkımızın bu duygularını iyi bilen, siyasi destekli uyanıklar ise, büyük vurgunlar peşindeler ve ara ara bunu da başarmaktadırlar.
80'li yıllarda halkımız bankerlerle, 90'lı yıllarda ise, İslami görünen güya kâr-zarar ortaklığı şirketleri ile dolandırılmışlardır.
Vatandaşlarımız henüz, Tosuncuk lakaplı Mehmet Aydın'ın 1 milyon TL'lik Çiftlik Bank vurgununu unutamamışken, kripto alım satımı yapan Thodex kurucusu Faruk Fatih Özer'in, şirketine para yatıran 391 bin kişinin 2 milyar dolar ile yurt dışına kaçmasının şokunu yaşıyor.
Burada biz hangisine yanalım, iktidarın vatandaşının, malını, namusunu, canını, dinini, emniyet altına alması ve koruması gerekirken, halkının parasını, bu tür uyanıklara karşı, gerekli kanunları çıkararak muhafaza edememesine mi?
Yoksa vatandaşlarımızın alnının teriyle değil de, tamahlık ederek, kolay para kazanma hırsına mağlup olmasına mı yanalım.
Fareye demişler ki: "Şu delikten çık karşı deliğe gir, sana büyük bir dilim peynir vereceğiz."
Fare bakmış, bakmış, "Olmaz" demiş.
"Neden yahu! Sen deli misin" siye şaşırmışlar.
Fare, "Yol yakın, ödül büyük bunda bir puştluk var" demiş.
Anlayana…
- Vergi, ceza, zam / 17.09.2024
- Üniversite mezunu işçiler / 29.07.2024
- Kurbandan maksat / 14.06.2024
- Herkes, şehrül-emin olabilir mi? / 16.01.2024
- Ömür sermayesi bitmeden / 11.01.2024
- Şafakta Savaşanlar -2- / 08.12.2023
- Şafakta Savaşanlar -1- / 07.12.2023
- Şimdi ekim zamanı / 25.10.2023
- Onlar hakikate inanmazlar / 19.07.2023