Afyon şehri ile özdeşleşen kale, Hicret'ten sonra Emevilerin İstanbul'u fethetmek için Anadolu'ya yaptıkları seferlerde birkaç kez el değiştirmiş; Alparslan'ın oğlu Melikşah zamanında Selçuklu topraklarına katılmıştır.
Afyon, Selçuklular döneminde devlet hazinesinin kalede saklanmasından dolayı "Karahisar-ı Devle", yani "Devletin Karahisarı" adını alır ve şehir bundan sonra Karahisar adıyla da birlikte anılmaya başlar. Arif Nihat Asya, kale ile ilgili şu mısraları dile getirmiştir:
Düzlükte gelip geçse de yol, Afyon'dan
Ey yolcu, görünmez Afyon istasyondan
Şayet vaktin olursa tırman Kale'ye
Bak Afyon'a gökyüzünde bir balkondan
Anadolu Beylikleri döneminde Sahipoğulları ve Germiyanoğulları'nın hüküm sürdükleri Karahisar, 1392 yılında Yıldırm Beyazıt tarafından Osmanlı topraklarına katılır. Ankara Savaşı'ndan sonra Timur ordularının hakimiyetine giren kent, önce Germiyanoğulları'na, daha sonra vasiyet yoluyla 1428 yılında Osmanlı Türk Birliği'ne katılır.
Mevcut Şeriye Sicillerine göre Karahisar'ın başına Afyon kelimesi ilk kez 1651 yılında gelmiş ve o günden bu yana "Afyonkarahisar" adı ile anılır olmuştur. Karahisar kalesi, Selçuklu hakimiyetinden başlayarak içinde bulunduğu kente adını vermiştir. Hatta bu ad, Cumhuriyet'in ilk yıllarında da kullanılmıştır.
Hz. Ali ve Afyon Kalesi
3 bin 340 yıllık bir geçmişe sahip olan Karahisar kalesi, yerden 226 metre yükseklikteki trakit bir kaya kütlesi üzerinde kurulmuştur. Kale'yi fethetmek de sanıldığı gibi kolay olmamıştır. Battal Gazi'den Hazreti Ali'ye, Çavuşbaşı'ndan Horoz Dede'ye kadar pek çok kahraman mücadele etmiş kale için. Ve anlatılanlar alır götürür, dinleyenleri geçmişe doğru. Halk arasında anlatılan bir menkıbeye göre Hazreti Ali ve Ona Cennet'ten gönderilen Düldül'ün ayak izleri vardır Afyon Kalesi'nde. İslam büyüklerinden Hazreti Ali, atı Düldül'ün üzerinde dağdan dağa uçarak sefer yapmaktadır. İşte böyle seferlerin birinde Afyonkarahisar'a gelen Hz. Ali, Hıdırlık Dağı'nda konaklamak için sertçe yere basınca, buradaki bir kaya üzerinde ayağının izi kalır. Daha sonra Hıdırlık'tan Kale'ye atlayan Düldül, burada da dizginlenince bu kez ön ayağının izi bir kayanın üzerinde kalır. Hz. Ali, Düldül'ü sulamak için su yalağına vardığında, atı bağlayacak bir yer bulamaz ve dört parmağı ile yalağın yanındaki bir taşa vurarak taşı deler ve atı buraya bağlar. Afyonkarahisar Kalesi'nde bugün Düldül'ün ayak izi ile atın bağlandığına inanılan kaya üzerindeki delik, hala varlığını korumaktadır.
Milli kültürün bir parçası
Yörelerin coğrafi yapılarındaki önemli varlıklar, o merakının folklorünü dikkat çekici biçimde yansımaktadır. Sıradağlar, ovalar, akarsular, göller, yaylalar, kaleler ve diğerleri...
Afyon kalesi, önemli bir tarihî yapı olmasının yanı sıra, milli kültürün bir yansıması olan halk folkloründe de genişçe yer alır.
Türkülerde Afyon Kalesi
Halkın duygularının, özlemlerinin, dileklerinin, acılarının, aşklarının, sevilerinin, hasretlerinin, kahramanlıklarının saza ve söze döküldüğü türkülerde yöreye ait folklorik özellikler, mahalli motifler ağır basmaktadır. Afyonkarahisar halkı da içinde yaşadıkları şehir ile özdeşleşen Karahisar Kalesi üzerine türkü yakmadan edememiştir.
Karahisar Kalesi bükülür gelir
Zülüfler gerdana dökülür gelir
Diye mani yakan diller, bazen sevdiklerine sitemlerini manilerle gönderirken Afyon Kalesi'nden söz etmeden geçememişlerdir:
Afyon dağlar içinde
Gül yapraklar içinde
Afyon'u Allah korusun
Kalesi var içinde
Saçım uzun öreyim
Göz yaşımı sileyim
Eğil Afyon kalesi
Ben yarimi göreyim
Kaleden indim iniş
Mendilim dolu yemiş
Yare saldım yememiş
Kendisi gelsin demiş
Afyon, Selçuklular döneminde devlet hazinesinin kalede saklanmasından dolayı "Karahisar-ı Devle", yani "Devletin Karahisarı" adını alır ve şehir bundan sonra Karahisar adıyla da birlikte anılmaya başlar. Arif Nihat Asya, kale ile ilgili şu mısraları dile getirmiştir:
Düzlükte gelip geçse de yol, Afyon'dan
Ey yolcu, görünmez Afyon istasyondan
Şayet vaktin olursa tırman Kale'ye
Bak Afyon'a gökyüzünde bir balkondan
Anadolu Beylikleri döneminde Sahipoğulları ve Germiyanoğulları'nın hüküm sürdükleri Karahisar, 1392 yılında Yıldırm Beyazıt tarafından Osmanlı topraklarına katılır. Ankara Savaşı'ndan sonra Timur ordularının hakimiyetine giren kent, önce Germiyanoğulları'na, daha sonra vasiyet yoluyla 1428 yılında Osmanlı Türk Birliği'ne katılır.
Mevcut Şeriye Sicillerine göre Karahisar'ın başına Afyon kelimesi ilk kez 1651 yılında gelmiş ve o günden bu yana "Afyonkarahisar" adı ile anılır olmuştur. Karahisar kalesi, Selçuklu hakimiyetinden başlayarak içinde bulunduğu kente adını vermiştir. Hatta bu ad, Cumhuriyet'in ilk yıllarında da kullanılmıştır.
Hz. Ali ve Afyon Kalesi
3 bin 340 yıllık bir geçmişe sahip olan Karahisar kalesi, yerden 226 metre yükseklikteki trakit bir kaya kütlesi üzerinde kurulmuştur. Kale'yi fethetmek de sanıldığı gibi kolay olmamıştır. Battal Gazi'den Hazreti Ali'ye, Çavuşbaşı'ndan Horoz Dede'ye kadar pek çok kahraman mücadele etmiş kale için. Ve anlatılanlar alır götürür, dinleyenleri geçmişe doğru. Halk arasında anlatılan bir menkıbeye göre Hazreti Ali ve Ona Cennet'ten gönderilen Düldül'ün ayak izleri vardır Afyon Kalesi'nde. İslam büyüklerinden Hazreti Ali, atı Düldül'ün üzerinde dağdan dağa uçarak sefer yapmaktadır. İşte böyle seferlerin birinde Afyonkarahisar'a gelen Hz. Ali, Hıdırlık Dağı'nda konaklamak için sertçe yere basınca, buradaki bir kaya üzerinde ayağının izi kalır. Daha sonra Hıdırlık'tan Kale'ye atlayan Düldül, burada da dizginlenince bu kez ön ayağının izi bir kayanın üzerinde kalır. Hz. Ali, Düldül'ü sulamak için su yalağına vardığında, atı bağlayacak bir yer bulamaz ve dört parmağı ile yalağın yanındaki bir taşa vurarak taşı deler ve atı buraya bağlar. Afyonkarahisar Kalesi'nde bugün Düldül'ün ayak izi ile atın bağlandığına inanılan kaya üzerindeki delik, hala varlığını korumaktadır.
Milli kültürün bir parçası
Yörelerin coğrafi yapılarındaki önemli varlıklar, o merakının folklorünü dikkat çekici biçimde yansımaktadır. Sıradağlar, ovalar, akarsular, göller, yaylalar, kaleler ve diğerleri...
Afyon kalesi, önemli bir tarihî yapı olmasının yanı sıra, milli kültürün bir yansıması olan halk folkloründe de genişçe yer alır.
Türkülerde Afyon Kalesi
Halkın duygularının, özlemlerinin, dileklerinin, acılarının, aşklarının, sevilerinin, hasretlerinin, kahramanlıklarının saza ve söze döküldüğü türkülerde yöreye ait folklorik özellikler, mahalli motifler ağır basmaktadır. Afyonkarahisar halkı da içinde yaşadıkları şehir ile özdeşleşen Karahisar Kalesi üzerine türkü yakmadan edememiştir.
Karahisar Kalesi bükülür gelir
Zülüfler gerdana dökülür gelir
Diye mani yakan diller, bazen sevdiklerine sitemlerini manilerle gönderirken Afyon Kalesi'nden söz etmeden geçememişlerdir:
Afyon dağlar içinde
Gül yapraklar içinde
Afyon'u Allah korusun
Kalesi var içinde
Saçım uzun öreyim
Göz yaşımı sileyim
Eğil Afyon kalesi
Ben yarimi göreyim
Kaleden indim iniş
Mendilim dolu yemiş
Yare saldım yememiş
Kendisi gelsin demiş
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.