Son zamanların çarşı-pazar gezmeleri hacımın başını iyice döndürmüş durumda.
Pazarcı tezgahlarını seyrederken 'acaba tezgâha mı geldik?' sorusunu sormadan edemiyor.
Domates fiyatlarını görünce elektrik akımına kapılmışmışçasına sarsılıyor, sendeliyor ama, gözleri biber, patlıcan, kabak fiyatlarına kayınca da hayatı hepten kaymış gibi oluyor.
Son zamanlarda çarşı-pazar gezmeleri hacımı fena halde yıpratmaya başlamış.
Yirmi yıl içinde gelip-geçen her seçimde mevcut iktidar partisine oy vermeleri için zorladığı komşuların, eş-dost ve akrabanın yüzlerine bakamaz olmuş hacım.
Özellikle pazarda rastladığı komşulardan köşe-bucak kaçmanın telaşı içinde dolaşıp duruyor.
Sabah-akşam hiç aksatmadan takip ettiği yandaş kanalların çizdikleri toz-pembe tabloların, onların ballandıra ballandıra anlattıkları güzelliklerin zerresini dahi göremiyor olması, hacımın canını fena halde sıkmışa benziyor.
Hacım, son birkaç aydan beri, benzincide pompaya her yanaştığında, fiyat levhasına her göz attığında zaten bir 'lahavle' çekip, bir avuç mazota bir çanta para öderken bir hayli morali bozuluyordu.
Benzin istasyonunda kuyrukta harcadığı uzun zamanlarını, gelecek günlerin neler getireceğini endişe ile düşünerek geçirirken, bu akaryakıt kuyruklarının çok kısa zamanda çarşı-pazara yansıyacağını da hayal ediyordu.
Tam yirmi yıldan beridir, sorusuz-sualsiz, amasız-fakatsız alkışladığı mevcut iktidarın ülkeyi getirip bıraktığı uçurumun korkunç derinliğini, pazarda şahit olduğu sebze-meyve fiyatlarından, diğer temel ihtiyaç maddelerinin el yakan fiyatlarından artık anlıyor ve üzülüyordu.
Hacımı üzen mesele, aslında ülkenin içine düşürüldüğü yokluk, yoksulluk, sefalet endeksinde yerlerde sürünüyor olmasından, enflasyon rakamlarının rekorlara koşmasından ziyade, sürekli alkışladığı partisinin günden güne kan kaybediyor olmasıydı.
Ülkenin her alanda kan kaybediyor olması hacımın umurunda değil ama hep alkışladığı partisinin kan kaybediyor olması canını müthiş sıkmaya başlamış.
Son zamanlarda deli deli sorular hacımın zihnini yormaya başlamış bile.
Memleketin bir yanı yenilmiş, incelmiş, zayıflamış ise yoksa diğer yanda yiyenler mi var?
Hemen her şehirde uzayıp giden ucuz ekmek, ucuz yağ ve ucuz et kuyruklarına hiç aldırmadan, yoksa bu memlekette gerçekten beş maaş alan, on maaş alan, asgari ücretlinin, emeklinin bir yılda aldığını bir ayda alan yöneticiler haberleri doğru mu?
Deli sorular hacımı adeta deli ediyor.
Yoksa bu yoksulluğun, bu kıtlığın, milletin parasızlıktan kıvranmasının sebebi, hiç gitmediği, görmediği, geçmediği, uçmadığı köprülerin, tünellerin ve havaalanlarının borçlarına, garanti ödemelerine ortak edilmesi mi?
Deli sorular, hacımın beyninde de şimşekler çakmasını sağlamışsa eğer, geleceğe umutla bakabiliriz artık.
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025