Buradan bizi yönetenlere, İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu'ya ve ilgili bakanlıklara çağrımdır.
Türk gençliğini her geçen gün daha çok girdiği uyuşturucu bataklığından kurtarın ve hak ettiği noktaya getirin.
Bu manada eğer projeleriniz yoksa her konuda olduğu gibi adres zaten bellidir.
Hz. Ali der ki: "Bir köyde biri açlıktan ölse bütün köy katildir."
Ben de 25 yaşında bir gencim ve elimizi kolumuzu bağlayan bu olaylara çaresizce şahit olmak istemiyorum.
2015 tarihinde yapılan bir araştırmada ülkemizde 2 milyon kişiden fazla birey uyuşturucu kullanıyor.
Uyuşturucu madde bağımlılığı 10'lu yaşlara kadar düştü.
100 gençten 20'sinin uyuşturucu kullandığı anketleri ortada.
Bu memleket daha 16 yaşında olan bir çocuğun, "Bonzaiyi 5 liraya alıp 20 liraya peynir ekmek gibi satıyoruz" şeklinde ifade verdiğine şahit oldu.
Ve maalesef her geçen gün daha da uçuruma sürüklenen bir gidişat var.
Bu konuyu ele almamın sebebi ise geçtiğimiz hafta sonu içler acısı bir olaya şahit olmam?
Aslında gençliğimizin halini yansıtan bu hadiseyi yazmadan da edemedim.
Öğlen saatlerinde 20'li yaşlarda bir genç oturduğum binanın kapısının önünde sızıp kalmıştı.
2 kişilerdi ve diğer arkadaşı onun yanında bekliyordu.
Haber alır almaz evden çıkıp kapıya indim.
"Ne oldu" diye sordum, hareketsiz şekilde yatan çocuk belli ki komaya girmişti. Elleri titriyordu.
Yanındaki arkadaşı ise, "Bir şey yok ağabey, bonzai kullandı, o her zaman bu şekilde zaten" dedi.
Benim hem içim acıdı, hem beynime kan sıçradı.
Can havliyle 112'yi aradım.
Komaya giren çocuğun arkadaşı polis gelecek korkusuyla kaçtı.
Ambulans geldi, hemşir ve hemşire "yine bunlarla mı uğraşacağız" diye tepki verdi.
Etraftaki insanlar tepkisiz bir şekilde takip ettiler.
Ne yapacağımı şaşırdım.
Sonrası kelimelere dökülecek gibi değil.
Bu tür bir olay ne şekilde kaleme alınır, ne yazılır orası bile meçhul.
Ama bin yıllık şanlı tarihi olan Türk milletinin gençlerini bu hale getirenlere yazıklar olsun.
Tertemiz bir yüzü olan ve ailevi sıkıntılarından dolayı bu bataklığa düştüğünü öğrendiğim bu çocuğun ne suçu var?
Boşluğa düşen genç madde kullanmaya başlıyor.
Bundan zevk alıyor ve ihtiyaç haline gelmeye başlıyor.
Sonucu ya ölüm ya intihar, kısacası felaket.
Devletimizin görevi bu Cumhuriyetin bekası için gençlere sahip çıkıp her manada onların önünü açmak değil mi?
"Genç" dediğimiz kişi sadece bir ideolojinin temsilcisi değil, ülkenin geleceğidir.
Bir ülke genç nüfusuyla birlikte övünür, güçlü olur ve gelişir.
Her geçen gün kültürel, ahlaki ve sosyal manada kaybettiğimiz Türk gençliğini bu gidişatta 10 yıl sonra ne konumda göreceğimizi düşünmek dahi istemiyorum.
Geçmişinden, değerlerinden, kültüründen, ahlaki miraslarından yoksun bir gençliğe sahipken güçlü olmanızın imkanı yoktur.
TV programları, diziler, uyuşturucu bataklıkları, fikrî bozukluklar bir gencin milli kimliğinin kaybolması için yeterlidir.
FETÖ buna en büyük örnektir zaten.
Ez-cümle, bu ülkenin en büyük sorunlarından biri gençliktir, bunu aksini söyleyen yalan konuşur.
Dileriz sesimize kulak veren olur, gereği tez zamanda yapılır.
Türk gençliğini her geçen gün daha çok girdiği uyuşturucu bataklığından kurtarın ve hak ettiği noktaya getirin.
Bu manada eğer projeleriniz yoksa her konuda olduğu gibi adres zaten bellidir.
Hz. Ali der ki: "Bir köyde biri açlıktan ölse bütün köy katildir."
Ben de 25 yaşında bir gencim ve elimizi kolumuzu bağlayan bu olaylara çaresizce şahit olmak istemiyorum.
2015 tarihinde yapılan bir araştırmada ülkemizde 2 milyon kişiden fazla birey uyuşturucu kullanıyor.
Uyuşturucu madde bağımlılığı 10'lu yaşlara kadar düştü.
100 gençten 20'sinin uyuşturucu kullandığı anketleri ortada.
Bu memleket daha 16 yaşında olan bir çocuğun, "Bonzaiyi 5 liraya alıp 20 liraya peynir ekmek gibi satıyoruz" şeklinde ifade verdiğine şahit oldu.
Ve maalesef her geçen gün daha da uçuruma sürüklenen bir gidişat var.
Bu konuyu ele almamın sebebi ise geçtiğimiz hafta sonu içler acısı bir olaya şahit olmam?
Aslında gençliğimizin halini yansıtan bu hadiseyi yazmadan da edemedim.
Öğlen saatlerinde 20'li yaşlarda bir genç oturduğum binanın kapısının önünde sızıp kalmıştı.
2 kişilerdi ve diğer arkadaşı onun yanında bekliyordu.
Haber alır almaz evden çıkıp kapıya indim.
"Ne oldu" diye sordum, hareketsiz şekilde yatan çocuk belli ki komaya girmişti. Elleri titriyordu.
Yanındaki arkadaşı ise, "Bir şey yok ağabey, bonzai kullandı, o her zaman bu şekilde zaten" dedi.
Benim hem içim acıdı, hem beynime kan sıçradı.
Can havliyle 112'yi aradım.
Komaya giren çocuğun arkadaşı polis gelecek korkusuyla kaçtı.
Ambulans geldi, hemşir ve hemşire "yine bunlarla mı uğraşacağız" diye tepki verdi.
Etraftaki insanlar tepkisiz bir şekilde takip ettiler.
Ne yapacağımı şaşırdım.
Sonrası kelimelere dökülecek gibi değil.
Bu tür bir olay ne şekilde kaleme alınır, ne yazılır orası bile meçhul.
Ama bin yıllık şanlı tarihi olan Türk milletinin gençlerini bu hale getirenlere yazıklar olsun.
Tertemiz bir yüzü olan ve ailevi sıkıntılarından dolayı bu bataklığa düştüğünü öğrendiğim bu çocuğun ne suçu var?
Boşluğa düşen genç madde kullanmaya başlıyor.
Bundan zevk alıyor ve ihtiyaç haline gelmeye başlıyor.
Sonucu ya ölüm ya intihar, kısacası felaket.
Devletimizin görevi bu Cumhuriyetin bekası için gençlere sahip çıkıp her manada onların önünü açmak değil mi?
"Genç" dediğimiz kişi sadece bir ideolojinin temsilcisi değil, ülkenin geleceğidir.
Bir ülke genç nüfusuyla birlikte övünür, güçlü olur ve gelişir.
Her geçen gün kültürel, ahlaki ve sosyal manada kaybettiğimiz Türk gençliğini bu gidişatta 10 yıl sonra ne konumda göreceğimizi düşünmek dahi istemiyorum.
Geçmişinden, değerlerinden, kültüründen, ahlaki miraslarından yoksun bir gençliğe sahipken güçlü olmanızın imkanı yoktur.
TV programları, diziler, uyuşturucu bataklıkları, fikrî bozukluklar bir gencin milli kimliğinin kaybolması için yeterlidir.
FETÖ buna en büyük örnektir zaten.
Ez-cümle, bu ülkenin en büyük sorunlarından biri gençliktir, bunu aksini söyleyen yalan konuşur.
Dileriz sesimize kulak veren olur, gereği tez zamanda yapılır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Furkan Talay / diğer yazıları
- Atatürk’ün en büyük düşmanını açıklıyorum / 22.12.2020
- Haydar Baş’ın gizli mirası / 18.12.2020
- Hüseyin Baş’a destek değil yaren olacağız / 02.05.2020
- ‘İdeal delikanlı modeli Mustafa Kemal’ / 21.01.2019
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-II / 04.07.2018
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-I / 03.07.2018
- Atatürk camileri yıktı mı? / 29.06.2018
- Atatürk'ün partisi / 27.05.2018
- Atatürk Haydar Baş Milli Ekonomi Modeli / 11.05.2018
- Atatürk'süz Çanakkale kutlaması olmaz / 21.03.2018
- Haydar Baş’ın gizli mirası / 18.12.2020
- Hüseyin Baş’a destek değil yaren olacağız / 02.05.2020
- ‘İdeal delikanlı modeli Mustafa Kemal’ / 21.01.2019
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-II / 04.07.2018
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-I / 03.07.2018
- Atatürk camileri yıktı mı? / 29.06.2018
- Atatürk'ün partisi / 27.05.2018
- Atatürk Haydar Baş Milli Ekonomi Modeli / 11.05.2018
- Atatürk'süz Çanakkale kutlaması olmaz / 21.03.2018