Ülkemizde 26 Eylül tarihi Dil Bayramı olarak kutlanır. 26 Eylül 1932 yılında kurulan TDK, dilimizi yabancı sözcüklerden temizlemeyi ve yerlerine Türkçe sözcükler yerleştirmeyi amaçlamıştır. İşte bu girişim, Dil Bayramı olarak kutlanmaktadır.
1277 yılında Karamanoğlu Mehmet Bey, bir buyruk yayınlamıştır. "Şimden gerü hiç gimesne divânda, dergâhda, bergâhda ve dahi her yerde Türk dilinden özge söz söylemeye." diyerek Türk dilini devletin resmi dili olarak duyurmuştur. 700 yılı aşkın bir dönemde dilimizin önemini devlet ağzı ile dile getiren o saygın devlet adamını şükranla anıyorum.
Şu bir gerçek ki her dil, kendi ulusu için yüce bir değerdir. Her ulus, kendi kültürünü evrenselleştirmek için dilini pazarlar. Ulusal bilinç sahibi insanlar ve toplumlar, başka dillerin egemenliğine girmemek için kendi dillerini zenginleştirirler. 700 yıl sonra kendi dilimizi zenginleştirmek ve ulus olduğumuzu koruyabilmek için TDK gibi kuruluşu devreye sokmuşuz. Atatürk gibi uzağı gören devlet adamları, ulusal dili yaygınlaştırmak için çaba göstermişlerdir. Sanatta, bilimde Türk dilinin yeterli olacağını kısa zamanda ulusumuza ve diğer ülkelere kanıtlamışlardır.
Dilde bağımsızlığını kazanamayan uluslar, başka ulusların kültüründen kurtulamazlar. Siyasal, ekonomik bağımsızlık dilin bağımsızlığı ile sağlanır. Bir ülkede ulusal bilinç ulusal dille olgunlaşır. Diller de tıpkı canlı varlıklar gibidirler. Günün koşullarına ve gereksinimlere göre sözcükler doğar, zamanı gelir ömrünü tamamlar ve yerini yeni sözcüklere bırakır. Buna en iyi örnek Karamanoğlu Mehmet Bey'in buyruğundaki sözcüklerdir. Elbette ki 13. yüzyılın Türkçesi ile bugünün Türkçesi aynı olamaz.
Ekonomik gelişmişlik teknolojik ilerleme gösteren ülkeler, ihraç ettiği ürünlerle birlikte kendi dillerini de ihraç ederler. Bu nedenle çağımızda hiçbir ulusun dili yüzde yüz arı değildir ve olamaz da.
Hala ülkemizde Osmanlı ve Osmanlıca hayranlığı var. Geçmişi getirmek için yanıp tutuşan insanlarımız çok. Osmanlıca ulusal bir dil midir Allah aşkına? Arapça, Acemce, Türkçenin karışımı ile oluşturulan siyasi nitelikli uydurma bir dildir. Aceme sorsan, Türk'e sorsan, Arap'a sorsan anlamaz. Anlaşılmayan bir dilin seslendirilmesi ve o ulusun gırtlak yapısına uymayan bir dilin oluşturulması, o ulusun gelişme özelliğini engeller.
Bugün devlet dili ve halk dili aynıdır. Yazı dili, konuşma dili arasında ağız ve şive farklılıkları dışında ayırım yoktur. Ne yazık ki Osmanlıca belirli sınıfın diliydi. Saray ve çevresindeki insanlar konuşur ve yazarlardı. Ama Anadolu'da yaşayan Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal, Emrah, Yunus Emre gibi ozanlar kendi dillerini, Türkçeyi ustaca kullanmışlardır. Dilimizin yaşamasına katkıda bulunmuşlardır.
"Güzel dil Türkçe bize
Başka dil gece bize
İstanbul konuşması
En saf en ince bize."
Doğru dememiş mi düşünür?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ekrem Yazar / diğer yazıları
- Atatürk Gençlik ve Spor Bayramı / 20.05.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023