Tesbih taneleri - II

(dünden devam?)
Kıymetli okuyucularımız iyi bilir ki, şu ülkede, Atatürk'ün bir cihat Müslümanı olduğunu, Ehlibeyt soyundan geldiğini, Cumhuriyetin temelini Hacı Bektaş'ta attığını, yıllardır çekinmeden, bıkmadan, usanmadan anlatan hatta 'Hoş Geldin Atatürk' eseriyle milletimizi gerçek Mustafa Kemal Paşa ile buluşturan Prof. Dr. Haydar Baş'tır. 
Âl?i İmrân Sûresi 103. âyeti hatırlayın: "Hep beraber Allah'ın ipine sarılın, dağılmayın..." Bu âyet için İmam Caferi Sadık (a.s), "Allah'ın ipi, biziz" buyurmaktadır.
Bugün şer güçlerin işte o dağıtılmaya çalıştığı tesbih tanesi mesabesindeki yürekleri Ehli Beyt sevgisi ile birleştirecek, Milli Ekonomi Modeli ile karnımızı doyurup sırtımızı giydirecek, Atatürk'ün aklı ile hayata basiretle bakmamızı sağlayacak olan bilim, gönül ve siyaset adamı Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Keşke siyaset, O'nun görüş ve yaklaşımlarını dikkate alsaydı, bugün pek çok sorunu yaşamayacaktık. Uyarıları ile ülkemiz üzerindeki tehditleri bertaraf edecektik. Ne zaman dinleyeceğiz Allah aşkına?
Asırlar önce Türklerin ilk başbuğu Oğuz Kağan şunu söylemişti: "Siz birbirinizden ayrılırsanız, hepinizi ok gibi birer birer kırıp parçalarlar. Oysa birlik olursanız, hiçbir kuvvet sizi kıramaz." Bugün devleti? milleti, askeri? siviliyle bir bilek, bir yüreğiz. Atalarımız, tecrübe ve birikimlerinin zekâtı olan o müthiş sözlerden birinde şöyle der: "El, eli yıkar, iki el birleşir, yüzü yıkar."
Birliğin düşmanı tefrikadır. Ortak değerler etrafında kenetlenmek gerek. Yokluk, zorluk gün gelir aşılır. Yeter ki birbirimize değer verelim, dışlamayalım. AB? ABD ve İsrail'in bu mübarek topraklar üzerindeki sinsi oyunları son bulur. İslam Âlemi de bu zilletten kurtulur, dünya huzur bulur.
Nitekim Mazhar Müfit anlamlı bir hatıraya dikkat çeker: "Ben bir gece Mustafa Kemal Paşa'ya büyük bir tehlike içinde olduğumuzu söyleyerek çok sinirli bir halde; 'Hepsi güzel, fakat biz burada beş, altı kişi oturmuşuz, yalnız memleketimizle, Padişahla, Ferit Paşa ile değil, bütün dünya ile uğraşıyoruz. Para yok, asker yok, top yok, tüfek yok, velhasıl bu savaşımızı destekleyecek elimizde bir kuvvet yok. Buna çare düşünelim' dedim.
Mustafa Kemal Paşa gülerek der ki: 'Azizim Mazhar Müfit, bu senin dediklerinin hepsi olsa, o zaman bu işi annem de görebilir. Ustalık, bu yokluk içinde başarılı olmaktır. Her nedense sen bu gece sinirlenmişsin. Haydi, git yat, yarına kadar bir şeyin kalmaz.' 
Atatürk asla ümitsizlik içine düşmemiştir. Mazeretlere sığınmamıştır. Allah'a güvenmiş, elinden gelenin en iyisini yapmıştır. Herkese ümit vermiştir. Mahkûmiyet duygusundan uzaktı, bir Müslüman?Türk olarak gururluydu. Tarihçi Şevket Süreyya Aydemir bu konuda önemli hatırlatma yapar: "Atatürk'ün başardığı en güçlü savaş, toplumu aşağılık duygusundan temizlemek ve kurtarmak savaşı olmuştur. Hele aydınları Batı karşısında daima aşağılık duygusu içinde yaşamış bir ülkede, bu öyle bir çaba ve mücadeledir ki eğer Atatürk hiçbir şey yapmasaydı, sadece bu başarısıyla gene de bir lider, bir kahraman olurdu."
Evet, dün vatanımıza tasallut edenler aynı gaye ile bugün ülkemizi kıskaca almaya çalışıyorlar. İşte Prof. Dr. Haydar Baş da Atatürk'ün dediğini seslendiriyor, aynı dil, aynı gönülle: "Bu vatan bizimdir, bizim kalacak!" 
Bu meşaleyi Anadolu sathında yakan lider, yetiştirdiği her biri kendi dalında yetkin ve donanımlı kadroları ile bazen "Birlik?beraberliğin zarureti konferansları", bazen "Milli Kahramanları Anma Programları", bazen "Dini ve Milli Bütünlüğümüze yönelik tehditler sempozyumu", bazen "Uluslararası Ehlibeyt sempozyum ve panelleri", bazen "Milli Ekonomi Modeli Kongreleri", bazen "Geleceğin Türkiye'si, Türkiye'nin Geleceği sempozyumları", "İcmal Gençlik Programları", bazen TV programları, kaleme aldığı eşsiz eserleri ile Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızdır. Türkiye hakkında hangi mesele oldu da O, çözümünü müdellel olarak anlatmadı? O'nun dışında sorunları doğru teşhis eden, öngörüsü ve derin ilmiyle çıkış yollarını sunabilen oldu mu?  
İnanın, komşularımızla barış içinde yaşamamız mümkün. Zanna kapılmayalım, fâsığın haberi ile kardeşlerimize sû?i zan beslemeyelim. Gerçekleri görelim. Bizi birbirimize düşürmeye çalışanlara inanmayalım. Resûlullah (s.a.a) ölçüyü koymuş: "Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz."
Yazımıza Hocamızın şu önemli uyarısı ile son verelim: "Ülkemizin birlik beraberliğini istiyorsak Mustafa Kemal Atatürk etrafında tek bilek olmaktan başka çaremiz yoktur. Atatürk birleştirici harçtır, Atatürk vatandır. O giderse vatan gider."