Yoğun bir gündemden geçiyoruz.
Kitleleri temsil edenlerin terörle bağlantılı olduğu gerekçesiyle tutuklandığı her türlü provokasyona açık, yüksek tansiyonlu günler?
Terörün sadece dağlarda olmadığı, en kalabalık şehirlerimizin en merkezi noktalarını hedef aldığı, insanlarımızı okuluna, işine giderken hiç ummadığı bir anda ve yerde yakaladığı, polis, asker, sivil ayrımı yapmadığı, kitlesel ölümlere yol açtığı tehlikeli, karanlık, endişe verici günler?
Allah sonumuzu hayreylesin.
Siyasilerimiz, "Artık terörle yaşamaya alışmalıyız" diyorlardı, millet alışmaya başladı.
Her sabah kalkıldığında, acaba bugün nerede bir terör saldırısı olmuş diyerek haber bültenlerine, internet haberlerine ve gazetelere bakıyoruz.
Korku toplumu olduk.
Dilerseniz, "zifiri karanlığı" daha fazla tasvir etmeyelim, zaten yaşıyorsunuz, yaşıyoruz, bizler bu terör karanlığından nasıl kurtuluruz onu irdelemeye çalışalım.
Ola ki sesimizi bir duyan, satırlarımızı bir okuyan olur da, "Bak böyle bir çözüm de varmış" der; bizdeki sadece bir umut? Biz uyarma, yol gösterme vazifemizi yapalım da, alan alsın, almayana diyecek bir şeyimiz yok zaten?
Terör, özellikle de ülkemiz ve bölgemiz üzerinde küresel menfur hesapların olduğunu dikkate aldığımızda, ülkemizi ve milletimizi her zaman hedef alacaktır.
Mesele, terörle, hangi şartlarda ve zeminde mücadele edileceğidir.
Eğer terör topluma mal olmadıysa, dağlarda, sınırda ya da belirli noktalarda ise askeri ve polisiye yöntemlerle mücadeleyi yürütür, istihbaratı bu noktaya yoğunlaştırır ve o terörü bulunduğu noktada yok etmeye çalışırsınız.
Ama terör, ülke içinde zemin buluyor, yapılan yanlış politikalar neticesinde millete mal oluyor, kitleleri etkiliyorsa, böyle bir durumda sadece askeri yöntemler, silahlı mücadele terörle mücadelede etkili olmaz, bilakis ters etkisi de olabilir.
Terörün özellikle ülkemizde zemin bulmasının nedeni, anayasamızda mevcut olan "sosyal hukuk devleti" ifadesinin, "eşit haklar" ifadesinin sadece kağıt üzerinde kalmasındandır.
Sosyal bir hukuk devleti olma, vatandaşların devletinden "karşılıksız" hizmet almasını gerektirir; milli gelirden pay almasını gerektirir; eşit haklara sahip olmasını, haklarını doya doya yaşamasını gerektirir; devletin de "baba devlet" olmasını gerektirir.
Örneğin, açlık sınırının 1405 TL, yoksulluk sınırının 4577 TL olduğu ülkemizde asgari ücretin 1300 TL olması soysal devlet olma gereğinin yapılmadığını göstermektedir.
Ya da 10 bin dolar kişi başı milli gelir açıklanıyor ama gelir vatandaşın çoğunluğuna yansımıyorsa burada bir gelir adaletinden bahsetmek mümkün olmaz.
Hakkari'de zor şartlarda okumuş olan bir gencimiz ile İstanbul Galatasaray Lisesi'nden mezun olan bir öğrenci aynı üniversite sınavına tabi tutuluyorsa, eşit haklardan bahsetmek de mümkün olmaz.
Bir yerlerde yanlışlar var ve bu yanlışlar ülkemizde, terörün beslendiği kaynak?
Yaptığımız tüm araştırmalar çözüm konusunda bizi bir adrese götürüyor, o da Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Milli Devlet tezi?
Milli Ekonomi Modeli'nde ifade edilen Vatandaşlık Maaşı projesi terör meselesinin çoğunu bitiren bir çözüm?
Proje, 18 yaş üstü olan her bir vatandaşa her ay 1000 TL Vatandaşlık Maaşı verilmesini öngörüyor. Sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı olduğu için, bu ülkenin kimliğini taşıdığı için?
Düşünün ki, Mardin'de 10 kişilik bir aile, bunların 7'si 18 yaş üstü olsun, her ay bu aileye 7 bin lira bir gelir girecek demektir. Sizce bu aile evladını hangi baskı olursa olsun dağa gönderir mi, ya da ailesine böyle karşılıksız bir destek sağlayan baba bir devlete bir genç namlu doğrultabilir mi?
Bu proje, yıllardır güvenin kaybolduğu devlete yeniden güven duyulmasını sağlayacaktır, devlet-millet kaynaşmasını en üst düzeyde temin edecektir.
Halk içindeki etkisi kaybolan terörün artık şehirlerde, ilçelerde, beldelerde tutunabilmesi mümkün değildir. Kendiliğinden eriyip gidecektir.
Küresel iradeler, İslam coğrafyasında ve ülkemizdeki estirdikleri terör havasını Rusya'da da ortaya koymak istediler. Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli projelerini madde madde uygulayan Rusya bu sayede bütün bu terör girişimlerini bertaraf edebildi.
Vatandaşlık Maaşı, terör sorununun çoğunu çözer dedik, Milli Ekonomi Modeli'nin diğer sosyal devlet projeleri, istihdam projeleri, maden politikaları, Sosyal Devlet Milli Devlet tezinin eğitim, sağlık ve diğer projeleri ülkemize ve bölgemize, terörü tamamen bitirecek kesin çözümü getirecektir.
Kitleleri temsil edenlerin terörle bağlantılı olduğu gerekçesiyle tutuklandığı her türlü provokasyona açık, yüksek tansiyonlu günler?
Terörün sadece dağlarda olmadığı, en kalabalık şehirlerimizin en merkezi noktalarını hedef aldığı, insanlarımızı okuluna, işine giderken hiç ummadığı bir anda ve yerde yakaladığı, polis, asker, sivil ayrımı yapmadığı, kitlesel ölümlere yol açtığı tehlikeli, karanlık, endişe verici günler?
Allah sonumuzu hayreylesin.
Siyasilerimiz, "Artık terörle yaşamaya alışmalıyız" diyorlardı, millet alışmaya başladı.
Her sabah kalkıldığında, acaba bugün nerede bir terör saldırısı olmuş diyerek haber bültenlerine, internet haberlerine ve gazetelere bakıyoruz.
Korku toplumu olduk.
Dilerseniz, "zifiri karanlığı" daha fazla tasvir etmeyelim, zaten yaşıyorsunuz, yaşıyoruz, bizler bu terör karanlığından nasıl kurtuluruz onu irdelemeye çalışalım.
Ola ki sesimizi bir duyan, satırlarımızı bir okuyan olur da, "Bak böyle bir çözüm de varmış" der; bizdeki sadece bir umut? Biz uyarma, yol gösterme vazifemizi yapalım da, alan alsın, almayana diyecek bir şeyimiz yok zaten?
Terör, özellikle de ülkemiz ve bölgemiz üzerinde küresel menfur hesapların olduğunu dikkate aldığımızda, ülkemizi ve milletimizi her zaman hedef alacaktır.
Mesele, terörle, hangi şartlarda ve zeminde mücadele edileceğidir.
Eğer terör topluma mal olmadıysa, dağlarda, sınırda ya da belirli noktalarda ise askeri ve polisiye yöntemlerle mücadeleyi yürütür, istihbaratı bu noktaya yoğunlaştırır ve o terörü bulunduğu noktada yok etmeye çalışırsınız.
Ama terör, ülke içinde zemin buluyor, yapılan yanlış politikalar neticesinde millete mal oluyor, kitleleri etkiliyorsa, böyle bir durumda sadece askeri yöntemler, silahlı mücadele terörle mücadelede etkili olmaz, bilakis ters etkisi de olabilir.
Terörün özellikle ülkemizde zemin bulmasının nedeni, anayasamızda mevcut olan "sosyal hukuk devleti" ifadesinin, "eşit haklar" ifadesinin sadece kağıt üzerinde kalmasındandır.
Sosyal bir hukuk devleti olma, vatandaşların devletinden "karşılıksız" hizmet almasını gerektirir; milli gelirden pay almasını gerektirir; eşit haklara sahip olmasını, haklarını doya doya yaşamasını gerektirir; devletin de "baba devlet" olmasını gerektirir.
Örneğin, açlık sınırının 1405 TL, yoksulluk sınırının 4577 TL olduğu ülkemizde asgari ücretin 1300 TL olması soysal devlet olma gereğinin yapılmadığını göstermektedir.
Ya da 10 bin dolar kişi başı milli gelir açıklanıyor ama gelir vatandaşın çoğunluğuna yansımıyorsa burada bir gelir adaletinden bahsetmek mümkün olmaz.
Hakkari'de zor şartlarda okumuş olan bir gencimiz ile İstanbul Galatasaray Lisesi'nden mezun olan bir öğrenci aynı üniversite sınavına tabi tutuluyorsa, eşit haklardan bahsetmek de mümkün olmaz.
Bir yerlerde yanlışlar var ve bu yanlışlar ülkemizde, terörün beslendiği kaynak?
Yaptığımız tüm araştırmalar çözüm konusunda bizi bir adrese götürüyor, o da Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Milli Devlet tezi?
Milli Ekonomi Modeli'nde ifade edilen Vatandaşlık Maaşı projesi terör meselesinin çoğunu bitiren bir çözüm?
Proje, 18 yaş üstü olan her bir vatandaşa her ay 1000 TL Vatandaşlık Maaşı verilmesini öngörüyor. Sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı olduğu için, bu ülkenin kimliğini taşıdığı için?
Düşünün ki, Mardin'de 10 kişilik bir aile, bunların 7'si 18 yaş üstü olsun, her ay bu aileye 7 bin lira bir gelir girecek demektir. Sizce bu aile evladını hangi baskı olursa olsun dağa gönderir mi, ya da ailesine böyle karşılıksız bir destek sağlayan baba bir devlete bir genç namlu doğrultabilir mi?
Bu proje, yıllardır güvenin kaybolduğu devlete yeniden güven duyulmasını sağlayacaktır, devlet-millet kaynaşmasını en üst düzeyde temin edecektir.
Halk içindeki etkisi kaybolan terörün artık şehirlerde, ilçelerde, beldelerde tutunabilmesi mümkün değildir. Kendiliğinden eriyip gidecektir.
Küresel iradeler, İslam coğrafyasında ve ülkemizdeki estirdikleri terör havasını Rusya'da da ortaya koymak istediler. Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli projelerini madde madde uygulayan Rusya bu sayede bütün bu terör girişimlerini bertaraf edebildi.
Vatandaşlık Maaşı, terör sorununun çoğunu çözer dedik, Milli Ekonomi Modeli'nin diğer sosyal devlet projeleri, istihdam projeleri, maden politikaları, Sosyal Devlet Milli Devlet tezinin eğitim, sağlık ve diğer projeleri ülkemize ve bölgemize, terörü tamamen bitirecek kesin çözümü getirecektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- İnsan bozulunca, her şey bozuluyor / 28.01.2025
- Gazze’deki ateşkes ABD’ye mi emanet? / 25.01.2025
- Kartalkaya’da yüreğimiz yandı / 24.01.2025
- Hz. Fatıma edep, ölçü ve iman abidesidir / 22.01.2025
- ‘Söneriz diye üflediler, alev aldık’ / 21.01.2025
- Türk’ün düşmanı, Kürt’ün katili ile ‘barış süreci’ / 18.01.2025
- Gazze’de ateşkes muamması / 17.01.2025
- Bugün yaşanan süreci 10 yıl önceden öngördü / 15.01.2025
- Birliğimiz ve üniter yapımız tehlikede! / 14.01.2025
- ‘Kevser’, Hz. Fatıma’dır / 11.01.2025
- Gazze’deki ateşkes ABD’ye mi emanet? / 25.01.2025
- Kartalkaya’da yüreğimiz yandı / 24.01.2025
- Hz. Fatıma edep, ölçü ve iman abidesidir / 22.01.2025
- ‘Söneriz diye üflediler, alev aldık’ / 21.01.2025
- Türk’ün düşmanı, Kürt’ün katili ile ‘barış süreci’ / 18.01.2025
- Gazze’de ateşkes muamması / 17.01.2025
- Bugün yaşanan süreci 10 yıl önceden öngördü / 15.01.2025
- Birliğimiz ve üniter yapımız tehlikede! / 14.01.2025
- ‘Kevser’, Hz. Fatıma’dır / 11.01.2025