Terör, güvenlik sorunu olmakla birlikte, aynı zamanda sosyal bir sorundur. Her sosyal sorun gibi, onun da ortaya çıkmasında birçok etken rol oynamaktadır. Daha açık bir deyişle terör, terörizm fikrinin en belirgin ve görünen yüzüdür.
O bakımdan terör örgütlerini dağıtmak ve silâhlı gücünü kırmak, terörizm fikrini yok etmek anlamına gelmemektedir. Terör örgütleri bertaraf edilebilir, ama buna rağmen terörizm fikri yaşayabilir.
Onun içindir ki, terörle en etkili, temelli ve kalıcı mücadele, ancak ve ancak fikirle yapılabilir. Dolayısıyla terörizm fikrini bilmek, onu doğuran sosyal olayları iyi analiz etmek ve alternatif fikir oluşturmak çok önemlidir.
Bilindiği üzere mücadeleler meydanlardan önce ruhlarda kazanılır veya kaybedilir. O nedenle devletler, vatandaşlarını sadece terör örgütlerinin silâhlı saldırılarından korumakla yetinemezler. Ondan daha çok terörizm fikriyle mücadele etmeleri gerekmektedir. Terörizm fikriyle mücadele, suyu baştan kesmeye ve bataklığı kurutmaya benzer.
Terörle mücadelenin, terörden öte büyük güçlerle ve onların projelendirdiği fikirlerle mücadele olduğu bilinmelidir. Aksi halde başarı söz konusu olamaz.
Terör örgütlerini amaçları doğrultusunda kullanan büyük güçler, yarın-öbür gün, o örgütlere hâkim olamayacaklardır. Bumerang gibi terör örgütleri mutlaka kendilerine dönecektir. Bunu terör örgütlerini kuran, yetiştiren ve besleyen ülkelerin yetkilileri de itiraf etmektedir. Çünkü onlar da, terör örgütlerinin geleceklerini ve ileride verecekleri zararları öngöremiyorlar
Terör örgütleri üzerine yapılan bir araştırmaya göre, terör örgütleri can yakıyor, zarar veriyor, fakat amaçlarına onlar değil, onları kullanan güçler ulaşıyor. Bir başka deyişle, terör örgütleriyle, onları kullanan güçlerin arası, eninde sonunda bozulmakta ve dostluklar düşmanlığa dönüşmektedir.
Başta Türkiye olmak üzere, tüm İslâm dünyası için, terör örgütlerine çizilen fikri proje, Müslümanlara yeni bir İslâm anlayışı -ki onun İslâm olması mümkün değil- benimsetmektir. Bu konuda kullanılan ve devletten de büyük oranda destek gören, FETÖ terör örgütü olmuştur.
Görünürde FETÖ terör örgütüyle çetin bir mücadele yapılmaktadır. Ama ne yazık ki, bu örgütün dinler arası diyalog fikirleri, dini yayınlardan ve okul müfredatlarından hâlâ tamamıyla sökülüp atılmamıştır. Bunların ayıklanması ve İslâm'ın temel inanç esaslarının doğru bir şekilde öğretilmesi şarttır. İşte asıl mücadele, bu alanda verilirse, başarı elde edilebilir, değilse yapılanlar havanda su dövmek olur.
Basında yer alan haberlere göre, Fetullah Gülen'i, Papa ll. Jean Paul ile Vatikan'da görüştüren Thomas Michel, Türkiye'ye gelip gitmekte ve dinler arası diyalog projesine hizmet edecek yeni gruplar aramaktadır. Bu, devlet ve millet olarak çok uyanık olmamızı gerektiren bir durumdur.
Devlet yetkilileri, silâhlı ve silâhsız terör örgütlerinin sahadaki işbirliği ve ortaklığına sürekli vurgu yapmaktadırlar. Ancak bu örgütlerin aynı fikri kaynaktan beslendikleri ve aynı amaca hizmet ettikleri üzerinde pek durmuyorlar. Hâlbuki mühim olan budur. Daha doğrusu terör örgütlerinin hepsinin birer kukla, kuklacılarının da ABD, İsrail ve tüm Batı dünyası olduğu açıkça dile getirilmiyor ve millete anlatılmıyor.
Sözün özü terörle mücadelede birçok husus ve özellikle de fikri mücadele zayıf bırakılmaktadır.
O bakımdan terör örgütlerini dağıtmak ve silâhlı gücünü kırmak, terörizm fikrini yok etmek anlamına gelmemektedir. Terör örgütleri bertaraf edilebilir, ama buna rağmen terörizm fikri yaşayabilir.
Onun içindir ki, terörle en etkili, temelli ve kalıcı mücadele, ancak ve ancak fikirle yapılabilir. Dolayısıyla terörizm fikrini bilmek, onu doğuran sosyal olayları iyi analiz etmek ve alternatif fikir oluşturmak çok önemlidir.
Bilindiği üzere mücadeleler meydanlardan önce ruhlarda kazanılır veya kaybedilir. O nedenle devletler, vatandaşlarını sadece terör örgütlerinin silâhlı saldırılarından korumakla yetinemezler. Ondan daha çok terörizm fikriyle mücadele etmeleri gerekmektedir. Terörizm fikriyle mücadele, suyu baştan kesmeye ve bataklığı kurutmaya benzer.
Terörle mücadelenin, terörden öte büyük güçlerle ve onların projelendirdiği fikirlerle mücadele olduğu bilinmelidir. Aksi halde başarı söz konusu olamaz.
Terör örgütlerini amaçları doğrultusunda kullanan büyük güçler, yarın-öbür gün, o örgütlere hâkim olamayacaklardır. Bumerang gibi terör örgütleri mutlaka kendilerine dönecektir. Bunu terör örgütlerini kuran, yetiştiren ve besleyen ülkelerin yetkilileri de itiraf etmektedir. Çünkü onlar da, terör örgütlerinin geleceklerini ve ileride verecekleri zararları öngöremiyorlar
Terör örgütleri üzerine yapılan bir araştırmaya göre, terör örgütleri can yakıyor, zarar veriyor, fakat amaçlarına onlar değil, onları kullanan güçler ulaşıyor. Bir başka deyişle, terör örgütleriyle, onları kullanan güçlerin arası, eninde sonunda bozulmakta ve dostluklar düşmanlığa dönüşmektedir.
Başta Türkiye olmak üzere, tüm İslâm dünyası için, terör örgütlerine çizilen fikri proje, Müslümanlara yeni bir İslâm anlayışı -ki onun İslâm olması mümkün değil- benimsetmektir. Bu konuda kullanılan ve devletten de büyük oranda destek gören, FETÖ terör örgütü olmuştur.
Görünürde FETÖ terör örgütüyle çetin bir mücadele yapılmaktadır. Ama ne yazık ki, bu örgütün dinler arası diyalog fikirleri, dini yayınlardan ve okul müfredatlarından hâlâ tamamıyla sökülüp atılmamıştır. Bunların ayıklanması ve İslâm'ın temel inanç esaslarının doğru bir şekilde öğretilmesi şarttır. İşte asıl mücadele, bu alanda verilirse, başarı elde edilebilir, değilse yapılanlar havanda su dövmek olur.
Basında yer alan haberlere göre, Fetullah Gülen'i, Papa ll. Jean Paul ile Vatikan'da görüştüren Thomas Michel, Türkiye'ye gelip gitmekte ve dinler arası diyalog projesine hizmet edecek yeni gruplar aramaktadır. Bu, devlet ve millet olarak çok uyanık olmamızı gerektiren bir durumdur.
Devlet yetkilileri, silâhlı ve silâhsız terör örgütlerinin sahadaki işbirliği ve ortaklığına sürekli vurgu yapmaktadırlar. Ancak bu örgütlerin aynı fikri kaynaktan beslendikleri ve aynı amaca hizmet ettikleri üzerinde pek durmuyorlar. Hâlbuki mühim olan budur. Daha doğrusu terör örgütlerinin hepsinin birer kukla, kuklacılarının da ABD, İsrail ve tüm Batı dünyası olduğu açıkça dile getirilmiyor ve millete anlatılmıyor.
Sözün özü terörle mücadelede birçok husus ve özellikle de fikri mücadele zayıf bırakılmaktadır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018