Terörist dağda ya sözcüleri?

Besle kargayı oysun gözünü, deyişi var ya! İşte ülkemiz şu anda bu sözün tecellisini yaşıyor. Ya hu, bizim halkımız terörün her türlüsüne karşıdır. Karşıdır, karşıdır da, terörü bitme noktasından yaptığı açılım ve söylemlerle büyüten, ona yasal zemin hazırlayan, bebek katilini muhatap alıp, onu halk kahramanı yapan, Barzani diyalogları ile ülkemizdeki bölücülere umut veren bir siyasi anlayışı üç dönemdir iktidar yapan bu millet. Terörün bu kadar azmasının bir sebebi de saydığımız icraatların sahibi iktidar olsa da genel anlamda hepimizin bu ateşte payı var. Ne, açılımın saçılım olacağını iktidara anlattık, ne demokrasi adı altında, fikir özgürlüğü maskesiyle milletin birliğinin, bütünlüğünün altına dinamit döşeyen yazar, çizer, televizyoncu, bilim adamına vs. gerekli tepkiyi verdik, ne yazdıkları gazeteleri, ne konuştukları televizyonları boykot ettik. Hemen fikir özgürlüğü, demokrasi falan demeyin. Bende özgür tercihimi kullanarak, bölücü fikirlerin yazıldığı gazete ve televizyonları boykot ediyorum. Herhalde demokrasiden vatandaşa da bir pay vardır.Terör yalnızca dağda değil, şehre indi. Hatta evlerimize girdi. Kimsenin alınmasına gerek yok. Paşalar tek tek tutuklanırken, Hasdal'ın (askeri cezaevi) nüfusu 240'lara çıkmışken, hele geçen ay Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları'nın istifasını bir zafer mantığıyla millete anlatan, her fırsatta askeri Türkiye'nin (AKP'nin) önünde bir engel gibi göstermeye çalışan kalemler, fikir adamları (!) haliyle bana, bu insanlar kimin adına meydana çıkmış, sorusunu sorduruyor. Son olarak Hakkari'de verdiğimiz 11 şehitten sonra devlet kademelerinden yapılan açıklama ve teröre gereken dersin verileceği söylemlerine karşı, bu kalemlerce yapılan yorumlar, benim soruma cevap oluyor adeta.  Bir iki örnek verelim demokrasi çatısı altında (!)"Bize düşen, bıçak kemiğe dayandığı anda bile sabırlı ve tahammüllü davranmak." Mümtaz Er Türköne / Zaman"Biz yorumlarımızla PKK'ya veya BDP'ye söz geçiremezken, Başbakan Erdoğan'ı ılımlı davranmaya ne kadar ikna edebiliriz ki?" Mehmet Barlas / Sabah "Silahla bir sonuç alınamayacağını" daha iki yıl önce PKK komutanları bizzat bana söylemişlerdi, bu iki yılda ne oldu da "silahla bir sonuç alınacağına" inandılar bilmiyorum." Ahmet Altan / Taraf"Operasyonları tetikleyen bu süreç, sivil inisiyatifleri zayıflatmamalı. TBMM'nin açılacağı 1 Ekim, barışın miladı olmalı." Derya Sazak / Milliyet"AK Parti iktidarını da pusuya düşürerek, mayınlamak isteyen sinsi ve kanlı iradeye karşı (...) savaş lobisini duvara dayayacak barış atağına kalkılamaz mı? Mehmet Altan / Star"Şiddete misliyle karşılık" gündemde; ama bu denenmiş ve başarısızlığı hüsranla tescillenmiş bir yöntem... Oysa açılım, denenmemiş olandı." Can Dündar / Milliyet"Soğukkanlılık en çok devletin sorumluluğudur ve böylesine hassasiyetin en yüksek olduğu zamanlarda gerekir. Hükümet (...) demokratik enstrümanları da devrede tutmalıdır." Mustafa Karaalioğlu / Star   "Artan şehitler, heyecana kapılıp muhatap olduğumuz sorunun gerçek yüzünü unutturmasın..."Fehmi Koru- Star 

Bu arada Kandil'e hava harekâtı düzenleniyor. Hatırlarsanız; 27 Nisan muhtırasının sahibi, Dolmabahçe görüşmesinin ikinci adamı Yaşar Büyükanıt komutanken; Kandili BBG evine benzetmiş, taş üstünde taş bırakmadıklarını iddia etmişti. Şimdi tekrar benzer diyaloglar, açıklamalar geliyor. Tabi benim aklımda "iktidar milletin gazını mı alıyor" sorusu geliyor. Umarım hava harekâtı, kara harekâtıyla birleştirilip, Kandil'e Türk bayrağı dikilirde ben su-i zanda bulunmuş olurum?