"Söz konusu vatansa gerisi teferruattır" anlayışını bu millet tarihe kaydettirmiştir. Vatanı için bu millet yardan da geçmiş, maldan da geçmiş, candan da geçmiştir. Zaten bu eşsiz fedakârlığın bir neticesi olarak bu coğrafyada yaşıyoruz. Bu coğrafya zor bir coğrafya. Birilerinin kuyruk acısı, diğerlerinin karın ağrısı, bir diğerlerinin aç gözlülüklerinden kaynaklanan kinleri, hırsları gizli bu coğrafyada. 1071'den bu tarafa hiç boş durmadı bu şer odakları. Bir türlü mağlubiyetlerini kabullenemediler. İnsanlığı, medeniyeti bizden öğrenmelerine rağmen bizi kabul edemediler. Bin bir oyunlar, bir o kadar savaşlarla üzerimize geldiler. Ama şanlı ecdadımız bazen zafiyetler yaşasa da her seferinden bu şer odaklarını, bu haçlı anlayışını püskürtmüş, gereken dersi vermişti. Değişen dünyayla beraber milletler ve devletlerarasındaki mücadele şekilleri de değişti. Sıcak savaşın yerini soğuk savaş aldı. Kültür ve medeniyet savaşları hayatın her alanında, her anında tüm şiddetiyle yaşanmakta. Bu global güçlerin tam olarak ele geçiremediği, nüfus edemediği millet ve medeniyetlere karşı da kullandığı en önemli unsurlardan biri terör ve terör örgütleridir. 11 Eylül olayları, El-Kaide ve her gün ülke gündemimizde olan PKK ilk aklıma gelenler.Belki bu yazıyı yazdığım sırada yine bir yerlerde mayınlar patlıyor, kanlı pusular kuruluyor. Bitme noktasına gelmiş bir örgüt bir anda nasıl bu kadar güce ulaşıyor. Sözde derin devleti yok etmek için başlatılan Ergenekon ve diğer askeri darbe (!) planlarına karşı verilen mücadele PKK ve onun yan kurumlarına karşı neden verilmiyor. Her gün medyada bölücü örgütün sözcüleri alenen devleti tehdit ediyor, eylemler yapılıyor. Siyasi iktidar bunlara karşı gerekli duruşu gösteremediği gibi, askere, yazara, çizere karşı sınır tanımadan görev aşkıyla (!) yanan savcılarda piyasada yok. Örgütün Avrupa bağlantıları adreslerine varıncaya kadar belli. Örgütün komuta merkezini ise ilkokul çocukları bile biliyor. O zaman bu terör örgütü neden bitirilmiyor? İşte bu sorunun cevabını bir an önce bulmamız lazım.Aslında her şey AKP'nin kuruluşunda gizli. Bakın CIA'nın Ortadoğu İstasyon şeflerinden Graham Fuller ne diyor daha AKP diye bir parti yokken; "Türkiye, yakın bir gelecekte iki partili bir temsil sistemine gebe? Kökleri geçmişe dayanan ekonomik kriz, iktidardaki koalisyon (Bülent Ecevit liderliğindeki 57. Hükümet'ten söz ediyor) partilerinde büyük deprem yaratacak. Fazilet Partisi'nden kopan bir grup ılımlı İslamcı, geniş tabanlı bir siyasi oluşuma gidecek. Bazı etkin siyasetçiler, partilerinden istifa ederek bu yeni oluşuma katılacak. Yeni oluşum kartopu gibi büyüyüp gelişecek. Türkiye'de yakın gelecekte ılımlı İslamcılar iktidara gelecek. Ilımlı İslamcıların yanında İslami söylemlere ters düşmeyen ılımlı sol bir parti de Meclis'e sokulacak" (Akt. Prof. Dr. Ümit Özdağ, Yeniçağ gazetesi 29.4.2004) Türkiye'nin Kandil'e neden harekât yapamadığı da yine AKP'de gizli. ABD Dışişleri Bakını Powell ile Abdullah Gül arasında yapılan görüşme ve görüşmede mutabakata varılan 9 madde incelendiğinde neden Kandil'e giremediğimizin cevabı da ortaya çıkıyor. (Abdullah Gül, bu gizli anlaşmayı Sedat Sertoğlu'na itiraf etmiştir (Bkz. Vatan, 24 Mayıs 2003). Bu gizli mutabakatın içeriğinden bir iki başlık aktaralım;* Türk askeri Irak'ın kuzeyinden çekilecek: Irak'ın kuzeyinde bulunan bütün Türk birlikleri ve Türk ordusuna bağlı özel kuvvetler, dört ay içinde aşamalı olarak Türkiye sınırları içine çekilecek.* Türk ordusu bundan böyle hangi gerekçeyle olursa olsun, sınır ötesi harekâtta bulunmayacak. PKK/KADEK'in Türkiye egemenlik alanı dışında takip ve bastırılması harekâtlarına da son verilecek.*PKK/KADEK'E karşı Türkiye devletinin egemenlik alanı içinde yapılacak askerî harekâtlar için, ABD askerî makamlarına haber ve bilgi verilecek, izin alınacak.* Eğer Türk Silahlı Kuvvetleri, PKK/KADEK'e karşı ABD askeri makamlarına bilgi vermeden ve izin almadan harekât yapacak olursa, ABD hükümeti, "Kürt halkına karşı şiddet kullanıldığı ve soykırım uygulandığı" çerçevesi içinde uyarıda bulunma hakkını kullanabilecek. Bu durumda ABD gerekli gördüğü ambargo ve silahlı müdahale gibi siyasal ve askerî yaptırımları saklı tutacak."Neticede 10 yıldır bu millete İslam adına, demokrasi adına, özgürlük adına vs. serap gösteriliyor. Millet bir avuç huzur, mutluluk için o vadi senin, bu vadi benim koşuyor. Ama dedik ya! Ha bu iktidarın peşinde koşmuşsun, ha ıssız çöllerde serap peşinde?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025