13 Kasım Pazar günü İstanbul'un en kalabalık noktalarından Taksim İstiklal Caddesi'nde sivil vatandaşları hedef alan hunharca bir terör saldırısı gerçekleşti.
Hain saldırıda 6 vatandaşımız hayatını kaybederken 81 kişi de yaralandı.
Ölenlere rahmet, yakınlarına sabır, yaralanan vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.
Bombalı saldırının faili olan Suriye uyruklu kadının saldırının talimatı PKK/YPG terör örgütünün Kobani'deki merkezinden aldığını itiraf ettiğine dair bilgiler geliyor. Teröristin terör örgütü DEAŞ bağlantılı olabileceği iddiaları da ifade ediliyor.
Bunlar bombalı saldırının faili olan kadının yakalandıktan sonra gelen ilk bilgiler.
Saldırının faili bulunduğuna göre teröristin sorgusu tamamlandığında azmettiricilerin kimliği de netlik kazanacaktır.
Türkiye'nin en işlek yerlerinden olan her gün resmi ve sivil yüzlerce polisin görevli olduğu İstiklal Caddesi'nde böyle saldırının gerçekleşmesi,
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun birkaç ay önce ifade ettiği, 'Teröristleri ayakkabı numaralarına kadar biliyoruz. Kıpırdayamıyorlar, kıpırdayamayacaklar da' söylemlerinin altının ne kadar boş olduğunu ortaya koydu.
Teröristler kıpırdamak şöyle dursun bizi tam kalbimizden vurabiliyorlar.
Bu saldırıdan sonra bir istifa gelir mi bilmiyorum. Ancak başka bir ülkede olsa ilgili bakan koltuğunda oturmaya devam edemezdi.
Saldırıda şu ana kadar ortaya çıkan bilgiler kafalarda bazı soru işaretleri de doğuruyor.
Suriye'nin Afrin kenti üzerinden ülkemize giren terörist, ortaya çıkan ayrıntılara göre kamuflajlı giysileriyle adeta göstere göstere İstiklal Caddesi'ne gelip, patlamanın olduğu noktadaki bankta yaklaşık 45 dakika oturuyor sonrasında da bombalı çantayı bankta bırakarak oradan uzaklaşıyor.
Sıradan bir elbise yerine kamuflajlı dikkat çeken bir giysi giymesi teröristin mobeselerden daha kolay izlenmesini ve elbette hızla yakalanmasını sağlamış görünüyor. Terör örgütünün özel olarak istihbarat elemanı olarak yetiştirdiği ifade edilen bir terörist için bu davranış sizce de çok fazla amatörce değil mi?
Saldırıdan sonra teröristin evine gitmesi ve dün sabaha karşı o evde ele geçirilmesi de bir hayli tuhaf geldi bana.
Böyle bir hunhar saldırıdan sonra terörist neden İstanbul'u terk etmemiş olabilir?
Sonra saldırının arkasındaki terör örgütünün yakalanan kadın teröristin öldürülme emrini verdiği, bu emri alan kişinin de yakalandığı ifade edildi. Peki, acaba örgüt neden saldırının faili teröristi hemen ortadan kaldırmadı?
Bu ve benzeri deli sorular insanın kafasını kurcalıyor.
İnşallah güvenlik güçleri yapacakları soruşturmanın sonucunda kafalardaki bütün soruların yanıtlarını verecek bir açıklama yaparlar.
Ancak bu menfur saldırının azmettiricileri bana öyle geliyor ki, bombalı çantayı taşıyan teröristin adeta yakalanmasını ister gibi davranmışlar.
Ama ne yazık ki bomba patlamadan bu saldırının engellenebilmesi mümkün olmadı.
Bence İçişleri başta olmak üzere yetkililer teröristlerin ayakkabı numaralarını öğrenmeye zaman harcayacaklarına çantalarındaki bombalara odaklanmaları gerekiyor.
Hain saldırıdan sonra haklı olarak Türkiye'nin mülteci politikası da tekrar eleştirilerin hedefi oldu.
Artık ülkemizi yolgeçen hanına çeviren şu 'açık kapı' politikasından vazgeçilme zamanı da çoktan gelmiş durumda.
Türkiye sınırlarının güvenliği de sanırım 'teröristlerin ayakkabı numaralarının bilinmesi' gibi sağlanıyor olabilir…
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024