Kendi varolan kaynaklarını -para, maden, su, enerji, hammadde vs- değerlendirmeyen bir Hükümetin en büyük problemi bunları dışarıdan nasıl temin edeceğidir.Öyle ya da böyle temin edildiği müddetçe, borçlar artıyormuş, maliyetler yükseliyormuş, vergiler katlanıyormuş, halkın çoğu geçim darlığından kıvranıyormuş, borç sağlayanlara taviz üstüne taviz veriliyormuş... bütün bu sıkıntıların bir takım demogojik izahı bulunabilir.Hükümet medyayı ve oluşturduğu sivil toplum örgütlerini kullanarak geniş halk kitlelerinin gözünü bir takım bahanelerle -kuraklık, küresel kriz, siyasette danışıklı dövüş ve mağduriyet tiyatroları vs- boyayabilir.Değirmenin suyu, değirmen dönmeyi başarabildiği, taşıma suyu kesilmediği müddetçe elin suyuyla dönebilir.Ama bu böyle sürekli devam etmez.Bu manada "sürdürülebilir borçlanma" ifadesi yanlıştır. Borç verenlerin senin topraklarında siyasi emelleri olduğu, bu borçlanma sürecinin her gün senden bir şeyler götürdüğü bir atmosferde borçlar bir gün mutlaka tıkanacaktır.Bu bahsettiğim gerçek, normal şartlar altında olandır.Peki, anormal şartlar ne olabilir?Bugün en önemli anormal şart, son yaşanan ABD merkezli mortgage krizidir. Bu kriz tüketim kabiliyetini kaybetmiş ABD halkının kredi borçlarını ödeyememesinden kaynaklanmış ve mortgage üzerine bina edilmiş hayali küresel ekonomiyi perişan etmiştir.Bu kriz, paradan para kazanan küresel finans sağlayıcıları vurmuştur.Bu finans sahipleri büyük zarar etmişler ve daha fazla zarar etmemek için de finanslarını petrol, demir, buğday, pirinç, altın gibi reel ürünlere kaydırmışlardır.Bunun neticesinde kendi yerli kaynaklarını kullanmayan, paradan para kazanma yollarını açarak finans çekme politikası güden bizim gibi hazine üstünde oturan dilenciler ortada kalmıştır.Bir taraftan yapılan peşkeş niteliğindeki özelleştirmelerle, maden ve arazi satışlarıyla değirmenimizde telafisi güç büyük hasarlar meydana gelirken, diğer taraftan akan taşıma suyuna ABD mortgage krizi taşı düşmüştür.Değirmen de bozuk, su da kesik.Böyle bir atmosferde, Hükümetin paçasının tutuşması normaldir.Güvendiği dağlara kar yağmıştır. Artık pek bahane de kalmamıştır.Bundan sonraki ekonomik gidişat, izahı yapılamayacak düzeydedir.Hükümet bunu gayet iyi bilmektedir.Bundan sonraki süreçte yaşananların izahını yapamayacak olan Hükümetin, yine danışıklı dövüşlerle mağduriyet pozisyonuna girmesi, "biz düzeltecektik, ama yaptırmadılar ki" gibi söylemler kullanması kaçınılmazdır.Bu nasıl olacak kısa zamanda göreceğiz.Hatta Hükümet gidişatın ağır faturasını halk nezdinde ödememek için, faturayı da birilerinin sırtına yükleyerek yeni oluşumlara dahi gidebilir. Bu taşeron siyasilerimizin sık sık başvurduğu bir yöntemdir.Öyle olur, ya da böyle olur bunlar tahmin mahiyetinde, ama gerçek olan bir şey var ki, Hükümetlerin milli politikalarının olmamasının faturasını hep onları iktidar eden milletimiz ödeyecek.Ta ki akıllanana kadar.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Savaş riski varsa, ithalat neden? / 27.11.2024
- Siyasiler, bölünmeyi teşvik ediyor / 26.11.2024
- Birlik ve beraberliğin merkezi: Ehl-i Beyt / 23.11.2024
- ‘Bugün ithal ettiğin et, yarını yok eder’ / 22.11.2024
- ABD’nin ‘balistik füze’ kararı ne anlama geliyor? / 20.11.2024
- Sıkıştıkça laikliğe saldırıyorlar! / 19.11.2024
- Daron Acemoğlu’nun zamanlaması manidar! / 16.11.2024
- Kötü ekonomi, ölümcül sonuçlar doğuruyor / 15.11.2024
- İşsiz, çalışan ve emekli, hepsi mağdur / 13.11.2024
- Beklenen enflasyona göre belirlemek büyük adaletsizlik! / 12.11.2024
- Siyasiler, bölünmeyi teşvik ediyor / 26.11.2024
- Birlik ve beraberliğin merkezi: Ehl-i Beyt / 23.11.2024
- ‘Bugün ithal ettiğin et, yarını yok eder’ / 22.11.2024
- ABD’nin ‘balistik füze’ kararı ne anlama geliyor? / 20.11.2024
- Sıkıştıkça laikliğe saldırıyorlar! / 19.11.2024
- Daron Acemoğlu’nun zamanlaması manidar! / 16.11.2024
- Kötü ekonomi, ölümcül sonuçlar doğuruyor / 15.11.2024
- İşsiz, çalışan ve emekli, hepsi mağdur / 13.11.2024
- Beklenen enflasyona göre belirlemek büyük adaletsizlik! / 12.11.2024