Karaburun Sivil İnisiyatifi SözcüsüAyhan Akçura, taş örme tekniğiyle yöreye özgü mimari üslubunda yapılan taş evlerin kaderine terk edildiğini belirterek, koruma altına alınmasını istediklerini söyledi.
Akçura, Karaburun Yarımadası'nın çok sayıda taş evinden bugüne ancak 2 bin kadarının gelebildiğini anlattı. Eski yöntemler kullanılarak Karaburun'daki taş ocaklarından alınan siyah ve mor renkli taşlarla örülmüş evlerin son 20 yılda yenilerinin yapılmadığını kaydeden Akçura, "Bu evlerin en önemli özelliği yazın serin, kışın sıcak olmalarıdır. Tercih edilmelerinin en önemli nedeni de dayanıklılığı, sahilden yukarıdaki yerleşim yerlerinde deniz serpintisi ve sert poyraza en iyi dayanan malzeme olan taştan yapılmasıdır" dedi.
Taş evlerin sayısının artmadığını, aksine her geçen gün terk edildiğine işaret eden Akçura, yörenin mimari ve kültürel dokusunun korunabilmesi için evlere özen gösterilmesi gerektiğini söyledi. Akçura, şu bilgiyi verdi: "Taş evlerin koruma altına alınmasını istiyoruz. İçlerinde oturulanların durumu iyi ancak kaderine terk edilenler kısa sürede viraneye dönüyor. Aralarında 200 yıllık olanları bile var. Tarımın azalması, gençlerin iş bulma ümidi ile büyükşehirlere göç etmesi yüzünden nüfus yoğunluğu azalan yarımadada bundan en fazla etkilenenlerden biri de taş evler oldu. Yerel yönetimlerin bu konuya duyarlı yaklaşmasını bekliyoruz. Taş evleri kurtarmak gerekiyor." Bu evlerin baca, kapı, tahta süsleme, kilit ve anahtarları gibi mimariye uygun aksesuvarlarının da ayrı birer zanaat kolu olduğunu anlatan Ayhan Akçura, bu evlerin korunmasının, bu el işçiliği kollarının yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılması açısından da önemine işaret etti.
Akçura, Karaburun Yarımadası'nın çok sayıda taş evinden bugüne ancak 2 bin kadarının gelebildiğini anlattı. Eski yöntemler kullanılarak Karaburun'daki taş ocaklarından alınan siyah ve mor renkli taşlarla örülmüş evlerin son 20 yılda yenilerinin yapılmadığını kaydeden Akçura, "Bu evlerin en önemli özelliği yazın serin, kışın sıcak olmalarıdır. Tercih edilmelerinin en önemli nedeni de dayanıklılığı, sahilden yukarıdaki yerleşim yerlerinde deniz serpintisi ve sert poyraza en iyi dayanan malzeme olan taştan yapılmasıdır" dedi.
Taş evlerin sayısının artmadığını, aksine her geçen gün terk edildiğine işaret eden Akçura, yörenin mimari ve kültürel dokusunun korunabilmesi için evlere özen gösterilmesi gerektiğini söyledi. Akçura, şu bilgiyi verdi: "Taş evlerin koruma altına alınmasını istiyoruz. İçlerinde oturulanların durumu iyi ancak kaderine terk edilenler kısa sürede viraneye dönüyor. Aralarında 200 yıllık olanları bile var. Tarımın azalması, gençlerin iş bulma ümidi ile büyükşehirlere göç etmesi yüzünden nüfus yoğunluğu azalan yarımadada bundan en fazla etkilenenlerden biri de taş evler oldu. Yerel yönetimlerin bu konuya duyarlı yaklaşmasını bekliyoruz. Taş evleri kurtarmak gerekiyor." Bu evlerin baca, kapı, tahta süsleme, kilit ve anahtarları gibi mimariye uygun aksesuvarlarının da ayrı birer zanaat kolu olduğunu anlatan Ayhan Akçura, bu evlerin korunmasının, bu el işçiliği kollarının yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılması açısından da önemine işaret etti.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.