Atalarımız boşuna "buğdayla koyun gerisi oyun" dememişlerdir. Bir ülkede tarımı bitirmek için bu iki alana el atmak yeterlidir. Tarımda en stratejik ürünler buğday, hayvan ve türevleridir. Dünyayı sömüren uluslararası müesses nizam kurucuları, dünya'ya "açlık sorununu biz çözeceğiz", "daha çok üretecek ve daha çok kazanacaksınız" yalanları ile işgal etme ve süründürme yolundalar. Buna en somut örnek Somali ve Arjantin'i gösterebiliriz. Ülkemizin de Somalileşme sürecinde olduğunun altını çizelim.
"Arjantin, 1970'li yıllara kadar Güney Amerika'nın 'tahıl ambarı' konumundaydı. Uçsuz bucaksız meralarında (Pampa) dolaşarak beslenen sığırları ile en sağlıklı, lezzetli ve en ucuz sığır etini üreten ülkeydi. 1978'de Arjantin'i ziyaretimde görmüştüm, ızgarada kuzu pirzolası gibi çıtır çıtır pişebilen sığır pirzolaları 'fakir yiyeceği' idi. Menem iktidarında, 'ultra liberal politikalarla' ülkenin neyi var, neyi yoksa yabancı sermayeye satıldı, özelleştirildi. Her iflas ile ülke IMF ve Dünya Bankası'na daha bir tutsak oldu. Bu ortamda Monsanto dünyada ilk ülke olarak Arjantin'de GDO'lu soya fasulyesinin kitlesel ekimini dayatabildi. 1970'lerde sadece 37 bin hektar olan soya fasulyesi ekimi alanları, 2007 yılında inanılmaz bir rakam olan 16 milyon hektara çıkmış, koca ülke bir 'soya cumhuriyetine' dönüştürülmüştü."
Bugün ülkemizde tarımdaki işgal ve yıkımı hep beraber yaşıyor ve iliklerimize dek hissediyoruz. Yüksek girdi maliyetleri ile üretmenin hiçbir anlamının kalmadığı ülkemiz tarım köylüsü, iki arada bir derede çaresizlik içerisinde debelenmektedir. Debelendikçe batan Türk tarım köylüsü toprağına küsmüş ekmek ve biçmekten vazgeçmiştir.
Bugün tarımda istenilen olmuş ve tam ithalatçı bir ülke konumuna gelmişizdir. Devlet tarımdan elini tamamen çekmiş gibi. Şu an her şeyi uluslararası gıda şirketleri belirlemektedir. Devlet eski yıllarda hasat öncesi taban fiyat açıklar ve çiftçinin kâr edebilmesi için piyasayı regüle ederdi. Şimdilerde taban fiyatı ve tüm alım fiyatını sözleşme yapılan global firmalar ve uzantıları şirketler belirliyor. Çiftçiye ve köylüye kalan güzel bir yorgunluk ve elde var sıfır.
Özetle yapılmak istenen 'toprak biterken' kitabının yazarı Erhan Ünal bey'in dediği şekliyle; "Tüm Türkiye halkı Cargill soya küspesi ile beslenen tavuk etlerini, Cargill mısır özü yağında kızartıp, Cargill unu ile yapılmış ekmek ile yemeli ve üstüne Cargill şekeri (fruktoz'u) ile tatlandırılmış 'Cola'yı' içmeli. Hesap bu!"
"Arjantin, 1970'li yıllara kadar Güney Amerika'nın 'tahıl ambarı' konumundaydı. Uçsuz bucaksız meralarında (Pampa) dolaşarak beslenen sığırları ile en sağlıklı, lezzetli ve en ucuz sığır etini üreten ülkeydi. 1978'de Arjantin'i ziyaretimde görmüştüm, ızgarada kuzu pirzolası gibi çıtır çıtır pişebilen sığır pirzolaları 'fakir yiyeceği' idi. Menem iktidarında, 'ultra liberal politikalarla' ülkenin neyi var, neyi yoksa yabancı sermayeye satıldı, özelleştirildi. Her iflas ile ülke IMF ve Dünya Bankası'na daha bir tutsak oldu. Bu ortamda Monsanto dünyada ilk ülke olarak Arjantin'de GDO'lu soya fasulyesinin kitlesel ekimini dayatabildi. 1970'lerde sadece 37 bin hektar olan soya fasulyesi ekimi alanları, 2007 yılında inanılmaz bir rakam olan 16 milyon hektara çıkmış, koca ülke bir 'soya cumhuriyetine' dönüştürülmüştü."
Bugün ülkemizde tarımdaki işgal ve yıkımı hep beraber yaşıyor ve iliklerimize dek hissediyoruz. Yüksek girdi maliyetleri ile üretmenin hiçbir anlamının kalmadığı ülkemiz tarım köylüsü, iki arada bir derede çaresizlik içerisinde debelenmektedir. Debelendikçe batan Türk tarım köylüsü toprağına küsmüş ekmek ve biçmekten vazgeçmiştir.
Bugün tarımda istenilen olmuş ve tam ithalatçı bir ülke konumuna gelmişizdir. Devlet tarımdan elini tamamen çekmiş gibi. Şu an her şeyi uluslararası gıda şirketleri belirlemektedir. Devlet eski yıllarda hasat öncesi taban fiyat açıklar ve çiftçinin kâr edebilmesi için piyasayı regüle ederdi. Şimdilerde taban fiyatı ve tüm alım fiyatını sözleşme yapılan global firmalar ve uzantıları şirketler belirliyor. Çiftçiye ve köylüye kalan güzel bir yorgunluk ve elde var sıfır.
Özetle yapılmak istenen 'toprak biterken' kitabının yazarı Erhan Ünal bey'in dediği şekliyle; "Tüm Türkiye halkı Cargill soya küspesi ile beslenen tavuk etlerini, Cargill mısır özü yağında kızartıp, Cargill unu ile yapılmış ekmek ile yemeli ve üstüne Cargill şekeri (fruktoz'u) ile tatlandırılmış 'Cola'yı' içmeli. Hesap bu!"
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Adem Birinci / diğer yazıları
- Hz Peygamber’in cömertliği / 17.04.2025
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025