İstanbul’da yapılan toplantıya katılan ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, “Esad’ın gitme zamanı geldi” dedi, ardından BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon da benzer ifadeler kullandı.
Ve ABD’nin Florida eyaletinden Cumhuriyetçi Senatör ve İstihbarat ve Dış İlişkiler Komitesi üyesi Marco Rubio’nun, Wall Street Journal’da “Esat’ın Düşmesi Amerika’nın Çıkarıdır” başlıklı bir makalesi yayınlandı. Yani Esad’ın yönetimde bulunması ABD’nin çıkarlarına ters olduğu için ABD’li yetkililer Esad’ın gitmesini istiyorlarmış.
Rubio’nun makalesinde Suriye için kurulması için planlanan tampon bölgenin Türkiye sınırları içinde oluşturulması teklifi de oldukça dikkat çekici…
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz, bu görüş sadece senatörün görüşü değil.
Görünen o ki, ABD Suriye konusunda hedeflediklerini yerine getiremiyor.
Anlaşılan, Esad yönetiminin olaylara hakim olması, Rusya ve Çin’in desteği onları oldukça hayal kırıklığına uğratmış.
Tabi, Türkiye’nin tutumu da ABD’nin böyle bir değişikliğe gitmesine neden oluyor.
Normal şartlar altında ABD, Türkiye’nin bir an önce Suriye’ye girip ABD adına bir tampon bölge oluşturmasını bekliyordu. Ama böyle olmadı.
Çünkü siyasi irade gerek Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’ın gerekse bizlerin uyarılarını dikkate almış olacaklar ki, böyle bir adımı atmadılar.
Atacak gibi de görünmedikleri için ABD farklı yöntemleri önümüze sürüyor.
Suriye’de tampon bölge oluşturulması, ABD’li senatörün ifade ettiği gibi ABD’nin çıkarınadır ama Türkiye’nin asla çıkarına değildir.
Böyle bir adım, BM’nin yaptırım kararı çıkaramadığı, NATO’nun müdahale için gerekçe bulamadığı ve de gerek ABD’nin gerekse AB ülkelerinin cesaret edemediği bir Suriye için planlandığından, bu adımı atan ülke ya da ülkeler için büyük felaketlerin kapısını aralayacaktır.
Öncelikle böyle bir adım bir ülkenin egemenlik haklarını ihlal anlamına gelir ki, Saddamlı Irak’ın sonu böyle hazırlanmıştı.
Ayrıca böyle hukuk dışı bir ihlal, Suriye’nin hamiliğine soyunmuş olan Rusya ve Çin’i de karşına almak anlamına gelmektedir ki, ABD ve NATO bile buna cesaret edememektedir.
Peki, tampon bölgenin Türkiye’ye kurulması aynı tehlikelerle bizleri karşı karşıya bırakır mı? Siyasi iradenin bunu da iyi değerlendirmesi lazım…
Strateji uzmanları, böyle bir tampon bölgenin Türkiye’yi böleceğini belirtiyorlar.
Türkiye, PKK terörü ve siyasi uzantıları sebebiyle ve bunlarla etkin bir mücadele yürütülememesi sebebiyle her gün kan kaybetmektedir. Bir de buna ABD tarafından empoze edilen eyalet sistemi, genel af ilave edildiğinde büyük bir kontrolsüzlüğe doğru adım atmaktayız.
Oluşturulması istenilen tampon bölge, Türkiye’deki ayrılık rüzgarlarını körükleyebilir. Bölünme sırası Suriye diye beklerken bir anda o kaderi biz yaşayabiliriz. Bu sebeple siyasilerimiz böyle bir tampon bölge oluşumuna asla müsaade etmemelidir.
Diğer bir konu ise, bizlerin Barzani’ye kızmamızın asıl nedeni PKK’yı içinde barındırması ve desteklemesi değil midir? Türkiye için planlanan tampon bölge de Suriye için tehdit olan unsurların barındığı bir coğrafya olacaktır. Böyle bir durum çok kısa bir zaman sonra Türkiye’yi Suriye ve destekçileri olan Rusya, Çin Ve İran ile karşı karşıya getirecektir.
Kısaca ifade etmek gerekirse tampon bölgenin Türkiye’de kurulması savaşa ve bölünmeye yol açar ve Türkiye’nin çıkarlarına tamamen terstir.
Ve ABD’nin Florida eyaletinden Cumhuriyetçi Senatör ve İstihbarat ve Dış İlişkiler Komitesi üyesi Marco Rubio’nun, Wall Street Journal’da “Esat’ın Düşmesi Amerika’nın Çıkarıdır” başlıklı bir makalesi yayınlandı. Yani Esad’ın yönetimde bulunması ABD’nin çıkarlarına ters olduğu için ABD’li yetkililer Esad’ın gitmesini istiyorlarmış.
Rubio’nun makalesinde Suriye için kurulması için planlanan tampon bölgenin Türkiye sınırları içinde oluşturulması teklifi de oldukça dikkat çekici…
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz, bu görüş sadece senatörün görüşü değil.
Görünen o ki, ABD Suriye konusunda hedeflediklerini yerine getiremiyor.
Anlaşılan, Esad yönetiminin olaylara hakim olması, Rusya ve Çin’in desteği onları oldukça hayal kırıklığına uğratmış.
Tabi, Türkiye’nin tutumu da ABD’nin böyle bir değişikliğe gitmesine neden oluyor.
Normal şartlar altında ABD, Türkiye’nin bir an önce Suriye’ye girip ABD adına bir tampon bölge oluşturmasını bekliyordu. Ama böyle olmadı.
Çünkü siyasi irade gerek Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’ın gerekse bizlerin uyarılarını dikkate almış olacaklar ki, böyle bir adımı atmadılar.
Atacak gibi de görünmedikleri için ABD farklı yöntemleri önümüze sürüyor.
Suriye’de tampon bölge oluşturulması, ABD’li senatörün ifade ettiği gibi ABD’nin çıkarınadır ama Türkiye’nin asla çıkarına değildir.
Böyle bir adım, BM’nin yaptırım kararı çıkaramadığı, NATO’nun müdahale için gerekçe bulamadığı ve de gerek ABD’nin gerekse AB ülkelerinin cesaret edemediği bir Suriye için planlandığından, bu adımı atan ülke ya da ülkeler için büyük felaketlerin kapısını aralayacaktır.
Öncelikle böyle bir adım bir ülkenin egemenlik haklarını ihlal anlamına gelir ki, Saddamlı Irak’ın sonu böyle hazırlanmıştı.
Ayrıca böyle hukuk dışı bir ihlal, Suriye’nin hamiliğine soyunmuş olan Rusya ve Çin’i de karşına almak anlamına gelmektedir ki, ABD ve NATO bile buna cesaret edememektedir.
Peki, tampon bölgenin Türkiye’ye kurulması aynı tehlikelerle bizleri karşı karşıya bırakır mı? Siyasi iradenin bunu da iyi değerlendirmesi lazım…
Strateji uzmanları, böyle bir tampon bölgenin Türkiye’yi böleceğini belirtiyorlar.
Türkiye, PKK terörü ve siyasi uzantıları sebebiyle ve bunlarla etkin bir mücadele yürütülememesi sebebiyle her gün kan kaybetmektedir. Bir de buna ABD tarafından empoze edilen eyalet sistemi, genel af ilave edildiğinde büyük bir kontrolsüzlüğe doğru adım atmaktayız.
Oluşturulması istenilen tampon bölge, Türkiye’deki ayrılık rüzgarlarını körükleyebilir. Bölünme sırası Suriye diye beklerken bir anda o kaderi biz yaşayabiliriz. Bu sebeple siyasilerimiz böyle bir tampon bölge oluşumuna asla müsaade etmemelidir.
Diğer bir konu ise, bizlerin Barzani’ye kızmamızın asıl nedeni PKK’yı içinde barındırması ve desteklemesi değil midir? Türkiye için planlanan tampon bölge de Suriye için tehdit olan unsurların barındığı bir coğrafya olacaktır. Böyle bir durum çok kısa bir zaman sonra Türkiye’yi Suriye ve destekçileri olan Rusya, Çin Ve İran ile karşı karşıya getirecektir.
Kısaca ifade etmek gerekirse tampon bölgenin Türkiye’de kurulması savaşa ve bölünmeye yol açar ve Türkiye’nin çıkarlarına tamamen terstir.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Suriye’yi HTŞ vekaletiyle ABD yönetecek! / 21.12.2024
- Asgari Ücret Komisyonunda işçiler temsil edilmiyor! / 20.12.2024
- Bayram değil, seyran değil, Trump bizi niye öptü? / 18.12.2024
- Asgari ücrette ‘kabullenilmiş çaresizlik’ yaşanıyor / 17.12.2024
- Yeni Suriye’nin net kazananları ABD ve İsrail / 14.12.2024
- Suriye’de fotoğrafın büyüğünü görmek! / 13.12.2024
- İsrail’i Suriye’de şimdi kim durduracak? / 11.12.2024
- Suriye BOP’unun tamamlanması, Türkiye BOP’una işaret / 10.12.2024
- Kuzeyden güneye ‘İsrail koridoru’ tamamlanıyor / 07.12.2024
- ‘Halep’e girdik’ derken Kıbrıs’ı kaybediyoruz / 06.12.2024
- Asgari Ücret Komisyonunda işçiler temsil edilmiyor! / 20.12.2024
- Bayram değil, seyran değil, Trump bizi niye öptü? / 18.12.2024
- Asgari ücrette ‘kabullenilmiş çaresizlik’ yaşanıyor / 17.12.2024
- Yeni Suriye’nin net kazananları ABD ve İsrail / 14.12.2024
- Suriye’de fotoğrafın büyüğünü görmek! / 13.12.2024
- İsrail’i Suriye’de şimdi kim durduracak? / 11.12.2024
- Suriye BOP’unun tamamlanması, Türkiye BOP’una işaret / 10.12.2024
- Kuzeyden güneye ‘İsrail koridoru’ tamamlanıyor / 07.12.2024
- ‘Halep’e girdik’ derken Kıbrıs’ı kaybediyoruz / 06.12.2024