Ashab'ın Peygamber aşkı
Ashab-ı Kiram için Resulullah bir diriliş muştusu, ümit kaynağıydı. Onu görmeyen gözler mahzun, karşılaşmayan yüzler solgun, sohbetinden uzak kalan gönüller hüzünlüydü. Ondan ayrı yaşanan her saniye keder yumağı halindeydi. Onu her an hatırda tutmak Ashab-ı Kiram'ın şiarıydı. Uzak kaldıkları saniyeler için; "Ya Resulallah, senden uzak kalıp kendi evimde olunca; sizi hatırlıyor, huzurunuza gelip sizi görmeden bir türlü rahat edemiyorum" diyerek özlemlerini dile getiriyorlardı.
Bir gün Hz. Sevban, bitkin ve solgun halde Resulullah'ın huzuruna çıktı. Efendimiz, bu halini görünce sordu: "Neyin var, ey Sevban? Hasta mısın?" Sevban'ın cevabı, bir aşk ve özlemin terennümü idi: "Hayır ya Resulallah! Ne hastalığım var, ne ağrım. Ancak seni görmediğim zamanlar özlemim ve aşkım artıyor. Sana kavuşuncaya kadar kederden bunalıyorum." İslam'ın ortaya koyduğu, örnek gösterdiği hayata bir örnekti bu.
Tezkiye eden Resul
Resulullah (sav) insanlara sadece birtakım hakikatleri anlatan, ilahi mesajı okuyan ve ulaştıran bir vaiz değildir. Bu, O'nun görevlerinden biridir. Asıl dikkate şayan olanı, etrafındaki insanları terbiye ve tezkiye etmesi, mutlu bir cemiyetin yapı taşlarını en ince bir hassasiyetle yontması, güzelleştirmesidir. Bu gerçek ayetle sabittir: - "Nitekim size içinizden bir resul gönderdik. Size ayetlerimi okur, sizi tezkiye eder. Kitap ve hikmeti, bilmediklerinizi de size öğretir. O halde beni zikredin ki; ben de sezi zikredeyim." (Bakara: 151-152).
Ashab-ı Kiram için Resulullah bir diriliş muştusu, ümit kaynağıydı. Onu görmeyen gözler mahzun, karşılaşmayan yüzler solgun, sohbetinden uzak kalan gönüller hüzünlüydü. Ondan ayrı yaşanan her saniye keder yumağı halindeydi. Onu her an hatırda tutmak Ashab-ı Kiram'ın şiarıydı. Uzak kaldıkları saniyeler için; "Ya Resulallah, senden uzak kalıp kendi evimde olunca; sizi hatırlıyor, huzurunuza gelip sizi görmeden bir türlü rahat edemiyorum" diyerek özlemlerini dile getiriyorlardı.
Bir gün Hz. Sevban, bitkin ve solgun halde Resulullah'ın huzuruna çıktı. Efendimiz, bu halini görünce sordu: "Neyin var, ey Sevban? Hasta mısın?" Sevban'ın cevabı, bir aşk ve özlemin terennümü idi: "Hayır ya Resulallah! Ne hastalığım var, ne ağrım. Ancak seni görmediğim zamanlar özlemim ve aşkım artıyor. Sana kavuşuncaya kadar kederden bunalıyorum." İslam'ın ortaya koyduğu, örnek gösterdiği hayata bir örnekti bu.
Tezkiye eden Resul
Resulullah (sav) insanlara sadece birtakım hakikatleri anlatan, ilahi mesajı okuyan ve ulaştıran bir vaiz değildir. Bu, O'nun görevlerinden biridir. Asıl dikkate şayan olanı, etrafındaki insanları terbiye ve tezkiye etmesi, mutlu bir cemiyetin yapı taşlarını en ince bir hassasiyetle yontması, güzelleştirmesidir. Bu gerçek ayetle sabittir: - "Nitekim size içinizden bir resul gönderdik. Size ayetlerimi okur, sizi tezkiye eder. Kitap ve hikmeti, bilmediklerinizi de size öğretir. O halde beni zikredin ki; ben de sezi zikredeyim." (Bakara: 151-152).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.