Evet, çok büyük bir afet yaşıyoruz. Çok büyük bir felaket yaşıyoruz. Türkiye ağlıyor.
Bu büyüklükteki ve 10 ilde gerçekleşen bir depreme devlet kurumlarının aynı anda müdahale edemeyeceğini de biliyoruz.
Deprem öncesi bir tarafa (!) deprem sonrası anında yapılması gerekenlerle yapılmayanlar, ortaya çıkan organizasyon bozukluğu ve bunları dile getirenlere, 'alçak, namussuz' gibi sözlerle hitap edilmesi ve de tehdit edilmesi kabul edilemez.
Bizler olacağı söylediğimiz için şimdi olanları söylüyoruz. Ha! Birileri kızıyormuş. O da, onların sorun.
Diğer taraftan bu devlet sadece iktidar partisinin değil hepimizin devletidir.
Onun için diyorum ki devlet, ağlamaz. Devlet, eğilmez. Devlet, mazeret üretmez. Devlet, şikayet etmez. Devlet, vatandaşını asla tehdit etmez.
Devlet acısını içine atar, görevini yapar. Ağlayanı, ayağı kaldırır. Şikâyet edeni hatta tehdit edeni bile sabırlar dinler.
Çünkü bizim kültürümüzde devlet, babadır. Baba sabırdır, cesarettir. Baba tahammülün zirve noktasıdır. Baba affedicidir, şefkatlidir, koruyucudur. Ola ki evladı hain bile olsa, yanlış yola girmiş bile olsa baba, babadır.
Dün başka partiler bugün ise 21 yıllık tek parti iktidarı devleti temsil ediyor. Ama devleti yönetenlerin üslubuna bakıyorsunuz, tehdit var, hakaret var, mazeret var, şikayet var.
Hatta liste yaptıklarını, şu günlerin akabinde gereğini yapacaklarını bile dile getirdiler.
Diyelim ki, birileri siyasi rant peşinde, kimileri şov peşinde, kimileri farklı amaçlar peşinde, kimileri de dezenformasyon peşinde.
Sen, devletsin. Senin önceliğin insanı yaşatmak değil mi? 'Gün birlik olma günüdür' dedikten sonra 'listelerimizi yapıyoruz' sözüyle hangi birliği sağlayacaksınız?
Herkes sizin gibi bakmak, görmek, düşünmek zorunda mı?
Sizin gibi düşünmeyenlerin susmasını mı istiyorsunuz? Susun mu diyorsunuz?
20 yıldır 'eski Türkiye'yi karaladınız', 'Yüz yılda yapılmayanları 20 yılda yaptık' dediniz.
'Artık dünya ve bölgemizde emir alan değil emir veren Türkiye var' dediniz.
'Küresel oyun kuruculardan biriyiz' dediniz. 'dünya bizi kıskanıyor' bile dediniz.
Kısaca her alanda öyle bir tablo çizdiniz ki, 'dünya yıkılsa biz, ayakta kalırız' havasına girdik.
Daha 3 ay önce 'geçmişteki acı tecrübelerin ışığında yaptığımız hazırlıklarla, hamdolsun artık hiçbir afette vatandaşlarımızın 'nerede bu devlet' diyen feryadını duymuyoruz' (12 Kasım 2022 Erdoğan) diyordunuz.
Bugün feryat var. Neden susturmaya çalışıyorsunuz?
Daha 6 önce 'aradan geçen 23 yılda biz tek bir kişiye bile nerede bu devlet dedirtmedik' (17 Ağustos Marmara Depremi'nin bu yılki anma etkinliğinde Süleyman Soylu) demiştiniz.
Şimdi neden tehdit ediyorsunuz?
2003 yılında yani iktidara gelişinizin ilk yılında, 'Olay kader diye geçiştirilemez." (R. T. Erdoğan 2003) cümlelerini kuran sizdiniz. Şimdi neden kaderi, milletin önüne atıyorsunuz?
Mahşeri vicdandan, hesap gününden bahsediyorsunuz! Nasıl susalım? Yarın hesap gününde Yüce Allah (c.c) neden sustunuz, diye sorarsa ne cevap verelim?
AKP'li cumhurbaşkanı Erdoğan depremin 2. günü; 'Maalesef müdahaleleri arzu ettiğimiz hıza ulaştıramadığımız bir gerçektir' dedi.
Şimdi AKP Sözcüsü Ömer Çelik'in, 1999 depreminden sonra; 'Türkiye'nin yönetilememesi binlerce cana mal oluyor. 'Milli birlik' nutuklarının altında susarsak, yüzlerce insanın ebediyen susmasına ortak olacağız' demişti.
Şimdi biz susarsak, yüzlerce insanın ebediyen susmasına ortak olmuş olmayacak mıyız?
"Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve her zaman doğru ve yerinde söz söyleyin." (Ahzab Suresi 70)
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025