İnsanlık tarihi şahittir ve içinde yaşadığımız dünya gerçekleri ışığında bizzat bizler de şahidiz ki, derlenip-toparlanıp millet olma vasfını kazanamayan topluluklar sürü olmaktan asla kurtulamamışlar ve hep sürülmüşler, hep sürünmüşlerdir.
Dün böyleydi, bugün dahi böyledir; sürüler sürülmeye ve sürünmeye mahkûmdur.
Sormayan, sorgulamayan, merak etmeyen, gerektiği zaman ve zeminde hayret etmeyen ve hayretini ifade etmeyen, edemeyen, her şeyi hazmetmeye alışmış topluluklar, genellikle uçurumun başında uyanırlar ama iş işten geçmiş olur.
Akletmek, aklını kullanmak, başını iki elinin arasına alıp düşünmek; olayların önünü-arkasını, gelişmelerin nedenini, niçinini ve nasılını düşünmek, sormak ve sorgulamak 'sürü' olmaktan kurtulmanın çıkış yollarıdır.
Kulağına çalınan bir haber, önüne çıkan bir mesele, ansızın vukû bulan bir hadise karşısında, sen Ahmet-Mehmet olarak, sen Ayşe-Fatma olarak senin yorumun nedir, fikrin nedir, değerlendirmen nasıldır?
Her hangi bir olay, bir gelişme karşısında sağlıklı bir değerlendirme yapabilmen için de bizzat senin akletmen, aklını kullanman ve düşünme melekelerini çalıştırabilmen lazımdır.
Sebe Sûresinin 46. ayeti oldukça dikkat çekicidir:
"De ki: Size sâdece bir tek nasihat edeceğim şöyle ki: Allah için ikişer üçer ve teker teker kalkarsınız, sonra da iyi düşünürsünüz, arkadaşınızda cinnetten eser yoktur, o yalnız şiddetli bir azâbın önünde sizi sakındıracak bir Peygamberdir." (Sebe: 46).
Bilindiği gibi Mekke müşriklerinin ileri gelenlerinden Ebu Cehil gibi, Ebu Leheb ve Velid b. Muğire gibi toplumu yönlendiren müşrikler, Hz. Peygambere birçok olumsuz sıfatlar yapıştırıyor ve yakıştırıyorlardı ve bu yolla o toplumu Peygamber aleyhinde dolduruyorlardı.
Lider konumundaki o insanların propagandasına aldanan kitleler adeta onların dediklerini tekrarlayıp duruyorlardı, onlar Peygambere (s.a.v.), 'sihirbaz, yalancı, deli, cinnet geçirmiş' diyorlardı ve o ilk yıllarda inanmış bir avuç insanın dışındakiler de sormadan sorgulamadan, anlayıp-dinlemeden onların peşlerine takılıp gidiyorlardı.
Son Elçi'nin tebliğ ettiği son mesaj karşısında bocalayan ilk muhatapları Allah, düşünmeye davet ediyor.
Peygambere (s.a.v.) çeşitli kulplar takan şu sürüden bir kere ayrılmalarını, baş başa vererek ve teker teker o peygamber hakkında düşünmelerini öneriyor ve eğer sağlıklı bir düşünme gerçekleştirirlerse, iddia edildiği gibi o peygamberde 'cinnetten' eser olmadığını anlayacaklarına dikkat çekiliyor.
Bugün dahi, İslam alemini ilgilendiren, bölgemizi ve ülkemizi ilgilendiren meselelerde ve gelişmelerde sağlıklı bir karar verebilmek için olmazsa olmaz şartların başında gelen düşünmek... Düşünmek... Düşünmek...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025