Türkiye'nin sürüklendiği Suriye fitnesi çok daha şiddetle başımızı ağrıtıyor, maalesef ağrıtmaya devam edecek.
Türk askeri, sınır ötesinde kaçırılıyor, tutsak ediliyor, can veriyor.
Ateş hızla bizi yakıyor.
Suriye'de fitne ateşi henüz yakılmadan önce, ta o günlerden beri Türk milletini ve siyasetini ikaz eden BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın ikazlarına kulak vermenin ağır faturaları ödüyoruz.
Türkiye'yi Suriye'de batağa çekmeye çalışıyorlar; Müslümanı Müslümana, kardeşi kardeşe kırdırtıyorlar, bu fitne Deccal fitnesidir, bu fitneye düşmeyelim, bu oyuna gelmeyelim diyordu Prof. Dr. Baş
Dinlemedik?
Olan oldu.
O gün bugündür başımız beladan kurtulmuyor.
Türk milletine 15 Temmuz kanlı darbesini tezgahlayanlar, adeta aynı darbenin bir başka versiyonu halinde Türk milletinin ve Türk siyasetinin başına Suriye belasını sardıkça sarıyor.
Bölgemizde yaşanan vahim gelişmelerden ders almıyoruz.
BM Güvenlik Konseyi başta olmak üzere uluslararası Adalet Divanı ve hukuk lobilerinde Türkiye'nin hukuk ihlallerine dair oluşturulan belgeler ve dosyalar, diplomatlarımızın ma'lumu olmalıdır.
Türk siyaseti çevrelemiş bir el sanki göz göre göre hükümeti ve Türkiye'yi batağa çekiyor.
Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan'ın İstanbul'da düzenlen Kudüs ve Sürecin Problemleri Sempozyumu'ndaki konuşması bu bağlamda dikkat çekiyor. Sayın Cumhurbaşkanı, Suriye'de Türk askerinin varlığını şöyle izah ediyor:
"Orada bir adaletin tesisi için varız. Devlet terörü estiren zalim Esed'in hükümdarlığına son vermek için biz oraya girdik, başka bir şey için değil."
Bu ifadeyi Cumhurbaşkanı'nın önüne koyup konuşturanlar, kendisine, Türk siyasetine ve Türkiye'ye bilerek yahut bilmeyerek çok büyük oyun oynuyorlar.
Zira bu beyan hem Anayasamız açısından, hem de uluslararası hukuk açısından mahzurlu, yarın siyasetimizin aleyhine önlerine gelecek bir ifadedir.
Türk siyasetinin selameti bakımından, Prof. Dr. Baş'ın yıllardan beri uyardığı üzere, Türkiye'nin derhal Suriye'den el çekmesi kaçınılmazdır.
Devlet erkanının izahat ve beyanları hukuken bağlayıcıdır. Yakın gelecekte siyasetin önüne koyarlar. Neden?
Herkesi bağlayıcı nitelikte olan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, hükümete, bir başka devletin hükümranlığına son verme hakkı tanımıyor, bir.
Suriye'ye müdahale ve onların topraklarında askerlerimizin ölümüyle ispatlı içişlerine karışma yetkisi, BM dahil hiçbir uluslararası karar organında kimseye tanınmamıştır. Böyle bir müdahale için BM Güvenlik Konseyi dahil hiçbir organ karar almamıştır, iki.
Dolayısıyla Suriye eksenli hükümet politikamızın, acilen Prof. Dr. Baş'ın hatırlattığı eksene çekilmesi; akl-ı selime dayalı, hukuka mutabık, bölge ve ülkemiz menfaatine uygun olarak düzeltilip yeniden şekillendirilmesi şarttır.
Ülkemizin ve bölgemizin huzuru da buradan başlamaktadır.
Aksi halde Türk milleti ve siyaseti, Allah korusun, bu yanlış gidişatın ve kör diplomasinin altında kalacaktır? Görünen köy kılavuz istemez.
Türk askeri, sınır ötesinde kaçırılıyor, tutsak ediliyor, can veriyor.
Ateş hızla bizi yakıyor.
Suriye'de fitne ateşi henüz yakılmadan önce, ta o günlerden beri Türk milletini ve siyasetini ikaz eden BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın ikazlarına kulak vermenin ağır faturaları ödüyoruz.
Türkiye'yi Suriye'de batağa çekmeye çalışıyorlar; Müslümanı Müslümana, kardeşi kardeşe kırdırtıyorlar, bu fitne Deccal fitnesidir, bu fitneye düşmeyelim, bu oyuna gelmeyelim diyordu Prof. Dr. Baş
Dinlemedik?
Olan oldu.
O gün bugündür başımız beladan kurtulmuyor.
Türk milletine 15 Temmuz kanlı darbesini tezgahlayanlar, adeta aynı darbenin bir başka versiyonu halinde Türk milletinin ve Türk siyasetinin başına Suriye belasını sardıkça sarıyor.
Bölgemizde yaşanan vahim gelişmelerden ders almıyoruz.
BM Güvenlik Konseyi başta olmak üzere uluslararası Adalet Divanı ve hukuk lobilerinde Türkiye'nin hukuk ihlallerine dair oluşturulan belgeler ve dosyalar, diplomatlarımızın ma'lumu olmalıdır.
Türk siyaseti çevrelemiş bir el sanki göz göre göre hükümeti ve Türkiye'yi batağa çekiyor.
Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan'ın İstanbul'da düzenlen Kudüs ve Sürecin Problemleri Sempozyumu'ndaki konuşması bu bağlamda dikkat çekiyor. Sayın Cumhurbaşkanı, Suriye'de Türk askerinin varlığını şöyle izah ediyor:
"Orada bir adaletin tesisi için varız. Devlet terörü estiren zalim Esed'in hükümdarlığına son vermek için biz oraya girdik, başka bir şey için değil."
Bu ifadeyi Cumhurbaşkanı'nın önüne koyup konuşturanlar, kendisine, Türk siyasetine ve Türkiye'ye bilerek yahut bilmeyerek çok büyük oyun oynuyorlar.
Zira bu beyan hem Anayasamız açısından, hem de uluslararası hukuk açısından mahzurlu, yarın siyasetimizin aleyhine önlerine gelecek bir ifadedir.
Türk siyasetinin selameti bakımından, Prof. Dr. Baş'ın yıllardan beri uyardığı üzere, Türkiye'nin derhal Suriye'den el çekmesi kaçınılmazdır.
Devlet erkanının izahat ve beyanları hukuken bağlayıcıdır. Yakın gelecekte siyasetin önüne koyarlar. Neden?
Herkesi bağlayıcı nitelikte olan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, hükümete, bir başka devletin hükümranlığına son verme hakkı tanımıyor, bir.
Suriye'ye müdahale ve onların topraklarında askerlerimizin ölümüyle ispatlı içişlerine karışma yetkisi, BM dahil hiçbir uluslararası karar organında kimseye tanınmamıştır. Böyle bir müdahale için BM Güvenlik Konseyi dahil hiçbir organ karar almamıştır, iki.
Dolayısıyla Suriye eksenli hükümet politikamızın, acilen Prof. Dr. Baş'ın hatırlattığı eksene çekilmesi; akl-ı selime dayalı, hukuka mutabık, bölge ve ülkemiz menfaatine uygun olarak düzeltilip yeniden şekillendirilmesi şarttır.
Ülkemizin ve bölgemizin huzuru da buradan başlamaktadır.
Aksi halde Türk milleti ve siyaseti, Allah korusun, bu yanlış gidişatın ve kör diplomasinin altında kalacaktır? Görünen köy kılavuz istemez.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019